Üniversite Çarpıntısı

-1-

M Ü G E

5 Yıl Önce

 Üniversiteye girebilmek için sınav sonuçlarının açıklandığı mesajı yaklaşık dört yıldır en yakın arkadaşım, Sinem, tarafından mesaj olarak bildirildiğinde vücudumdaki tüm kanın parmak uçlarımdan çekildiğine emindim.

 Çocukluğumdan beri doktor olabilme hayalleriyle yanıp tutuşuyordum. Yeri geldiğinde çok zorlandığım için pes ettim ancak pes ettiğimi düşündüğüm her anda sevgili annem ve babam beni desteklemek için oradaydılar, tam yanı başımda. Onlardan aldığım güçle kaldığım yerden devam ediyordum. Zaman zaman umutsuzluğa kapılıp kendimi üzdüğüm zamanlar olmuştu. Yapabildiğim şeyleri bir anlık heyecan ve o anın stresiyle yanlış yaptığımda da kendime çok sinirlendiğim anlar oluyordu. Ailemin benden hiç eksik etmediği desteği en büyük dayanağımdı.

 Zafere giden yolların çiçeklerle dolu olmadığını bir yerlerde okumuştum. Haklılardı. Üniversiteye hazırlandığım bu süreçte kendim de deneyimlemiştim. Bolca emek sarf ettiğim sınavdan beni hayallerime kavuşturacak bir puan aldığımı ekranda gördüğüm an gözyaşlarıma hâkim olamamış hemen orada annemle babama sarılıvermiştim. Ben Müge Akyüz doktor olacaktım!

 Sinem bir tanışma partisi broşürüyle geldiğinde o an başıma bir şey geleceğini hissetmiştim. Bu partiye kesinlikle katılmamız gerektiğini, başka fakültede okuyan insanlarla tanışmamızın bize iyi geleceği önerisini sunmuş ardından başka önerilerde bulunmuştu. İkna kabiliyeti ile basiretimi tamamıyla bağlamış ona hayır diyememiştim.

 Şimdi makyajımın son dokunuşunu yaparken telefonum Sinem'in çağrılarıyla doluydu. Uzanıp tek bir hareketle arama tuşuna bastım o sırada aramayı hoparlöre verirken çantama aldıklarımı kontrol ediyordum.

''Aşağıdayım Müge ama kök saldım burada. Nerede kaldın?''

''Makyajımı yapıyordum. Şimdi geliyorum.'' Aramamı kapatmadan önce hızlıca öpücük sesi çıkartmıştım.

 Telefonumu da çantama atıp hızlıca annem ve babamın yanaklarına minik birer öpücük kondurdum. İkisi de çok geç kalmamamı tembihledikten sonra kapıdan çıkmadan önce görüntüme bir bakış attım. Mürdüm rengi, v yakalı dizlerimde biten bir elbise giymiştim. Saçlarımı da tek bir kuyruk olacak şeklinde toplamış makyajımı da çok abartıya kaçmayacak şekilde tamamlamıştım. Beni beklemekten neredeyse ağaç olmuş arkadaşım Sinem'i daha fazla bekletmemek adına hızlıca yanına indim.

 Benim geldiğimi gören Sinem kısa bir ıslık çalıp etrafımda dönmemi istediğini belirten bir el işareti yapmıştı. Onun isteğine karşılık vererek etrafımda döndüm ve aynı istekte ben de onun için bulundum. İkimiz de bu zamana kadar farkında olmasak da parti için heyecanlıydık. Trafiğe rağmen kısa süren bir yolculuktan sonra partinin yapılacağı yere gelmiştik.

''Artık bu partiyi kaçıracağımızı düşünüyorum Müge. Biraz daha hızlanalım lütfen.''
Partinin gerçekleşeceği mekânın önüne geldiğimizde ikimizde biletlerimizi uzattık. Görevli hızlıca kontrol edip bileti işaretledikten sonra iyi eğlenceler dileyerek içeri geçebilmemiz için kapının önünden çekildi.

 Sinem'e baktığımda o da bana bakıyordu. İkimizde bir gülümseme ile hızlıca ilerlerken müziğin sesi git gide yükseliyordu. Kalabalığın içerisine adım attığımızda ilerlemek biraz zor olmuştu açıkçası. Yer bulup oturduğumda az önce yanımda olan Sinem'i gözden kaçırdım. Onu bulmak için etrafa hızlıca göz atarken birden mekânın loşluğunda bile belli olan açık mavi rengi bakışlarıyla bana bakan birisini gördüm. Sinem'i aramak için gözlerimi bana bakan kişiden uzaklaştırmaya çalışsam da bakışlarımın yeniden dönüp dolaşmak istediği yer o açık mavi renkli bakışlı kişiydi. Bakışlarıma söz geçirebilip biraz daha etrafı taradığımda neyse ki Sinem'i bulmuştum. Sevdiği bir şarkıyı duyduğu için kendisini hemen dans pistine atmıştı. Yanında ise ona eşlik eden birisi vardı. Sinem'in yanıma ne zaman bıraktığını bilmediğim çantasına göz kulak olmak ise bana kalmıştı. Şarkının bitmesiyle dans pistindeki kalabalık dağılmış, Sinem de böylelikle yanıma gelmişti.