"Beren! Anlat dedim. Sıkma canımı."
"Kendimi berbat hissediyorum. Oldu mu?"
Hayır bunları şu an bu güzel Pazar gününde, boğaz kenarında yapılan güzek bir kahvaltıda konuşmak istemiyorum! Aslında ben bunları hiç konuşmak istemiyorum. Ama bütün gece gözüme bir damla uyku girmedi. Kafam allak bullak. Ne yapacağımı da bilmiyorum.
"Neden berbat hissediyorsun Beren? Anlat tamam mı? Anlat. Beni yalvartma."
"Kendimi berbat hissediyorum. Değersiz hissediyorum. Bedenimi sana verebiliyor olmayı sevmiyorum!"
"Sorun sevişmelerimiz mi?"
"Sorun aşkın olmaması."
"Biraz açar mısın?"
"Bak ben sandığın gibi kolay ilişki yaşayabilen ve sorumluluk hissetmeyen bir kadın değilim. Aksine kendimi çok kontrol eden ve sınırları olan bir insanım. Ve sınırlarımın içinde aşık olmadığım bir adamla sevişmek yok. Evlilik yolunda ilerlemediğim bir adamla birlikte olabilecek rahatlık yok."
"Hayatım evlilik yolunda olmayı bana biraz açar mısın? Çünkü eğer biz de evlilik yolunda değilsek ben evlilik yolunu TEM Otoyolu ile karıştırıyorum!"
"Gerçek bir evlilikten bahsediyorum. Üç ay sonra bitecek bir evlilikten değil."
"Madem sorun bu tamam sevişmeyiz. Ama benim de ihtiyaçlarım var. Bunları karşılamak zorundayım. Kusura bakma."
"Başka kadınlardan mı bahsediyorsun?"
"Evet."
"Peki. Öyle istiyorsan öyle olsun. Kimselere yakalanmadığın sürece sorun yok. Evliliğimizin imajını zedeleyip Şeyh'in sözleşmesini bozacak, yakalanacak çapkınlıklar yapmadıktan sonra her konuda serbestsin. Ve ben de öyle."
"Ben de öyle derken? Sen de mi gece çapkınlığa çıkıcaksın? Dikkat edelim de aynı mekanda pişti olmayalım. Karımın önünde başka kadınlarla olmayı kendime yakıştıramam."
"Uyarı için sağol. "
Bu saçma muhabbetten sonra bir daha hiç konuşmadık. Kahvaltı boyunca Levent gazetelerin ekonomi bölümlerini okudu. Ben de yoldan aldığım moda dergisini karıştırdım.
Yaklaşık kırk beş dakika sonra sessizliğimizi Levent'in telefonu böldü. Ekranda "Naz Zeren" yazıyordu. Bu kadar hızlı olamaz artık! Dedim içimden. Telefonu alıp masadan kalktı. Bir kaç adım uzaklaştıktan sonra gülerek konuştu. Kadının her söylediğine sanki görebilirmiş gibi kafa sallıyor ve gülüyordu. Konuşması sırasında sürekli göz göze geldik. Ama gözlerini kaçıran hep o oldu.
5 dakika sonra telefon konuşmasını bitirip masaya döndü. Ama oturmadı. Cüzdanından bir miktar para çıkartıp masaya bıraktı. Bana da kalkmamı işaret etti.
"Hadi kalk. Gidiyoruz."
"Nereye?"
"Düğün organizatörümüz Naz Hanım aradı. Bizi bekliyor."
"Ne! Ne düğün organizatörü! Ayrıca ne zaman ayarladın."
"Sen duştayken ben de bir kaç evlenen arkadaşımı aradım. Hepsi de organizasyon için bu kadının adını verdi. İşinde uzmanmış. Asistanını aradım. "Naz hanım size dönecek." Dedi. Şimdi de Naz Zeren aradı. Bizi bekliyor."
"E on beş dakika kadınla bunu mu konuştun Levent? Ayrıca gülücek ne var anlamadım. Her dediğine güldün de!"
"Ah benim karım beni kıskanırmıymış. Ayrıca on beş dakika değil en fazla beş dakika konuşmuşumdur. Hem kadınla bir sürü ortak tanıdığımız var. Konu oradan açılınca biraz dedikodu yaptık olamaz mı? Aman neyse Beren diktin beni ayağa. Yürü hadi arabaya."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarhoş Evlilik
RomantizmBir sabah uyandığınızda, kapınızda evliliğinizi kutlamak için gönderilmiş bir şampanya, ve yatağınızda yakışıklı bir adam görseniz ne yapardınız? Ben söyleyeyim; Çığlık çığlığa kaçardınız! Ama Beren böyle yapmadı. Yapamadı. Çünkü biraz alkol onu bü...