11.Bölüm SİGARA

52 7 9
                                    

MULTİDE DEFNE NİN PAYLAŞTIĞI FOTOĞRAF VAR . İYİ OKUMALAR. . .

Alarm ötmeden uyandım , çünki uyuyamadım ! Tüm gece kâbuslar gördüm. Ekin le ayrılıyoduk falan. Off çok berbattı !

Dolabımdan bordo kısa şortumu New York yazan siyah tişörtümü ve kot gömleğimi giydim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Dolabımdan bordo kısa şortumu New York yazan siyah tişörtümü ve kot gömleğimi giydim. Kıyafet dolabımın altında olan ayakkabı dolabımdan beyaz uzun Converslerimi giydim. Takı kutumdan Eskişehir den babamla aldığımız özel taşı olan beyaz uzun kolyemi de boynuma geçirdim . Makyaj yapmayacaktım yüzümün dinlenmeye ihtiyacı var. Hem Ekin makyajsız halimi kast ederek böyle daha güzelsin demişti. Yine de Ekin in laflarını es geçerek gözlerime abartısız siyah eyeliner çekip dudaklarıma pudra renginde mat ruj sürdüm.
Off o napıyodur acaba ? Amaaan ! Yeter artık onu düşünmeyi biraz ertelesem iyi olacak . Diye geçirdim içimden. Çalışma masamın üstünden telefonumu alıp Ekin i aradım beyefendi hem buluşucaz diyo hem de geri aramıyo.

Defne : Ekin nerdesin yaa sen ?
Ekin : Evdeyim nooldu ?
Defne : Ne demek nooldu ! Sen demedin mi 15 dakikaya hazır ol diye ? Unuttun mu yoksa !
Ekin : Yok unutmadım , ne unutcam . Tamam hemen geliyorum . Umarım o lanet şeyleri giymemişsindir meleğim. Seni seviyorum.

Deyip suratıma kapatınca hemen dolabımın önüne koştum. O gelmeden üstümü değiştirmem lazımdı. Hemen dolabımdan Ekin le mavi den aldığımız sadece dizi yırtık olan buz mavisi kotu geçirdim . Üstümdeki tişörtü çıkarıp beyaz içini hafif gösteren yani transparan olan kayık yakalı tişörtü geçirdim. Ekin ışık hızıyla gelmeyecek olduğuna göre telefonumu çıkarıp siyah beyaz bi selfie çektim. Oha ! Kendimi bilmesem taş derdim . Bayaa güzel çıkmıştım , hemen facebook a girdim ve fotoğraf ın üstüne DİKKAT ! Taklitlerinden sakınınız yazıp Ekin i etiketledim. Ve paylaştım .

Sonunda Ekin gelmişti ve aşağıya inmeye çalışıyordum. Niye mi ? Adı Ulaş olan kazma yüzünden ! Tam kapıya ilerliyodum ki abim önümde durup gitmeme izin vermedi . " Ya Ulaş çıksana önümden ! Ağaç oldu çocuk ! " son bağırışım da işe yaramazsa tırnaklarımı araya sokmak zorundakalabilirdim . " Ben sana demedim mi benden izin almadan çıkamazsınz diye ! Bana sordun mu ? Hayır ! O yüzden bence üstünü değiştir ve otur . " anlaşıldı . Ona sormamı bekliyo . Zaten Ekin i seviyodu o da . Ben de daha fazla uzatmadan " Çıkabilir miyiz abicim ? Beklemekten ağaç oldu çocukcağız . " deyip şirince sırıttım. Onun da zaferin verdiği gururla , dudağının kenarının kibir akacak şekilde kıvrıldığını gördüğümde izini kopardım diye geçirdim içimden . " İyi . Çok geç kalma , kalırsan da sen bilirsin . Ama senin için pek de güzel olmaz güzellik . " dedi ve göz kırpıp koltuğa iyice yayılıp o anlayamadığım oyunlardan oymamaya başladı . Ben de tamam diye onu onaylayıp evden çıktım . Ekin tam karşımda arabasına yaslanmış sigarasını içiyodu ? NE ! SİGARA MI İÇİYO ? Normalde de içiyo muydu ? Onu hiç sigara içerken görmemiştim . Hemen kaşlarımı çatıp yanına koştum . "Çok güzel olmuşsun . Da nooldu ? İyi misin ? " gerizekalı ! " Sen ne zamandır sigara içiyosun Ekin ciğim ? " diye çıkıştığımda cırlak çıkan sesim dolayısıyla yüzünü buruşturup " Hep içiyodum zaten ama bağımlısı falan değilim . Günde en fazla 3 tane içerim aslında o kadar da içmem sadece canım sıkılınca , sinirlenince ve bazı istisnalarda içerim . Bi problem mi var? " deyince canım sıkılsa da onu sıkmak istemedim . Hemen konuyu kapatıp arabaya bindim . O da mal mal bakıp sırıtarak arabaya atlatı . Altını çiziyorum atladı çünki arabasının üstü açıktı . Değiştirmişti . Ama ben ona hesap sorarken fark edememiştim .

