Karşısındakini habersiz sanırken asıl kendilerinin
habersiz olması...
Aralarında ki tek engel HABERSİZ olmak...
***
''Beni tanımıyorsun.''
''Yanlış biliyorsun.''
Evde yatıyordum.Balkona çıktım ve derin bir nefes aldım. Yan odadan yabancı müzik sesi geliyordu ve bu Doğa'nın sesiydi.Sesi aşırı derecede güzeldi.Beni bağlıyordu.Kendine daha da çok çekiyordu.
Onun söylemesiyle bende içimden mırıldanıyordum; -Loving him is like driving a new Maserati down a dead-end street Faster than the wind, passionate as sin ending so suddenly Loving him is like trying to change your mind once you're already flying through the free fall Like the colors in autumn, so bright just before they lose it all Losing him was blue like I'd never known Missing him was dark grey all alone Forgetting him was like trying to know somebody you never met But loving him was red Loving him was red Touching him was like realizing all you ever wanted was right there in front of you Memorizing him was as easy as knowing all the words to your old favorite song Fighting with him was like trying to solve a crossword and realizing there's no right answer Regretting him was like wishing you never found out that love could be that strong Losing him was blue like I'd never known Missing him was dark grey all alone Forgetting him was like trying to know somebody you never met But loving him was red Oh red Burning red Remembering him comes in flashbacks and echoes Tell myself it's time now, gotta let go But moving on from him is impossible When I still see it all in my head Burning red Loving him was red Oh losing him was blue like I'd never known Missing him was dark grey all alone Forgetting him was like trying to know somebody you never met 'Cause loving him was red Yeah, yeah, red We're burning red And that's why he's spinnin' 'round in my head Comes back to me, burning red Yeah, yeah His love was like driving a new Maserati down a dead-end street.- Yan odanın penceresinden buruşturulmuş bir kağıt uçuyordu.Sonra bir anda aşağıda onu gördüm.Gidiyordu.
-Terbiyesiz,sen evde çöpleri yere mi atıyorsun?
Hemen sesinin nereden geldiğini buldu ve bana yönelerek;
Doğa:Burası zaten benim evim.
-Benim de evim.Ve o çöpü al oradan.
Doğa:Senin de evinse al o zaman.
-Ya bir git!Şimdi çakıcam ağzının ortasına.Ab-
Doğa:Ab?
-Ab- abinim..
Doğa:Görüşürüz..
⚫⚫⚫
Neyse bende odasına girdim.Bir kağıt gördüm.Baktım ne var diye.Beniçizmiş;
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Başka var mı diye baktığımda bir sürü kendimi bulmuştum.Şaşırdım:
-Beni öz abisi sanıyor.Bir insan öz abisini neden bu kadar çok çizsin?
Arkadan biri dokundu ve o refleks ile o kişiyi duvara yapıştırdım.Kafamı yukarı kaldırdığımda Doğa'ydı.Beni itti ve;
Doğa:Ne yapıyorsun sen benim odamda!!?Çık hemen!
-Neden bu kadar çok çizdin beni?
Doğa:Öz ab-, ö-.Ya çık!
-Bu kadar güzel çizdiğini bilmezdim.
Doğa:Çık!
-No.
Doğa:ANNEEE!BABAAAA!
Aşağıdan bir ses geldi.Bu ses babamın yani "MustafaArpa"benim üvey babam ama Doğa'nın öz,o bilmiyor.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Mustafa:Efendiiim?
Doğa:Baba odamdan çıkmıyor abim!
Mustafa:Oğluuuum! Bir anda sert çıkıştı.
-Peki senin istediğin gibi olsun.
Çıktım fakat yanında beni çizdiği bir resmide aldım.Ve onu sakladım.Yan odadan;
Doğa:Almış ya!Al hepsi senin olsun onlardan bana ne!!!
-"Getir o zaman.'' diye bağırdım bende içeriden;
Doğa:Salak! ⚫⚫⚫
Bir gülümseme aldı yüzümü ve yatağa yattım.Uyuyamadım.Kitap okudum az.
Saat gece üç olmuştu🕓.Doğa'nın odasına girdim hâlâ uyurordu ve bende ona içimi döktüm;
-Sen benim üvey kardeşimsin.Beni öz kardeşin sanıyorsun.Sana söylesem beni sevemez ki yine.Ben sana aşı-.Neyse iyi geceler.