O

1K 19 17
                                    

Geç kalırım korkusuyla hiç durmadan sağa sola bakınıp koşuyordum. Buluşmadan tam yarım saat önce orada bulunmak, huzurumuzu kaçıracak bütün herşeyle birlikte gözleri yorulmasın diye yerdeki yaprak kırıntılarını, ayağına değerde sendeler dengesini kaybeder diye çakıl taşlarını tek tek temizlemek istiyordum. Nihayet buluşma yerine vardım ve içimde koca bir şükür duygusuyla henüz gelmemiş olmasına sevindim. Deniz her zaman ki gibi güzelliği ile insanı büyülerken, asıl denizin gözlerinin içinde saklı olduğunu onu ilk kez gördüğümde anlamış olacaktım. Her şey kusursuz ve güzeldi. Tam da onun gibi. Biraz soluklanmak için banka oturdum. İçimdeki heyecanı dindirsin ve biraz olsun rahatlayayım diye sigara yakmak istedim. Ama yakamadım, yakamazdım. Onun kokusundan başka hiç bir şey ciğerlerimde ve damarlarımda bu kadar güzel gezinemezdi. Bacaklarım titriyor, ellerim üşümediği halde istemsizce hissizleşiyordu. Başımı sağa doğru çevirmemle birlikte, hayatımın geri kalanı diyebileceğim o güzelliği karşımda gördüm. Saçlarını buluşmadan önce düzleştirmiş, hiç gereği yokken hafifçe bir makyaj yapmış, ışıl ışıl deniz gibi parlayan gözleriyle bana bakıyordu. Ne giyerse giysin, giydiği elbise onun üzerinde şekillenerek güzelleşiyordu onun güzelliğini sarıp sarmalarken. Hemen ayağa kalkmak istedim, bir an bacaklarım varoluşunu unutmuş gibi sendeledim, gözlerinden gözlerimi ayırmayarak o an hiç bitmesin istercesine gülümsedim. Yanıma oturdu. Tüm sesli, sessiz sözcüklerin anlamını yitirdiği bir an bu andı. Deniz'i bile umursamıyordum artık. -Ki deniz onun gözlerine, gökyüzü onun saçlarının uçlarına kadar inmişti sanki. Gülümseyerek bana döndü ve ;

'-'Nasılsın?' dedi.

Onun yanında tüm acılarım dinmiş, bir gram üzüntü kalmamış, varsa dert edilecek şeyler onlarda yitip gitmişti.

-"Senin yanında kötü olabilmek mümkün mü?" diyebildim sadece.

Dudaklarım bundan başka bir cümlenin çıkmasına yasaklanmış gibiydi. Aslında onun yanındayken konuşmakta yasaklanmalıydı. Gürültü olurdu onun ses tonunun üzerinde kalabalıklaşan her şey. Saçlarına dokunmaya kıyamadığım, başını omuz hizama yer edercesine omuzuma yaslanınca o an hareketsiz kalmak ve bir an bile kıpırdamadan durmak istedim. Saçları boynuma değiyor, böylece kokusunu ciğerlerime kadar nüfus etmemi sağlıyordu. Deniz karşımda değildi sanki, köprücük kemiklerimin oyuklarına doğru usul usul akmış gibiydi. Zaman dursun istedim. Gözlerimi sımsıkı kapattım ve uyandım. Hiç uyanmak istemediğim sabahlarımdı o.

Kalpten SözlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin