Sarhoş Evlilik

Evlilğinizi Tebrik Ederim. Jamal Bin Kammal

 Pencereden yüzümü aydınlatan gün ışıkları uyanmama neden oldu. Yüzümde kocaman bir gülümseme ile güne merhaba dedim içimden. Gözlerimi açmak yerine şeyh ile dans ettiğimiz anların üzerinden geçerek biraz daha gülümsememi arttırdım.. Ama göz kapaklarımı yavaşça aralayınca koca bir hayalkırıklığıyla karşılaştım. Burası benim odam değildi. Muhtemelen sarhoşluğun verdiği etkiyle yan odada kalan Melisa'nın suitine girmiştim.

Ama o sırada Melisa hala partideydi. Heralde o gelene kadar kapıda yattım büyük rezilli- Bir saniye bu koku da ne! Erkek parfümü! 

   Bu oda buram buram erkek parfümü kokuyor. Ve hayır! Kıyafetlerim nerede! Üzerimde sadece iç çamaşırlarım var. A.. Yok canım. Görüntüler bir bir aklıma gelmeye başlıyor adeta beynim benle oyun oynuyordu. Tabi ya ŞEYH! Seni odana götüreyim demişti. Ne yani ben dün geceyi Arap Şeyhi Jamal bin Kammal ile mi geçirdim? 

Bu biraz hızlı bir gelişme olmadı mı? Resmen kolay kadın oldum. Olamaz.. Neyse bunu telafi ederim. İnanamıyorum! Şeyhle birlikte old-

"Niye kendi kendine konuşuyorsun!" 

Yatağın öbür tarafından gelen erkek sesiyle irkildim. Şeyh'i kızdırmıştım sanırım. A-ama bir saniye Şeyh Türkçe bilmiyor ki! Hayır hayır n'oluyor burda! 

Hemen yatakta doğrulup kendime geldim. Bana sırtı dönük yatan bir erkekten azar işitmiştim. Aynı yataktaydık. Ve üzerimde sadece İÇ ÇAMAŞIRLARIM VARDI! 

''Kalk!" 

Adam çığlığımla yatakta kıpırdandı ve mırıldanarak konuştu. 

"Her sabah böyle kendi kendine mi konuşursun sen?" 

"Ya kimsin sen! "

Sorularımın hepsine kayıtsız kalıyordu. Yavaşça yüzünü bana döner gibi oldu. Elini saçları arasına daldırıp esneyince bana doğru bir hamle yaptı. Kolu tenime çarpınca irkildi ve benim de çok merak ettiğim ve kendisine az önce yönelttiğim soruyu sordu. 

"Sen kimsin yaa?" 

Bir kez daha gerinerek yüzünü yavaşça bana döndürmeye başladı. Zaman ilk defa bu kadar yavaş akıyordu. Bana dönen her santiminde aklımdan binlerce erkek yüzü geçiyordu. Ta ki.. Tamamen bana dönünceye kadar! 

"Senin ne işin var burada!" 

İnananıyorum. İnanamıyorum. İnanamıyorum. Bu adam ve ben. Aynı yatakta ne arıyoruz!!! 

"Ya kalk dedim sana uyan. İmdaaat!"

"Ya tamam kalktık. Dur gözlerimi açamıyorum zaten daha bi- Aa! Senin ne işin var kızım yatağımda! Suratıma yapıştırdığın tokadı affettirmeye geldiysen.. " 

Gıcık CEO Yatakta doğrulunca muhteşem vücudu ortaya çıktı ama ben şu an vücuduna değil buradan gitmeye odaklanmalıydım. Ortada büyük bir yanlışın olduğu belliydi! 

Ben tam tekrar bağıracakken kapı çalınca durdum. Birinin beni burda görmesi çok aşağılayıcı bir durum olurdu. CEO bozması kalkınca onunda üzerinde sadece boxer olduğunu fark edip iyice yerin dibine girdim. Levent üzerine bir bornoz geçirip kapıyı açınca gelenin oda servisi olduğunu fark edip soluklandım. On saniye sonra oda servisini yollayıp elinde bir şampanya şişesi ve kartla içeri girdi. 

"Sakın ümitlenme şampanyayı ben söylemedim." Hala sırıtıp şu haldeyken bile espri yapabiliyordu. 

Şampanyayı sol eline alıp kartı da sağ eliyle açtı ve yazanı görünce birden durdu. Resmen buz kesti. Kıpırdamıyor mu o?