Aman Tanrım!

3.5K 103 16
                                    

"Bana bakın! Araplarda evlilik düşündüğünüzden çok daha kutsal bir kurumdur. Zaten Şeyh'in gözünde kendinizi rezil ettiniz. Ulu orta sevişmek için evlilik oyunları oynadığınızı anlarsa bir daha asla! Asla bizimle çalışmaz! Ayrıca imza atmadığınız Şeyh'in kulağına gitmeyecek mi? Aklınız nerede sizin? Hemen şimdi Türk Konsolosluğuna kimliklerinizle gidip imzaları atıyorsunuz. Tamam mı? Kaybolun şimdi!"

------------------

Yarım saat sonra şeyhin balayımız için iki günlüğüne hediye ettiğini öğrendiğimiz limuzinin içinde birbirimize mümkün olduğunca uzak noktalarda oturuyor ve farklı pencerelerden yolu izliyorduk. Resmen duygularımı kaybetmiştim.

Araba konsolosluğun önüne yanaşınca şöför arabadan çıktı ve kapılarımızı açtı. Bina iki katlı ve görkemliydi. Kankırmızı Türtk Bayrağımız binanın girişinde dalgalanıyordu. O an ülkemde olmayı ve bunların hiç yaşanmamış olmasını o kadar çok isterdim ki. Düşüncelerimi Leventin parmaklarıma kenetlenen parmakları böldü. Elimi tutuyordu. Sessizce çıkıştım.

"Ne yapıyorsun sen?"

Kulağıma eğilip keskin bir dille cevap verdi:

"Dün gece ani bir kararla evlenecek kadar birbirine aşık çiftin şimdi konsolosluktan birbirinden iğrenerek girmesi pek iç acıcı bir manzara değil sanki!"

Birbirinden iğrenerek..

Benden iğreniyordu.. Hiç suçum olmadığı halde benden iğreniyordu..

Geniş bir holden sağa saptık. Kapılardaki tabelalar Türkçe yazılmıştı. Çalışanların hepsi Türk'dü. Bizi güler yüzlü orta yaşlı bir bayan karşıladı.

"Hoşgeldiniz. Ben sekreter Suzan. Ne için gelmiştini- Aaa yoksa siz herkesin dilinden düşürmediği çirft misiniz? Hani dün gecenin bir yarısı evlenen!"

Ben yerin dibine girerken, elimi tutan Levent çok rahattı.

"Evet Suzan Hanım bizdik. Büyük aşıklar! Eşimle bir imza atmamız gerekiyormuş. Bu yüzden geldik. "

"Şahane! Çok memnun oldum. Biz de eşimle yıldırım nikahı kıymıştık ama sizden daha yıldırım olamaz sanırım." Kadınla Levent gülüşürken ben de arkalarından yürüyordum. Hala eleleydik. Suzan Hanım bir odanın kapısını tıklatıp içeri girdi ve bizi de buyur etti. Görevliye birşeyler söyleyip uygulanacak prosedürü anlattı.

"Çocuklar.. Kimliklerinizi getirdiniz değil mi? Medeni durumlarınız değiştirilecek biliyorsunuz."

"Ta-tabi buyrun." Samimi gözükmesi açısından Levent otelden çıkmadan kendi kimliğini de bana vermişti. Kadın sorunca planladığımız gibi sevgili eşimin kimliğinide kendimiykiyle birlikte çantamdan çıkartıp uzattım.

Kimliklerimizi alıp odadan çıktı. Ben de Sevgili Kocama dönüp tüm sinir bozukluğumla çemkirdim.

"Hadi kaç! Kaç hadi! Köprüden önce son çıkış! Sen ve evlilik ne alaka ki zaten!"

"Aa Beren yalnız.."

"Ne Beren ya ne Beren ciddi bir müessese ve sen! Ne alaka ki? Sen ve sorumluluk aynı cümlede bile kullanılmamalı."

"Beren!"

"Ne var ya ne! Yalnız doğdun yalnız öleceksin sen! O her gece birlikte olduğun kadınlarda sana yaşlanınca artık tahammül etmemeyr başlayacaklar. Ve yalnız öleceks-"

"Beren bu benim ilk evliliğim değil!"

"Ne?"

"Bir susmadın. Ayrıca üç gündür tanıdığın adam hakkında bu şekilde önyargıda bulunmak sana hiç yakışmadı. Bu benim ikinci evliliğim! Ayrıca sırtımda senin tüm hayatın boyunca aldığın sorumluluğun dört katı var. Tamam mı? Sus şimdi!"

Sarhoş EvlilikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin