Gözlerimi alarmın içimi bulandıra sesi ile açtım. Ah ulan! Bu gün cumartesi!! Gözlerimi zorlayarak açtım. Telefonumu elime aldığımda telefonun almının değil, arama olduğunu farkettim. Ekranı kaydırarak aramayı cevapladım.
-"Efendim?" kim olduğuna bakmadan yanıtlamıştım.
-"Daha uyanamadın mı küçük?" tanıyamadığım ses ile kaşlarımı çatıp bakışlarımı telefona çevirdim. Dün mesaj atan numaranın son iki rakamı tanıdık gelince sessiz bi küfür savurdum.
-"Kimsin lan sen?!" dedim sert bir nidağla. Muhtemelen yüz yüze olsak korkudan geberirdim.
-"Daha zamanı değil küçük." dedi eylenir bir sesle. Sinirle soludum.
-"Sensin lan küçük! Senin şeyindir küçük! Ulan Kara seni gebertir lan!" dedim. Elimde tehtit edecek tek faktör Kara'ydı. Hoş onunda haberi olsa ağzıma sıçardı ama.
Telefondan gelen miğde bulandırıcı kahkaha ile düşüncelerimden arındım.-"Karadan bahsetmişken halâ benden bahsetmediğini biliyorum. Sakın bahsedeyim deme. Yarın tam öğlen, evinin iki mahalle ilerisindeki parkta ol. Senden ne istediğimi o zaman söyleyeceğim." dedi sert ve tehtitvari şekilde. Zorlukla yutkunurken telefon yüzüme kapatılmıştı. Telefona şaşkın bakışlar atarken mesaj geldi.
Gönderen:Kara
İleti:Uyandıysan bekliyorum seni. Hazırlan gel.İkinci şoku yaşarken derin bir soluk çektim. Kendimi zorla banyoya atıp işlerimi hallettim. Odama girip siyah pantolon ve mavi t-shirt giydim. Annemin yanına gittim.
-"Günaydın annem." elindeki salatılıkları doğramaya başladı.
-"Günaydın kuzum."
-"Anne ben dışarı çıkıyorum. Semira çağırdı." annem salatılıkları doğramayı bırakıp sinirle bana döndü.
-"Ne diye çağırıyo seni. Kargalar bokunu yemeden."
-"Annesi ile kavga etmiş. Kafa dağıtmak için anne." dedim bıkkınca ve arkama dönüp kapıya doğru ilerledim. Yalan profösorü olmuştum resmen.
-"Ben senin kafanı dağıtacağım ama!" diyen anneme gülerek
-"Borcum olsun!" dememle yanıma düşen terlik eş zamanlı olmuştu. Koşarak ayakkabılarımı giyip kendimi dışarı attım.
Koşarak bakkalın yanında beni bekleyen Kara'nın yanına gittim.
-"Geciktin?!" dedi sert şekilde.
-"Annem sorun çıkardı." dedim kısaca.
Kafasıyla onaylayıp motora bindi ve kaskı bana uzattı. Kaskı alıp kafama geçirdim ve arkasına bindim. Kollarımı sıkı sıkıya sardım beline. Motoru çalıştırıp hızla sürmeye başlarken bacaklarımla motora dayanıp kollarımı iki yana açtım. Kasktan çıkan saçlarım rüzgar ile birleşirken kıkırdadım. Kendimi tamamen özür hissediyordum şimdi.Yarım saat süren yolculuk sonrası Kara'nın evine gelmiştik. Artık gide gele, gide gele evin adresini ezberlemiştim. Kaskı çıkartıp indim motordan. Kara'da inip kaskı nereden geldiğini anlamadığım adama verdi. Şaşkınca bakarken evin etrafında dolanan takım elbiseli adamlar dikkatimi çekti. Kara'ya sormak istesemde gergin ve öfkeli bakışları yüzünden soramadım bile. Bileğimden tutup beni eve doğru sürükledi. Kapıda bekleyen iki kişi kapıyı açıp Kara'ya selam verdi. Kara selamı alıp içeri girerken, adam arkamızdan kapıyı kapattı. Şaşkın ve soru dolu bakışlarımı Kara'da gezdirdim. O ise bileğimi bırakıp kendini koltuğa attı.
En sonunda dayanamadım.-"Kara bu adamlar ne böyle?" kafasını geri atıp gözlerini kapattı. Adımlarımı harekete geçirip yanına oturdum ve yavaşça kolunu dürttüm.
-"Kara?" derin bir soluk alırken sormaktan vazgeçtim. Şu an patlamaya hazır bir bomba gibiydi ve psikolojimi bozmak için bekliyor gibiydi. Derin bir soluk aldım.
-"Çekmecede şırınca ve iki tane ampul var Büşra, onları getir."
-"Hangi çekmece?"
-"Televizyon ünitesindeki." hemen harekete geçip şırıngayı ve ampulleri aldım. Kara t-shirt ve pantolonunu çıkartmıştı. Utanarak bakışlarımı yere çevirirken yüz üstü uzandı.
-"Pamuk nerde?"
-"Göt- gerek yok pamuğa. Yap çabuk şu siktimin iğnesini!" derin bir nefes aldım. Adam beni stres topu gibi kullanıyordu resmen. İki ampulu şırıngaya çekip karıştırdım. Kara'nın yanına gidip kalçasına iğneyi yaptım. 'Umarım apse olmaz' diye dualar ediyordum artık. Steril etmemiştim iğne yapılacak yeri. Şırınga ve ampulleri mutfaktaki çöp kutusuna atıp geri döndüm. Kara aynı şekilde yarı çıplaklığını umursamadan, gözleri kapalı şekilde oturuyordu. Tam yanına oturacakken bileğimden tutup kalktı ve benide sürükleyerek merdivenlere doğru ilerledi. Merdivenleri hızla çıkıp koridorun sonundaki siyah kapılı odaya girdik. Kapıyı kapatıp beni duvar ile arasına aldı. Yapabildiğim tek şey şaşkınca Kara'ya bakmaktı. Tüm tüylerim 'hazır ol' komutuna geçerken kalbim deli gibi çarpıyordu. Karşımda derin nefesler alarak tabiri yerinde ise kırmızı görmüş boğa gibi bana bakan Kara'da cabasıydı. Korkuyla yutkunamadan Kara'nın dudaklarıma yapışması bir oldu. Şaşkınlık içinde yerimde çakılı kalmıştım. Dudaklarımı açlıkla öperken bir eli t-shirtimin eteklerinde, diğer eli bel boşluğumda daireler çiziyordu. Kendime gelip onu hızla ittim ama nafileydi. Dudakları çenemden boynuma doğru yok çizerken aklıma bir anda gelen şeyi şak diye söyleyi verdim.
-"O iğne afrodizyak mıydı?!" Kara'nın tüm hareketleri dumuştu ve bana bakarken yerin dibine girmeyi istedim. Yüzüne alaycıl bir gülüş takıp kulağıma yaklaştı.
-"Benim afrodizyağım sensin." fısıldadığı kelimeler tüm bedenimi şaşkınlığa uğratırken dudakları yine boynuma doğru yol aldı.
-"Kara lütfen dur." dedim ama ben bile zor duydum. Erkeksi bir hırıltı kulaklarıma dolarken bu işin sonu iyi deildi. Ya beni becerecekti, yada sinirlenip beni becereceki. Siktir! İki tarafı boklu deynek dedikleri şey bu olsa gerekti. Tabi ki ben bu iki seçeneğe yer bile vermiyordum aklımda.
Daha ne olduğunu anlamadan üzerimdeki t-shirt yerle buluştu. Küçük bir çığlık atıp pembe dondurma desenli lanet iç çamaşırımı kollarım ile saklamaya çalıştım. Ama dediğim gibi sadece çalıştım. Kara iki kolumu kafamın üzerinde sabitleyip kafasını göğsüme gömdü.
-"Kara lütfen." kekelemesemde sesim çok titremişti. Gözlerim yavaş yavaş dolarken parmak uçlarımda yükseliyordum. Sanki beni bırakacakmış gibi. Dudakları göbek deliğimde gezinirken gözlerimden iki damla yaş aktı. Kara göbeğimi öpmeyi bırakıp burnunu tenimde gezdirdi. Kokumu içine çekiyordu. Bu her ne kadar normalde romantik gelsede şu an beni sadece geriyordu.
Burnu ile göbeğim, göğüslerim, boynum ve en son saçlarıma geldi. Ellerimi bıraktı. Ellerim bunu beklememişcesine iki yanıma düştü. Karanın büyük avuçlarını yüzümde hissettim. Gözlerimi ne zaman kapattım bilmiyordum ama açmadım bir süre. Elleri yanaklarımı ve saçlarımı okşuyordu. Cesaretimi toplayıp gözlerimi açtım. O simsiyah gözler ile göz göze geldim. İçimde birşeylerin eridiğini hissediyordum sanki. Elleri ile uzun saçlarımı tuttu ve dudaklarına götürdü. Koklaya koklaya öptü saçlarımı. Gözlerim dolu olsada hafif bir tebessüm ettim. Son kez saçlarımı koklayıp iki yanıma attı. İri avuçları yüzümü kavradı. Dudaklarımız arası mesafe git gide kapanırken boğukça fısıldadı.
-"Hemen, şimdi, burada sonsuza dek benim ol Büşra."
***********
Lan bune atraksyon!!!! Veeeee gençler kitabım kaç bölüm bilmiyorum ama final olacak. Tahminen 4-5 bölüm sonra. Çünkü bu kitabı ikinci serisi var. FIRTINALARIN KIZI bu kitapta Kara ve Büşra aşkı farklı bir hale gelecek. Yaniii final olursa üzülmeyin serüven devam edecek!!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Poyrazların Adamı
RomanceSert aşk serisi-1 *** -"Şu hayatta bir çok hata yaptım ama sanırım en pişman olduğum hatam onun karşısına çıkıp kendime aşık etmem olmuştu." Herşeyin ansızın olduğu bu hayatta ansızın aşık olan katil ruhlu bir adam: Kara Ulay -"Korkuyorum işte, hemd...