7

7 2 0
                                    

Duman olur lodosta bütün hayallerim

Yağmur yağar sel olur, yüzer evim

Gider kaldırımdaki çukurları bulurum

Yüzümde bir tebessümle kırılır boynum

Kaderin patlak frenli tekerleri
Bulur durakta bekleyen beni

Dokuz canımdan sekizi çoktan gitti
Kalan teki de kim vurduya gitti

Ben bir palyaçoyum
Yüzüm gülerken içim ağlar aslında

Ben bir palyaçoyum
Güldürürken ben ağlarım aslında

Bir ocak ayında sokakta vurulurum

Ya da on dokuzunda bir kahraman olurum

Saçımı göstermezsem okulumdan kovulurum

Ya da kalemim kırılır mahkum olurum

Kimse dinlemezken bu söylediklerimi

Bir tek telefonum dinliyor şimdi beni

Taştan oyulmuş olsa da boyum posum

Bir çift sözle yıkılır ucube ruhum

Ben bir palyaçoyum
Yüzüm gülerken içim ağlar aslında

Ben bir palyaçoyum
Güldürürken ben ağlarım aslında

Beklerken hayatı tek ayak üstünde
Oyunbozan derler hep bana...

Ben bir palyaçoyum...

Ben bir palyaçoyum...

Bazı şarkılar gerçekleri dile getirmek için en uygun yoldur.

Sabahın bir o kadar güzel bi o kadar da can yakıcı ışıklarıyla uyandım. Uyanmak sayılırsa evet uyandım. Bugün cumartesi aslında uyumam gerek öğlenlere kadar ama maleseff pek mümkün olmuyo o işler. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte kalkmak da ayrıcalık sanırım. Kalktim penceremin demirliklerine yaslandim güneşe baktım şöyle bi... Ne kadar eşsiz birşeydi. Bütün heybetiyle herşeye yetiyodu. Küçükken anaokulunda baba kız ilişkisini gördükçe kıskanırdim. Bunun onunla ne alakası var diye düşünürken babaları güneşe benzettiğim resmim geldi aklıma. Güneş gibi çocukları için büyük heybetini koyardı ortalığa babalık. Güneşe küserdim o zamanlar şimdi aklım yerinde güneşe aşık aşık bakıyorum. Güneş yüzüme ışıklarını vurunca yan bakışlarımi güneşe yollayıp içeri girdim. "Bugün ne yapsam?" Sorusu ile başbaşa kalmaktan kacamadim. Evde oturup televizyon izlerdim ama artık bunu da istemiyodu canım. Yinede bir haber kanalı bulup izlemeye başladım. Ne kadar da çok şehit haberi vardı aglamadan alamadım kendimi.
Ahh hayaller onlar olmasa ayakta kalamaz ki insan. Benim ennn büyük hayalim polislikti. Hiç aklıma getirmezdim artık çünkü bırakmıştim peşini. şöyle ki hayalimin peşinden koşmamayi babamdan öğrenmiş. Baba gibi büyük hayalin peşinden koştum ama düştüm kalktim tekrar düştüm tekrar kalktim düştüm tekrar kalkacakken bacaklarimin kana bulandıgini farkedip orada kalmıştım işte.
Sonra düşüncelerimin arasında "neden şimdi olmasın " fikri dolaşmaya başlamıştı. Üniversitedeydim ama hala geç değildi. "Bilemiyorum " dedim seslice. Araştırmaya soz verdim kendime. Polislik hayallerime tekrar kavuşunca kalbimde kelebekler ucuşmuştu. Hayal kurmak zordu benim için. Korkaktim,korkar olmuştum. Sakatlanmaktan,düşmekten unutulmaktan.
Uyuyakalmıştim oracıkta hayallerimin ruyasiyla. Sonra dedim ki bunu buse teyze de duymalı. Kalktim hemen giyindim. Siyah pantolon üstüne siyah beyaz kareli gömlek saçlar taranıp salındı. Tamamdım. Arabaya atladim ve karşımda melekler mezarlığı... İçeriye girdim şöyle bi baktım özledigimi farkettim. Bekçi amca omzuma hafifçe dokunup"kızım hep geldiğin mezarlığa gideceksen mezarlikta biri var haberin ola" birincisi o kimdi? Yoksa o çocuk mu? İkincisi bekçi bana bunu niye dedi ki?

GÖKYÜZÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin