Her yer çok karanlıktı ve yattığımı tahmin ettiğim yerse çok rahatsızdı. Ayağa kalkmak için doğrulmaya çalıştığımda bacağımı oynatamadığımı ve canımın inanılmaz yandığını fark ederek acı dolu çığlığımı salıvermiştim. Kafamdan gelen demir kokusu bir yerlerimin kanadığının işaretiydi. Sanki attan düşmüştüm. Ha ha! Ah salak ben! Tabi ya attan düşmüştüm...
Sekiz Saat Önce
Sevgili abim aramış, kahvaltıya inmem için emir buyurmuşlardı. Efe'nin de yanlarında olduğunu kahvaltıdan sonra gölün etrafında yürüyüş yapacağımızı ona göre giyinmem gerektiğini dile getirerek telefonla yanağımı baş başa bırakmışlardı. Çatlayan bir baş, kusmaktan içi dışına çıkmış bir mide ve kahvaltı, imkânsız gözüküyordu.Ama eğer gitmezsem çok sevgili abimin beni odadan ne şekilde çıkarabileceği gözümün önüne gelince, çaresiz yeni emeklemeyi öğrenen bir bebek gibi sürünerek kendimi banyoya atmıştım. Tek gözüm açık şekilde küvetin içinde suyla kavga ederken uyanmaya, ayılmaya çalışıyor, bir taraftan da Efe'nin, 'Bunu konuşacağız sözleri aklıma geldikçe bu kahvaltıya gitmenin ne kadar da kötü bir fikir olduğunu düşünüyordum. Hasta olduğumu söyleyip gitmeme şansım vardı, ama bu sefer de sevgili abim ve sevgili yengem muhakkak kolumdan sürüyerek beni Ankara'ya doktoruma götürmeye kalkarlardı. Bu da onların balaylarını rezil etmeme sebep olurdu. Korkunun ecele faydası yoktu. Seve seve gidecektim.
Nihayet suyla olan savaşım sona ermiş odadaki dolabın önüne kendimi atabilmiştim. Üzerime bir sweetshirt altıma da bir jean pantolon geçirdikten sonra tracking ayakkabılarımı giyerken küfretmeye devam ediyordum. Saat öğlenin bir buçuğuydu ve biz kahvaltıya gidiyorduk. Aman ne güzel...
Telefonumu şarja takıp yanıma sadece cüzdanımı alarak aşağı inmiştim. Bütün otel öğle yemeği yerken bizimkiler baya baya kahvaltı ediyorlardı. Milletle selamlaştıktan sonra kahvaltı etmeyeceğimi, çorba içmemin daha yerinde bir karar olduğunu söyleyip açık büfeye ilerlemiştim. Koca bir kâse mercimek çorbasını alıp masaya dönüyordum ki, restoranın ortasında öğlen saatinde azmış köpekler gibi yiyişen eski sevgilim Cem ve eski en yakın arkadaşım Aslı yosmasını görünce kan beynime çıkmıştı. Ben böyle şansın ta... kısımlarını sıyırttıktan sonra onları bastığımda hiçbir şey yapmadığım aklıma gelmiş, içimdeki şeytana kendimi teslim etmiştim. Yanlarına yaklaşıp elimdeki çorbayı kafalarından aşağı boşalttıktan sonra, "Afiyet olsun, aa tüh unuttum çorba da sıcaktı ama!" diyerek koşarak otelden çıkmıştım. İçim soğumuş muydu? Hayır, daha beterlerini yapasım vardı. Hemen ilerideki at kiralama alanını gördüğümde otuz iki dişim selam vermeye başlamıştı. Gözüme kestirdiğim kır atı kiraladıktan sonra onunla göl etrafında tura başlamıştım. Otelden baya uzaklaşmıştık. Ben onların halleri gözümün önüne geldikçe istemsizce çıkan kahkahalarıma engel olamıyordum. Nedenini anlamadığım bir şekilde at kontrolden çıkmış ormanın derinliklerine dalmıştı. Gittikçe hızını arttırıyor, dörtnala koşuyordu. İyice ormanın içine girdikten sonra aniden durmuş ve beni üzerinden fırlatmıştı. Düştükten sonra bayağı yuvarlanmış durduktan sonra da acı ile kıvranmaya başlamıştım. Alnımdan gelen sıcaklığa elimi değdirip baktığımda kendi kanımla yüzleşmiştim. İyi de ben kan görünce bayılırdım...
***
Nisa çorba almaya gitmiş daha dönmemişti. Açıkçası meraklanmaya başlamama rağmen odaya gitmiş olabileceği düşüncesiyle kendimi teselli ediyordum. Kafasından aşağı çorba damlayarak yanımıza gelen tipi görünce sırıtmama engel olamamıştım. O anda kafamdaki ampul elektriği yeni keşfetmişçesine yanmıştı. Adamın kafasından akan çorba, ortada olmayan Nisa. Çok geçmeden adam konuya girerek; "Bana bak Arda. O kendini çok beğenmiş kardeşine sahip çık, çıkmazsan eğer benim elimden bir kaza çıkacak. Aslı ile ikimizin kafasından çorbayı döküp afiyet olsun diyerek kaçtı. Zavallı kız orada hüngür hüngür ağlıyor!" demişti. O anda Azra, "O sürtük burada mı?" diyerek ayaklanmış, masayı terk etmişti. Hemen az ilerideki kızı saçından tutup yere yatırmış Allah ne verdiyse geçiriyordu. Arda, Azra'nın elinden kızı almak için gittiğinde şaşırmış bir halde Azra'ya bakıyordum. Onun gibi naif görüntülü kızın içinden bir Zeyna çıkmıştı iyi mi? Ben dalıp gitmişken yanımdaki zibidinin söyledikleri içimdeki canavarın uyanmasına sebep olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK-I KIYAMET ( Pandemi boyunca yeniden yayında )
General FictionNe beyazın içinde var olan siyahın Ne de siyahın içinde kaybolan beyazın hikayesi Kıyametin içinde ki aşkın varolma çabasının hikayesi Aşkın en hali... Aşkın Kıyamet Hali Az önce neler olmuştu öyle.... Kendimi taksinin arka koltuğuna attığımda yapab...