Mdy-Dünya
Beyaz atlı prensim tüm sınıfın önünde ellerimden tutup " Kurtar beni" dedi. Tüm gücümle ve kuvvetimle peşinden gittim. Bahçeye çıktığımızda okulumuzun bahçesinde neredeyse on beş adam vardı! Bizi gördüklerinde prensimi dövmek için üstümüze gelmeye başladılar. "Korkma " dedim prensime... Bir iki adım geri geri gidip hızla adamlara doğru koşmaya başladım ve en yakına gittiğimde adamların üstüne atladım. Uçan tekme, yumruk, kafa göz derken tek tek hepsini yerle bir edip prensimin yanına döndüm. Bana baktı güzel güzel. Gülümsedi sonra. Ellerinden tuttum. "Artık ben varım, korkma!" Dedim. Haykırışım bitince yavaş yavaş bana doğru eğildi. Öpüşüyorduk. Hayır , öpüşecektik! Küçük bir öpücük. Bu ses ne ? Biri beni mi çağırıyor? Evet duyuyorum bu benim adım, evet benim adım ??
"Uyan!! Uyan bakalım! Kime diyorum Dünya uyansana ! "
"Immm prensim, öp benii..."
Omzumdan dürtüklenerek gözlerimi açtım. Üstümdeki uyku mayhoşluğu ile ellerimi gözlerime götürüp gözlerimi ovuşturdum.
"Nasıl uyursun burda sen! Annen de baban da dolandırıcı olduğu için mi böyle yatmış tatlı tatlı uyuyorsun !"
Kendime geldiğimde tepemde iki kadın konuşuyordu. Dikkatli baktığımda onları daha önce gördüğümü hatırladım ama kim olduklarını çıkaramadım. Hemen ayağa kalktım ve olabildiğim kadar saygılı olmaya çalışarak " Nasılsınız" diye soruverdim. Tüm sınıf bana bakıyordu. Utandım. Çok utandım.
Kadınlardan biri " Annen ile babanı nereye sakladın? Nerede saklanıyorlar? Bütün paramızı harcayıp bitirdiler. Söyle neredeler?" Diye söylenince yerin dibine girmek istedim. Ne diyecektim ? Bir şey bilmiyordum ki...
"Ben bilmiyorum, gerçekten hiç bir şey bilmiyorum. Ne annemi ne babamı neredeyse bir yıldır görmüyorum. Bende onları bulup bu şekilde nasıl yaşadıklarını sormak istiyorum "
Kısa saçlı ve diğerine göre daha genç olan kadın konuştu bu sefer.
"Vaay, bir yıldır ha ? Bir yıldır yüzlerini görmedin ha ? "
Utanarak, kadınlara baktım. Şu an yaşadığım durumu bana yaşattıkları için ailemden nefret etmek istedim. Kimse şuan düştüğüm durumu aynı durumda olmadan anlayamazdı. Benim bir suçum bir günahım yoktu ki. Kadın konuşmasına devam etti. Pardon çemkirmesine demek istedim.
"Dolandırıcı kızı ya, baksana şuna ne kadar da güzel masum rolü yapıyor!"
Kadın yanındaki ondan daha yaşlı ve saçı toplu olan kadına bu cümleleri söylerken bana da aşağılayıcı bir ifadeyle bakıyordu. İster istemez kendimi savunmaya geçtim.
"Hayır gerçekten doğruyu söylüyorum. Yalan söyleyecek birisi değilim ben."
Savunmama karşılık bu sefer de diğer kadın söylenmeye başladı.
"Senin o zilli annen de aynen böyle diyordu. Bugün buraya kesin karar verip geldik. Bizimle geleceksin. Başkasının parasını almak neymiş göreceksiniz. Bizimle geliyorsun."
Daha ben söylediklerini idrak edemeden iki kadında beni itelemeye sınıftan çıkarmaya başladı.
"Yürü hadi!" İki kolumdan tutup okuldan dışarı çıkardılar. Ben zayıftım, güçsüzdüm. Kendimi savunamıyordum. Arkadaşlarıma sesleniyordum ama sadece izliyor hiç bir şey yapmıyorlardı. Okulun bahçesine geldiğimizde de kadınların beni çekiştirmesi devam ediyordu. Hem beni çekiştiriyorlar, hem de hala söyleniyorlardı.
"Söyleyeceksin bize ! Nerede saklanıyorlar söyleyeceksin!"
"Beni rahat bırakın !" Diye bağırdım ve ikisinin de ellerinden kurtulmaya çalıştım. Ama nafile. Bu kadınlarla başa çıkabilecek güçte değildim. Bu yüzden ne beni bıraktılar ne de dinlediler.
"Bize olan borcu sen ödeyeceksin"
"Acıtıyorsunuz çekiştirmeyin artık bırakın beni!"
"Olmaz bizi onlara getir ! O sahtekar anneni babanı görmek istiyoruz. Paramızı geri istiyoruz. Bizi aptal mı sanıyorsun! Ya onlara getir ya da borçları sen öde!"Kadınlar beni çekiştirirken tüm gücümle bırakın beni bilmiyorum diye bağırsamda dinlemediler. Sürüklemeye devam ettiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bak Sen Şu Tesadüfe!
RomantizmBu hikaye beyaz atlı prense inanan ve onu bekleyen bir kızın hikayesidir! Beyaz atlı prenslere inanmayanlar okumasın