İnsanların hayali onları daha kutsamış kılardı bence. Onlara ulaşmak ve mutlu olmak yüce birşeydi. Bazen imkansızı başarırdı insan ama yapardı bir şekilde öyle değil mi? Peki ya ben? Kara gelmeden önce paramedik olacaktım. Bunun için çaba gösteriyordum. Peki şimdi ne yapabilirdim? Kara izin verirmiydi? Yoksa beni eve mi kapatırdı? Kendimi ona teslim etmiş olmam çok kötüydü ama elimde değildi o bir çok insanın katiliydi...
-"Büşra! Beni dinliyor musun?!"
Süheyla hocanın sert sesi ile irkildim.-"Afedersiniz hocam." gözlerini devirip bakışlarını bende sabitledi.
-"Söyle bakalım Büşra plesenta nedir ve ne işe yarar?"hocanın soru sormasına şaşırmıştım. Plasenta ne la? kulağımda aşina olan bir kaç cümleyi dile getirdim.
-"Bebeğin eşidir. Anne karnındaki fetusun beslenme, solunum gibi ihtiyaçlarını karşılar. Plesenta bir organ değildir ve doğum ile beraber dışarı atılır." hoca kafası ile onaylayıp dersi anlatmaya devam etti. Yanımda oturan Semira bana tatlı tatlı gülümserken bende ona sıcak bir gülümseme gönderdim. Bu aralar Semira ile takılıyordum çünkü Raziye ve Zaynep ile tartışmıştım. Hocanın tahtaya yazı yazması ile bende deftere yazmaya başladım.
*******
Okul çıkış zili çaldığında topladığım çantamı sırtıma aldım ve ağır adımlarla merdivenlerden indim. Telefonları teslim ettiğimiz yerden telefonumu alıp, uçak modundan çıkardım. Telefon kendine gelirken, bildirim ve mesajlar gelmeye başladı. Hiç birine bakmadan cebime koyup okuldan çıktım. Okuldaki motorları olan bir kaç malın yanından geçip yan sitenin büyük bahçesine girdim. Burası daha kestirme ve daha sakin bir yoldu. Bahçeden çıktığımda karşımda motoruna yaslanan bir adet Kara beklemiyordum. Şaşkınlıkla ona bakarken o ise sinirli gibiydi. Acaba yine ne yaptım?-"O siktiğimin telefonu neden kapalı?!" dedi dişlerini sıkarak. Küçük adımlarla yanına yaklaştım.
-"Okulda telefon yasak çünkü." kaşları biraz daha çatıldı.
-"Neden servisle gitmiyorsun?!" omuz silktim bu ay ayrılmıştım.
-"Yağmurlar bitti, her ay kazıklanmaya gerek yok." her ay babam sıkıntıyla 180 lira veriyordu halbuki tramvayla 60 lira yetiyordu. Her ay kazığı götümde hissetmeye gerek yoktu. Kara sinirli bir soluk aldı.
-"O zaman beni her gün burda bekle,seni artık ben götüreceğim."
-"Hayır, olmaz!" dedim anlık adrenalinle. Yüzündeki kaslar gerim gerim gerilirken bir adım geriledim.
-"Neden?!" arkamdan arkadaşlarımın sesi gelince panikledim. Herkes Kara'yı tanıyordu okula geldiği için. Beni yanlış anlayacaklardı.
-"Kara yalvarırım sonra açıklayayım, şimdi gidelim lütfen." kafasıyla onaylayıp motora atladı. Bende arkasına atlarken Kara kaskını taktı. Yüzü tamamen kamufile olmuştu.
-"Ooo, Büşra. Kanka hayırdır?" dedi sırıtarak Eso. Daha ağzımı açamadan Kara gazı kökledi. Tiz bir çığlıkla kollarımı Kara'ya doladım. Hızlı ve kısa bir yolculuk sonrası duran motordan dikkatlice indim. Kara'da inip elini belime koydu. Geldiğimiz yer güzel şirin bir çay bahçesiydi. Beni hep eve götürdüğü için şaşırsamda seslenmedim. Belimden iterek gideceğimiz yere yönlendirdi. Büyük terasa çıktık. Etrafya renkli renkli puflar vardı. Aşşağı taraf tıka basa dolu olmasına rağmen burası boştu. Kara'nın yönlendirmesi ile ikili koltuğa oturduk iki kişi hızlı bir servis açıp giderken Kara'nın bakışlarını üzerimde hissediyordum.
-"Açıkla hadi?" dedi sorarcasına.
-"Geçenki buluşmamızda dedikoducu karılar beni motora binerken görmüş. Annem evde katliyam çıkardı zor da olsa onu yatıştırdım. Eğer tekrar böyle birşey olursa güvenini kaybedebilirim." sesim sonlara doğru kısık çıkmıştı. Kafamı yere doğru eğdim. Saçlarımın izin verdiği kadar açılan enseme küçük bir öpücük bıraktı. Eliyle çenemi tutup yüzümü yüzüne çevirdi.
-"O karıları gebertirim." dedi soğukkanlılıkla. Gözlerimi dehşetle açtım. Yaparmıydı? Kesinlikle!!
-"Hayır, delirme!" dedim gözlerimi kırpıştırarak. Kafasını boynuma gömüp derin bir soluk aldı. Tüm tüylerim esas duruşa geçerken titrek bir nefes aldım. Küçük küçük öpücük bırakıp geri çekildi.
-"Bundan sonra seni bakkalın önünden alacağım ama tekrar böyle bir şey olursa işimi şansa bırakmam, karıları bitiririm." kafamla onaylarken önümüze konan çikolotalı pasta ile mutlulukla gülümsedim. Elime çatalı alıp hiçte kibar olmayan şekilde bir dilimi ağzıma attım. Kara bu halime gülerken bir dilimide onun ağzına tıktım. Bu cesaret nerden geliyordu bilmiyordum ama bu halime az da olsa kızmışa benziyordu. Tatlı tatlı suratına bakarken dudaklarına bulaşan çikolotayı yalayarak sildi. Gözlerim beni şaşırtarak dudaklarına odaklandı ve anlık aptal bir refleksle bende dudaklarımı yaladım.
Kara bu hareketimle boğuk bir ses çıkartırken irkildim. Yutkunup önümdeki pastaya döndüm. Gerçekten çok utanmıştım. Hatta yerin dibine giden bir uçak bileti var ise vip bileti alabilirdim.
En sonunda pastam bitince beraber tekrar motora doğru uygun adımlarla ilerlemeye başladık. Her zamanki gibi hızlı ama benim için eğlenceli geçen motor yolculuğundan sonra yine evin yolunu tutmuştum. Kapıdan içeri girer girmez bacağıma yapışan küçük yiğenim Ömer ile kıkırdadım. Ömer'i kucağıma alıp içeri girdim. Abim dahil herkes buradaydı. Sadece ablam yoktu o da zaten İstanbul'da yaşıyordu. Rutin geçen aile yemeği sonrası yine bulaşıklar bana kitlenmişti, aman ne iyi. Dağ gibi bulaşığı yengem ile bitirip odama doğru yol aldım. Şimdi sıra lanet ödevlerdeydi!!!
*************
Selam arkadaşlar!!! Bu bölüm derslerim nedeniyle biraz kısa oldu. Kusura bakmayın. İyi okumalar!!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Poyrazların Adamı
RomansaSert aşk serisi-1 *** -"Şu hayatta bir çok hata yaptım ama sanırım en pişman olduğum hatam onun karşısına çıkıp kendime aşık etmem olmuştu." Herşeyin ansızın olduğu bu hayatta ansızın aşık olan katil ruhlu bir adam: Kara Ulay -"Korkuyorum işte, hemd...