Nihayet büyük eski bir yapının önünde durup inmiştik . Buraya gece , karanlıkta gelseydik altıma yapabilirdim . "Burası neresi ? Ne işimiz var burda ? " diye sorunca sahte bi gülümsemeyle "Burası bizim eski evimiz lolacık . Tabii yanmadan önce ... Çocukluğum burda geçti . " dedi . Burukça gülümseyerek . İçim acıdı bee ! Kim bilir ne kadar üzülmüştür .
" Hadi içeri girelim . " diye elini belime yerleştirip hafifçe öne ittirdi . " Ne ? Emin misin. Korkutucu gözüküyo . " diye mızmızlandım.

Israrlarım işe yaramamış ve eski evlerinin okul gibi gözüken uzun koridorlarında ilerliyoduk . Ben tırsak adımlarla ilerlerken Ekin rahat rahat yürüyodu . Dayanamayıp "Ekin , çıksak mı artık hem burda ne işimiz var bizim ? Ben korkuyorum! " deyip Ekin e döndüm . " Tamaam . Az kaldı çıkıcaz ama il önce sana bişey göstermem lazım . "daha fazla uzatmayıp . Cebimden telefonumu ve kulaklığımı çıkarıp , 1D -History i açtım .

Ev de yemin ederim ki at koşturur ! Baya büyük bi evmiş . 3 yada 4 dakika sonra evin gizli olduğunu anlayabildiğim bi depoya girdik . Ekin ödümü koparıcak bi şekilde lambayı ÇAT diye açınca irkilsem de odayı incelemeye başladım . Bordo , bar sandalyelerini anımsatan uzun bacaklı sandalyenin tam karşısında bir resim tuvali vardı . Evin her yerinin toz içinde olmasına karşın bu depomsu oda tertemizdi . Sandalye ve duvarın yanı sıra kitaplık tarzında bir şifonyer de vardı . Üstüne rastgele fırlatılmış birkaç kağıt vardı . Sandalyenin yanında sandık gibi ufak ama geniş bi kutu vardı . Burasının amacı ne olabilir ki? " Burası neresi Buggs? " diye sorunca bana dönüp sırıttı . Gözlerimi elleriyle kapatıp "Bişey gösterip çıkıcaz , korkma . " dedi ve beni bi yere sürüklemeye başladı . Sonunda bi yerde durup gözlerimi açtı . Bende tam karşıma baktım . Ohaaaaaaaaa ! Bu da neydi böyle ? Ne diyceğimi şaşırıp ellerime baktım . Titriyolardı .

Sizce bölüm nasıldı ? Defne ne gördü sizce ? Vote ve yorumlarınızı bekliyorum... sizi seviyorum ♡♡♡

HöküzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin