*Katil Yürek*

1.7K 91 11
                                    

Genç adam soğuk suyum etkisi ile kendine geldiğini hissetti bir nebze. Erkeksi kokusu olan şampuanı rasgele saçlarına döküp köpürtmeye başladı. Saat ortalama sabah altıydı ve genç adam kendini eve zor atmıştı. Gece boyu öldüreceği yeni kurbanını takip edip, onun hakkında bilgi toplamıştı. Öldüreceği adam bir uyuşturucu kuryesiydi ve ölümü sonuna kadar hak ediyordu. Kara'nın vicdanı bu yönden rahattı, en azından onun sayesinde dünya bir mikroptan kurtulacaktı. Duştan çıkıp odasına yol aldı. Küçük havlusu ile tüm vücüdunu kuruttu. Genelde giydiği siyah takım elbisesini üzerine geçirdi. Normal yaşantısında serseri gibi rahat giyinirdi fakat hastahanede uygun giyiniyordu. Son olarak saçlarını kurulayıp rasgele attığı telefonunu aldı. Kilidi kaydırdığında gördüğü sıcak gülümseme ile belli belirsiz tebessüm etti adam. Büşra'nın fotoğrafına kısa bir süre süzdükten sonra mesaj bölümüne girip Büşra'ya kısa bir mesaj attı.

"Bu günü evde geçireceksin Büşra, işlerim var." kısa mesajından sonra telefonu cebine sıkıştırdı. Bu gün cumartesiydi ve  hastanede iki tane ameliyatı vardı. Önemli olmasa Büşra için erteleyebilirdi ancak adamlar ölebilirdi. Kara her iki mesleğini en iyi şekilde yapan başarılı bir adamdı. Her ne kadar Büşra'ya 'dikkar çekmemek için doktorum' desede bu meslek için çok çalışmıştı ve kazanmıştı. Katil olması ise ilk başlarda manevi iken sonradan vazgeçememişti. Genç adam fazlasıyla planlı ve programlı bir adamdı. Büşra'ya 26 yaşında olduğunu desede aslında 30 yaşındaydı. Doktorasını bitireli iki yıl olmuştu, ayrıca uzmanlığınıda yeni almıştı. Geceleri belli saatlerde insanların nefesini kesip, belli saatlerde ders çalışıp araştırma yapıyordu. Kara çok uzun süre uykusuz kalabiliyordu. Hastalığı vardı çünkü. Kolay kolay geceleri uyuyamıyordu. Bu nedenle beyni daha sistematik ve daha iyi çalışıyordu. Bir gördüğünü uzun süre unutmuyordu. Bu nedenle ağır ilaçlar içmek zorunda kalıyordu. Çok düşününce ve beyni sürekli bir şeylerle ilgilenince halisinasyonlar görüyordu.

Hastahanenin önüne gelince arabayı park edip hızla indi ve bir çok hemşirenin hayran bakışlarını ve 'günaydın' dileklerini umursamadan odasına çıktı. Kendini koltuğa atıp ilk ameliyat olacak hastanın dosyasına göz gezdirdi. Operasyonda kullanacağı teknikleri aklında canlandırıp toparladı. Derin bir soluk alıp operasyon için özel kıyafetlerini giydi. Hastanın dosyasınıda alıp, dosyada yazan oda numarasına doğru ilerlemeye başladı. Operasyon öncesi hasta kontrolü ve bilgi vermesi önemliydi. '432' numaralı kapının önüne geldiğinde kapıyı çalıp içeri girdi. Hastaya bakmadan  dosyayı hasta yatağının ayak ucundaki, yemek sehbasına koydu. Hasta ile doğru iletişim için boğazını temizledi ve kafasını kaldırdı. Gördüğü surat ile kısa bir şok yaşayan Kara'nın bedeni öfke, intikam, acı ile sarsıldı. Yumruklarını sıkarken alnındaki damar belli oluyordu. Ölümcül bakışları hasta yatağında yatan piçin üzerindeyken hasta korkuyla Kara'nın ismini zikretti.

-"Kara Ulay?!"

***************

"Bu günü evde geçireceksin Büşra, işlerim var."

derin bir soluk alıp anatomi ödevimin sonlarını yazdım. Kara'nın bana gönderdiği mesajın üzerinden tam üç hafta geçmişti ve halâ haber yoktu. İster istemez merak ediyordum onu. Nedenini bilmiyordum ama merak ediyordum işte. Derin bir soluk alıp kalemimi masaya bırakıp annemin yanına gittim.

-"Annem ben biraz dışarıda gezineceğim." annem gözlerini kısıp bana baktı.

-"Sevgilinle mi buluşacaksın?"

-"Evet anne." dedim bıkkın şekilde. Üç hafta evden dışarı çıkmayınca her 'gün ayrıldınız mı?' diye soruyordu.

-"Aman dikkat et kuzum, sana güveniyorum." Annemin yanaklarını öpüp odama doğru hızlı bir tempo tutturdum. Üzerime rahat ve bahara uygun kıyafetler giyip evden çıktım. Mahalleden uzaklaşınca telefonumu çıkartıp Kara'nın numarasını tuşladım. İkinci çalışta telefon açıldı.

-"Alo?!" Kara'nın sesi her zamankinden daha sert çıkarken ürpermeden edemedim.

-"Alo Kara neredesin?" sesim ister istemez heycanlı çıkmıştı.

-"Hastahanedeyim, çalışıyorum Büşra noldu?!"

-"Şey, hangi hastahanedesin?" dedim çekingen bir tavırla.

-"Büşra! Noldu?!" dedi sertçe. Korkuyla yutkundum.

-"Seni görmek istiyorum belki, neredesin?" dudaklarımdan çıkan kelimeler beni bile şaşırtmıştı.

-"Eğitim araştırmadayım." sert çıkan sesinde az da olsa şaşkınlık vardı.  Yüzüme kapanan telefonla rasgele bir taksiye bindim. Tramvayla gidebileceğim bir yer değildi.

Yirmi dakikalık yolun ardından taksiye ücreti ödeyip hastahanenin önünde indim. Kalbim deli gibi atarken neden geldiğim ile ilgili gram fikrim yoktu. Hastahaneye giriş yapıp danışma bölümüne ilerledim.

-"Afedersiniz?" bilgisayara gömülmüş olan fazla bakımlı kadın sesim ile kafasını kaldırıp bana baktı.

-"Buyrun efendim?"

-"Kara Ulay'ı arıyordum da?" kadın beni güzelce süzüp küçümser bir bakış attı.

-"Ne yapacaksın ki sen Kara'yı?" şaşırmadan edememiştim, Kara'ya 'bey' deme zahmeti bile göstermemişti. Bakışları arkama dönerken göğüs kabarttı. Zaten öküz gibi memeleri vardı.

-"Çisil hanım, hastahane içerisinde gerekli samimiyeti unutmamışınızdır umarım?!" arkamdan gelen sert ve soğuk ses ile arkama dönemedim. Kara olduğu belliydi ama arkamı dönecek cesaretim yoktu.

-"Afedersiniz Kara bey han-" sözü boynuma konulan ılık öpücükle kesilmişti. Hayır yani beni öpüyor! Sanane! Sözüne devam etseneeee!!!!

-"Meraklı kedi seni." Kara'nın boğuk fısıltısı ile tüm bedenim ürperirken dikkatimi diğer çalışanlar çekti. Özellikle genç ve bakımlı hemşireler şaşkın ve kıskanç bakışlarını sunuyordu. Beliki pozisyonumuz uygun değildi ama bu kadar olmazdı. Kara bileğimden tutup beni sürüklemeye başlamasıyla kendime gelebilmiştim. Rasgele gelen boş asansöre bindik beraber. Elimi sıkı sıkı tutarken 19. Kata bastı. İçimden küçük bir 'oha' çektim. Evet belki Eğitim Araştırma hastahanesi büyüktü ama şaşırmıştım. Asansör durunca hızlı adımlarla bir odaya girdik. Basit bir doktor odasıydı. Kara kapıyı kapatır kapatmaz beni duvara yasladı ve kafasını boynuma gömdü. Tüm vücudum tehlike sinyalleri ile sarsılırken Kara'nın tek bir cümlesi içimi kıpır kıpır etmişti.

-"Özlemişim küçük kedimi."

*********

Selam arkadaşlar... Yoğun ders programına rağmen bir şeyler yazmaya çalışıyorum. Umarım beğenirsiniz!!!

Poyrazların AdamıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin