12.Bölüm

119 11 0
                                    

Ben her zamanki gibi sabah kalktım. Baktım yine benim uykucum uyuyor, uyandırmaya çalışmadım. Gittim bir bardak su getirdim başından aşağıya döktüm. Hali çok komikti gülmekten geberdim. Birden yataktan fırladı odanın içinde beni kovalamaya başladı. Odadan dışarı çıktım hala peşimden geliyordu. Gürültümüze ev halkı gelmişti.Karşıdan bizi izleyip gülüyorlardı bakamasam da Eren'in de onların içinde olduğunu hissediyordum.

Selen birden beni yakaladı hangi ara nereden eline geçirdiyse bir bardak suyu başımdan aşağı döktü. Karşılıklı gülüyorduk.

Ahu Teyze "Haydi benim şımarık kızlarım hemen hazırlanın yoksa derse geç kalacaksınız. Nazlı kızım sen de yerleri temizle her yeri batırmışlar."dedi.

Neriman Hala "Aman sen de Ahu ders ders nereye kadar bırak çocuklar eğlensinler. Bak ne güzel gülüyorlar. Evimizden kahkaha eksik olmasın." dedi.

Saate baktım " Selen üzgünüm ama derse geç kalacağız hemen hazırlanmamız lazım" dedim.

Hemen koştuk hazırlandık.Tam kapıdan çıkacaktık ki hala "Kızlar Eren sizi bıraksın taksiden daha hızlı götürür sizi benim oğlum. Taksiciler uyanık çok para almak için en uzun yoldan gidiyorlar." dedi.

Eren "Ben de zaten işe gidecektim benim için sorun olmaz." dedi.Öyle deyice "Taman"dedik ve evden çıktık.

Selen arkaya bindi. Neymiş arkada rahat ediyormuş, gıcık şey. Onun yanına oturttu beni. Eren arabayı parktan çıkardı acelemiz vardı diye hiç konuşmadık. Eren çok hızlı sürüyordu arabayı, kampüsün önünde durdurdu arabayı, teşekkür edip derse koştuk.

Hoca daha gelmemişti. Adeta dersin başlamasıyla bitmesi bir oldu. Çünkü derste ne anlatıldığını bile duymadım hep Eren'i düşündüm. Neyse ki hoca soru sormadı eğer soru sorsaydı tökezlerdim.

Dersten çıktım kampüsün kapısına doğru yürüyordum Birden arkamdan biri seslendi. Döndün baktım Eren gelmiş çok şaşırdım. Onun ne işi vardı burada , evdekilere kötü bir şey mi olmuştu yoksa. Çok korktum.

"Her şey yolunda mı evde kötü bir şey yok değil mi?" dedim.

Eren güldü "Yok bir şey işten dönüyordum da sizi de okuldan alayım  dedim.Taksilerde sürünmeyin." dedi.

"Teşekkür ederiz." dedim.

"Selen cadısı nerede, o çıkmadı mı dersten?" dedi.

Sevgilisiyle gitti diyemedim, çünkü henüz kimse Selen'in sevgilisi olduğunu bilmiyordu. "Onun bir işi çıktı bir yere uğrayıp oradan gelecek eve" dedim.

" Tamam gel  o zaman eve biz gidelim." dedi.

"Tamam" dedim yürüdüm.

Arabaya bindik tam arabayı çalıştırdı; " Aaa ben nasıl unuttum bir müvekkilimle buluşacaktım. Saat kaç?"dedi.

"Saat beşe geliyor." dedim.

"Oh iyi daha saati geçmemiş altıdaydı randevum." dedi. 

"İstersen ben ineyim taksiyle giderim sorun olmaz" dedim.

"Olur mu öyle şey sen nasıl avukat adayısın sen de gel toplantıda işine yarayacak önemli yerleri not alırsın."dedi.

Bu benim için cazip gelmişti.Müvekkil avukat ilişkisi nasıl olur bunu yakından inceleme olanağım ilk defa olacaktı. "Tamam"dedim.

Eren randevuya yetişebilmek için çok hızlı sürüyordu ki hemen emniyet kemerimi taktım.Eren sadece yola bakıyordu.Yolun kenarına baktım masmavi deniz görünüyordu. Arabayı köşeye park etti. "Bundan sonrasını vapurla gideceğiz. Toplantımız Adada"dedi. Çok şaşırdım. "Müvekkilim çok yaşlı olduğu olduğu için saygıdan ben gidiyorum." dedi. "Ne kadar düşüncelisin." dedim. "Yok canım iş hukuku bunu gerektiriyor. dedi.

Vapura bindik. Fazla kalabalık değildi, geçtik oturduk. Deniz ayaklarımı yerden kesti.Keşke Eren'in yanına oturmasaydım diye içimden geçirdim. Çünkü vapurun her sallanmasında kolum Eren'e değiyordu. Bu da beni heyecanlandırıyordu.

Vapurda Simit satan küçük bir çocuk vardı. Eren onu çağırdı iki simit iki tane de gazoz aldı. Bana elini uzattı "Gel" dedi.Elimi avucunun içine koydum. bir elinde simit torbası beni vapurun en ucuna götürdü."Buraya oturalım." dedi.Torbayı açtı bir simitle gazozu bana uzattı. "Acıkmış olmalısın dersten yeni çıktın." dedi. "Teşekkür ederim" dedim. Martıların sesi çok güzeldi.Eren'e şaşkın şaşkın baktım elindeki simiti bölüp bölüp denize atıyordu. Denize bakıp simite saldıran martıları görünce hemen anladım nedenini. Simiti bitene kadar attı. Kendisi hiç yemedi.Benimde bu haline içim burkuldu simitimin yarısını kopardım ona verdim. "Ama bak bunu sen ye atma" dedim. "tamam" dedi. Gözlerimin içine bakarak gülümsedi, rüya gibiydi. Kaybolmasından korkar gibi gözümü kırpmadan ona baktım. Vapur düdüğü çaldı adaya gelmiştik.

Ada çok güzeldi her yer yemyeşildi. Bir payton çevirdik bindik.Eren bu sefer karşıma oturdu.Gözlerimin tam içine bakıyordu ben de bakmaya devam ettim. Anlaması falan umrumda değildi, çok sabretmiştim zaten. Tam üç ay o gözlere bakamamıştım bile.

Bana doğru elini uzattı "Seni seviyorum" dedi.Ben şok geçirdim, böyle bir şey beklemiyordum. Donakaldım. O gözler bana endişeyle bakıyordu; "Ece seni ilk gördüğüm andan beri seviyorum. Geceleri rüyalarıma giriyorsun, O masmavi gözlerin rüyamda bana ışık oluyor. Işığım olur musun?"dedi.

"Eren bu o kadar ani oldu ki afalladım."dedim gülerek. "Beni arkadaşın olarak gördüğünü düşünmüştüm.Bana karşı o kadar mesafeliydin ki." dedim.

"Seni kaybetmekten korktum. O yüzden öyle davrandım."dedi.

"Eren ilk zamanlar seni görmek beni çok yaralıyordu, kendi kendime o senin arkadaşın diyip duruyordum.dedim.

"Ece, yani sen de bana karşı bir şeyler hissediyorsun" dedi.

"Evet.Açıkçası ben senin bana bakan gözlerini ilk gördüğümde çok korkmuştum. Ama sonra o gözler gözlerimin önünden hiç gitmedi."dedim. Eren yanıma geldi bana sarıldı. Tam o sırada paytoncunu sesi geldi."Abi gezi bitti inmeyecek misiniz?"  Eren "tam da zamanında" dedi kulağıma ve güldü bende gülümsedim. Paytondan el ele indik.Yürümeye başladık.Eren bir yandan da "Rüyadayım galiba" diyip duruyordu.

Birden bir kağıt helvacı gördük. İki tane aldı birini bana verdi. "Ama bak yiyeceksin" dedim.Elini omzuma attı beni kendine çekti "Düşünceli sevgilim beni de düşünür" dedi.Kızardım. "Ne yani biz şimdi sevgili miyiz?" dedim. "Evet" dedi. el ele gezerek kağıt helvalarımızı yedik. yanağıma bir öpücük kondurdu "beni bırakma" dedi bana sımsıkı sarıldı. Ben bir şey diyemedim. sadece sarıldım o güzel kokusunu içime çektim. İkimizde boşuna üzülmüştük boşu boşuna hasret çekmiştik.

"Eee senin müvekkili unuttuk" dedim.Güldü;"Öyle bir şey yoktu seni kandırdım" dedi. 

KABUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin