Bir piçin gidişi nasıl hissettirebilirdi ki?Hiç gelmeyecek kadar umurunda olmamak nasıldı?Bunu tadıyordum şuan.Bütün kalbimle hissediyorum,bütün hücrelerim ''Ona ihtiyacın var'' diye kıvranırken neden sik gibi davranırdım ki?Aptal ağzım,intikamdan başka hiçbir şeyi düşünmeyen sıçmık beynim.Okula gitmeme kararı vermiştim yüzüme bakmayacaktı zaten.Ayağa kalkıp mutfağa baktım o yanımdayken açtım ama gidişiyle şuan hiç birşey hissettiğim söylenemezdi.Zaten habire şehir değiştiriyordu belki buradan da giderdi hemen,çabucak.Ama izin vermeyecektim.
Okulun bitiş saatine yakın kaykayıma atlayıp kapısının önüne gelmiştim.Evde değildi 2 saattir onu bekliyordum gelmiyordu.Ya gittiyse? Bunun düşüncesi bile kalbimi böylesine acıtırken bu çocuk neden bu kadar umrumdaydı?Sadece ihtiyacım olduğu için değildi bu his biliyordum.Ama ne olabileceğini düşünmekte istemiyordum.Biraz sonra telefonumdan gelen müzik sesiyle telefonu açtım.
''Neredesin sen?Okulda da yoktun?İyi misin?'Nerdeyse akşam olucak ne haltlar yiyorsun sen ya!''Diye bağırıp çağıran Simay'a gözlerimi devirdim,sanki görüyor da.
''İyiyim ben,Rüzgar'ı gördün mü?''Bu sözümden sonra sustu,bir şey vardı anlaması bu kadar zor değildi.Biraz daha sustuktan sonra en son iç çekişini duydum.
''Dün tırnakladığın kızla beraber gitti.'' Telefonu hızla fırlattım.Ne bekliyordum ki gerçekten? Biraz sonra gelen motor sesini duyduğumda o tarafa baktım.
Sokağın başında durmuşlardı,kız Doruk'un kaskını çıkarıp itinayla yerken o sigarasını yakıp karşıdan gelen siyah arabayı durdurdu ve kızı itti.Arabadaki adamı yakasından tutup çıkarttığında sigarasını yanaklarından boynuna doğru gezdirdi,eğilip kulağına birşeyler söyledikten sonra adam arabasına kızı da alıp gitti.Sigarasını yere atıp tekrar eve doğru sürdü,evin önünde durdu nihayet beni görebilmişti.Mırıldandığı küfürlere aldırış etmeden ona baktım,dimdik bir şekilde sanki suç olan ben değilim de oymuş gibi,salağım.Suratıma bakmadan kapıyı açtı ve içeri girdi hemen ardından kapıda kalmamak için bende girdiğimde kapıyı kapattım.Oda koltuğa yayılmıştı.Ne diyecektim?Ne diyebilirdim?Gözlerime dolan yaşları umursamadım.İçimde bir burukluk vardı,beni umursamıyordu.Ama ben onu umursuyordum hatta bir tek onu umursuyordum ya.Küçük adımlarla ona doğru yürüyüp karşına dikildim.Oda beni görüp karşıma dikildiğinde kafamı kaldırmak zorunda kaldım.Bir süre onun donuk ifadesine baktıktan sonra kafamı eğdim.Az önce bir adama neler yapmıştı bana da yapabilirdi,keşke yapsa da cezamı alsam.
''Sana ihtiyacım var,her şeyden çok.Ama bugün neden öyle yaptığımı anlayamazsın bende sana anlatamam.Tek istediğim senin gibi olmak bunun nedenini hele hiç anlatamam.B-ben özür dilerim.Cidden sana herkesten çok ihtiyacım var.''
Kaslı kollarında parmaklarımı gezdirirken devam ettim.
''Bu kolların beni sarmasına ihtiyacım var.''
Yutkunup elimi tam kalbinin üstüne getirdim.
''Bu kalbin sana sarıldığımda sağ tarafımda kalan boşluğu doldurmasına ihtiyacım var.''
En sonunda kafamı dikip suratına baktım.
''Benim sana ihtiyacım var!''
Sözlerimden sonra enseme ellerini koyup beni kendine çekti ve öptü,öpüyordu hala hiç bırakmayacak gibi ve bende aynen öyle karşılık veriyordum.Ayrıldıktan sonra bana sarıldı.Kokusunu doya doya içime çekmek,ilk defa bu kadar çok,bu kadar derin.
''Benim gibi biri olmana izin vermeyeceğim.'' Her ne kadar fısıldasa da duymuştum,ne kadar titrek söylese de anlamıştım.Ama ben öyle olmak zorundayım,özür dilerim..
Kaç dakika öyle kaldığımızı bilmiyorum ama şuan koltukta ikimizde yayılmıştık ve o iştahla sigarasını içiyordu.Ben? İçemiyordum çünkü sabahtan beri hiç birşey yememiştim,böyle aç karnına içince çok kötü oluyor ya.Zıkkım ye sen Masal.Ben böyle düşünürken Doruk kalkıp mutfağa gitti bende peşinden.Önüme bir salatalık ve bir domates attı.
''Kesmeyi biliyorsundur.'' Tek kaşını kaldırmıştı,bende evet anlamında başımı sallayıp kesmeye başladım.Hiçbir şey söylemeden evden çıktığında öylece kapıya bakıyordum.Dalga mı geçiyordu yoksa bir şeyler mi alacaktı? 2. düşündüğüm şey olmasını dileyerek önüme döndüm.10 dakika sonra sofraya kahvaltılıkları yerleştirmiş onun gelmesini bekliyordum.Biraz sonra kapı çaldıktan sonra koşarak açtım.Simit? Bu saatte? Adamı yakarak mı yaptırdı lan acaba.Soru sormayarak tebessüm ettim oda içeri girdi ve yemek yedik.Sonunda karnıma bir şeyler girmişti.Oda sigara içmeyişimden bir şeyler yememiş olduğumu anlamıştı zaten.Kim anlamaz ki?Bitirdiğimde o hala yiyordu.Ama ben dayanamayarak kalktım ve sehpada duran sigara paketinden sigaramı alarak balkona çıktım.Hem balkondan bakıp hemde şekilli dumanlar çıkarıyordum.Üst üste iki tane içtikten sonra içeri girdim masa toplanmıştı ve içerde yoktu.Yukarı çıktıktan sonra banyodaki su sesini duydum.Yıkanıyordu,saç kurutma sırası bende.İntikamını almasını biliyor sanırım.O çıkana kadar ben kurutma makinesini bulmuştum bile.Havluyla çıktığı gibi onu oturtup prize taktım.Saçını kurutmak öyle güzeldi ki,her ellediğimde buram buram Doruk kokusu.Kurutma işi bittiğinde ben gene üstümdekileri çıkarıp onu bekledim.Geldiği gibi oda yattı ve kollarını sardı.Çok yorulmuştum bugün o yüzden daha fazla direnemeyerek kendimi uykuya bıraktım.
Sabah uyandığımda içimde bir kıpırtı vardı.Tarifini veremediğim.Bir mutluluk hissi uzun zamandan beri ilk defa.Heyecanla Doruk'a döndüm.Bugün eskisi gibi olacaktı,eskiden bir gün olacaktı.Tabii bu öküzü ikna edersem.Birde kimsenin görmemesi vardı ama bunu sonra düşünebilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUMAN.
Teen FictionMasal kötü biri olmaya bu kadar yakınken kötünün iyisini buldu.Buda masalın karmakarışık hikayesi.