benim için ölme...

20 1 0
                                    

Korkmaz, bir an olsun ayrılmak istemiyordu Aylin'in başucundan. İki gündür hiç açmamıştı gözlerini. En azından o yanındayken. Gelmek istemediği bir son durağa doğru ilerliyordu. Oysa Aylin ne hayat dolu, ne mutlu bir insandı. Hayallerini, umutlarını anlatırken cıvıl cıvıldı. Düğünlerine bir kaç ay kalmıştı sadece. Oysa şimdi Korkmaz neye hazırlanmalıydı. Dünyada en sevdiği insanın cenaze törenine mi? Bahar kayıyordu ellerinden. Temmuz demişti. Tam bir yaz gelini olmak istiyorum aşkım ben, demişti. Ama uyanmıyordu işte artık. Korkmaz gözlerini sildi tekrar. Aylin'in yüzü bembeyazdı bugün. Her gün bir önceki haline hasret kalıyordu. Önce hasta olduğunu kabul etmek istememişti. Sonra evde yatağa mahkum kalmıştı. Şimdide burada bu hastanede son günlerini mi bekliyordu. Korkmaz hiç bir şey yapmadan sadece dua ediyordu. Kalbini yerinden söküp alsalar bu kadar olabilirdi ancak. Babasına bunu bile önermişti. Benim kalbim olmaz mı baba? bir babaya sorulabilecek en zor soru bu olmalıydı. Beni öldür ama sevdiğim kadını kurtar diyordu. Ama olmuyordu işte. Peki ne yapacaktı? Bekleyecek miydi Aylin'in ölümünü?

Aylin'in dünyalar güzeli gözleri açılmıyordu. Upuzun kirpikleri yukarıya doğru kıvrılmıştı. O kadar masum uyuyordu ki. Korkmaz kıyamıyordu sevdiği kadına. O'nun gözlerinin önünde böyle solmasına dayanamıyordu. Kapı aralandı;

-Yavrum burada oturmanın hiçbir faydası yok.

-Ne yapmamı istiyorsun baba. Çıkıp hayatıma devam mı edeyim? Aylin'siz mutlu olmanın yollarını mı arayayım? Ya da bir dağ başına çıkıp kafama mı sıkayım?

Saim Bey telaşlandı;

-Korkmaz lütfen oğlum. Aylin iyileşecek. Sende göreceksin. Aradığımız kalbi mutlaka bulacağız. Sadece biraz zamana ihtiyacımız var.

-Ne kadar zaman baba. Daha kaç gün O'nu hayatta tutabileceksin?

Saim Bey kendini çaresiz hissediyordu. Biricik oğlunun hayatı Aylin'in yaşamasına bağlıydı. Ne olursa oldun Aylin yaşamalıydı.

-Korkmaz, oğlum. Sana söz veriyorum Aylin'i yaşatacağım. Neye mal olursa olsun Aylin hayatta kalacak.

&

-Bana söyleyeceğin hiçbir şey sana olan sevgimi azaltamaz bile bunu biliyorsun Ayaz. Neden bu kadar tedirgin olduğunu anlamıyorum.

-Bak Zehra. Sen ve ben. Çok eskiden. Eski mahallede.

-Eski mahallede mi?

-Sözümü kesme nolursun. Zaten anlatacaklarım çok zor. Yalvarırım sadece dinle.

Zehra aslında susmak istemiyordu. Birazdan duyacağı her neyse korkutuyordu O'nun küçücük yüreğini. Susmalıydı Ayaz. Susmalıydı. Kötü olan hiçbir şeyi söylememeliydi. Yoksa büyüsü bozulacaktı aşkının.


-Ben kimim biliyor musun Zehra?

-Sen benim mutluluğumsun, var olma sebebimsin. Bu hayatta yalnız sen ve ben varız. Biz varız.

Ayaz başını salladı.

-Ben İlker Turgut'un oğluyum.


-Hayır.


Zehra'nın gece rengi gözleri kocaman açıldı. Yağmur gibi yaşlar boşalmaya başladı yanaklarına. Duymamıştı. Duyduğu şey gerçek değildi. Hayatının en kötü kabusundaydı şu an ve uyanıverecekti.

-Hayır, dedi dudaklarını ısırarak. Bu olamaz, olmayacak, bu yalan.

Zehra indiği yokuşu daha da büyük bir hızla koşarak tırmanıyordu şimdi. Bu doğru olamazdı. Ayaz penceresinin altından her sabah geçen yakışıklı prens. Ayaz, düşlerinde sakladığı sevgilisi. Bu olamazdı. Zehra koşuyor, arada düşüyor ama hızla kalkıp daha hızlı koşuyordu. Yüzü gözü göz yaşlarına bulanmış kalbi paramparça olmuştu. Aşkının baharına hayaller kurarken şimdi her yer hazandı sanki. Ayaz'ın söyledikleri doğru değildi. Evin arka kapısına geldiğinde usulca eşiğe oturdu. Arka bahçedeki zerdali ağacı çiçek açmaya başlamıştı. Bahçe mis gibi kokuyordu geceleri. Oysa Zehra şimdi yalnızca ölüm kokusu duyuyordu, ölümün sesini dinliyordu. Ayaz yalan söylemeliydi. İçeriye girdi usulca. Annesinin başucuna oturdu. Resim yere düşmüş, ters dönmüştü. Zehra resmi eline aldı. On yedi yaşında dünyalar yakışıklısı bir genç. Abisi. Ömer. Babasının aslanı, annesinin paşası. Bu resimden sonra hiç büyümemişti. Hiç resim çektirmemişti. Ömer bu resimden sonra hiç yaşamamış, hiç nefes almamış, hiç olmamıştı hayatlarında. Bu resmin çekildiği gün ölmüştü Ömer. Zalim bir adam koparmıştı hayattan bu masum genci. O alçak adamı o hain adamı hiç görmemişti Zehra ama adını o kadar çok duymuştu ki. O zalim adam, O, İlker Turgut.


Kalbim...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin