Kolunu tutup onu durdurdum.
- Dur Hande. Uyuyan çocuk hiç uyandırılır mı?
- Olabilir. Ayrıca o kadar küçük değil. Kreşe gidiyor. Neyse. Sizinle uğraşamayacağım. Odam nerede?
- Hande. Senin burada odan var da biz mi bilmiyoruz?
- Var tabi.
- Neresiymiş?
- Senin odan.
- Ne? Benim odam mı?
- Evet. Ne var bunda bu kadar şaşıracak?
- Ben nerede yatacağım?
Dedim şaşkınlıkla. Gözlerimi gözlerine diktim. Bir süre cevap bekledim. Bol makyajlı yüzünü bana çevirdi ve konuşmaya başladı;
- Koltukta.
Deyince gözlerimi kocaman açtım. Benim odamdan beni koyuyordu. Şimdiye kadar babam bile böyle birşey yapmamışken bu cesareti nereden buluyordu? Kendimi toparlayıp cevap verdim.
- Hande sen benim odamdan beni mi kovuyorsun?
- Aynen öyle. Yarın okulun var. Eşyalarını buraya getir de gece beni rahatsız etme!
Dedi ve hızlı adımlarla odaya çıktı. Az sonra elinde birkaç kıyafet ve okul çantamla geldi. Kendinden emin bir şekilde bana baktı. Sonra da eşyalarımı elime tutuşturdu. Daha sonra hiç tepki vermeden ağır adımlarla merdivenleri çıkıp odaya girdi.
"İstersen sen odada yat, ben burada yatayım?" Dedi Ece soru sorar gibi.
"Yok sen odada yat. Ben burada yatarım. Dayanacağım artık. Hadi iyi geceler."
"İyi geceler." Dedi Ece. Sude'de arkasından ekledi;
"Bir şey olursa haber ver. İyi geceler."Birlikte odaya geçtiler. Bende koltuğun başındaki battaniyeyi alıp koltuğa uzandım. Gözlerimi ağır bir şekilde kapatıp derin bir uykuya daldım.
Burak'dan
Eve gelince ilk iş olarak Elif'in söylediği maddeleri okuyup tek tek uygulamaya başladım.
Silahımdan kurtuldum. Şimdi yatsıyı kılmak istiyorum ama namaz kılmayı bilmiyorum. Yarın ilk iş namaz kılmayı öğreneceğim. Dua etmeye başladım.
"Allah'ım! Silahımla veya başka birşey ile öldürdüğüm herkes için özür dilerim. Bilmiyordum. Ama bundan sonra hep iyi bir insan olacağım. Duamı kabul et, beni affet.
AMİN."Diye dua ettim. Daha sonra üstümü değiştirip uyudum.
_____
Sabah kalktım. Din ile ilgili bildiğim tek şeyi uyguladım. Yataktan kalkarken besmele çekmek. Kalktım ve banyoya gidip musluğu açtım. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra mutfağa gittim.Birkaç tane kahvaltılık çıkarıp yemeye başladım. Tabi besmele çekmeyi de unutmadım.
Elif'ten
Şu an okuldayım. Ama çıkmamıza 1 saat kaldı. Burak ne zamandır ortada yok. Yine birşey yapmaz inşallah.
Artık kendimi güvende hissedemiyordum. Burak annemi öldürdükten sonra Sude ile birlikte kalıyordum. Yarın cumartesi olduğu için hep birlikte sinemaya gidecektik.
Son 1 saatte staj yapacaktık. Öğretmen herkesi farklı bir sınıfa yönlendirdi. Bende kendi sınıfıma gittim.
Girmemle herkes ayağa kalktı. Selamlaştıktan sonra oturdular. Bunlar ortaokuldu. 6. sınıf.
Bir süre birşeyler anlattıktan sonra sorular gelmeye başladı. Parmak kaldıran bir kıza söz hakkı verdim.
"Hocam ben konuyu anlamadım. Tekrar anlatır mısınız?"
"Tabi. Ölürken şunlar olacak:
Herkesi duyacaksın. Herkes 'ölmüş' diyecek. Sen cevap vermek isteyeceksin. 'Hayır, ben ölmedim! Yaşıyorum!' diyeceksin ama ruh bedenden çıkmış. Artık ağız çalışmıyor. Kimseye ben ölmedim diyemiyorsun. Daha sonra kara toprağa geri döndüğünde münker-nekir melekleri gelip sorular soracak.""Münker-nekir ne demek hocam."
"Bildiğim kadarıyla kelime mânâsı olarak sorgu sual demek."
"Yani soru cevap melekleri."
Hafif bir tebessüm ettikten sonra devam ettim:
"Size 'Rabbin kim?, Hangi dindensin?' gibi sorular soracaklar."
"Bunu bilmeyecek ne var? Rabbimiz Allah, Dinimiz İslam. Kötülerde bu soruların cevaplarını ezberler. Hepsini bilirler."
Bunu demesiyle güldüm.
"Fakat böyle birşey mümkün değil. Sen bu dünyada kötülük yaparsan ahirette o soruların cevabını bilsende cevap veremeyeceksin."
"Başka ne gibi sorular sorarlar hocam?"
"Vaktini neler yaparak geçirirsin? Gibi."
"Peki televizyon izlediyse Kur'an okudum dese olur mu?"
Bu soruyu sormasıyla ağzımı hafifçe kapatıp sessizce güldüm.
Bu mümkün değil. Hem Allah ne yaptığını görüyor, hem de elin, kulağın, gözün vb. konuşup doğruyu söyleyecek. Mesela el diyecek ki; benimle birçok insanın canını aldı, göz diyecek ki; benimle haram a baktı..."
"Siz çok iyi öğretmen olacaksınız."
"İnşallah" Deyip tebessüm ettim. Kapı çaldı. İçeri giren kişiye bakakaldım.
Kahverengi gözlerini gözlerime dikti ve konuşmaya başladı:
"Pardon hocam. İki dakikanızı alabilir miyim?"
Fakat bu Sinan'dı. Ve beni çağırıyordu.
"Çocuklar ben iki dakikaya gelirim."
Dedikten sonra Sinan'ın yanına gidip kapıyı kapattım.
"Ne oldu?"
"Elif. Sensiz yapamıyorum. Çok uğraştım seni unutmak için ama olmuyor. Geceleri rüyamda seni görüyorum. Ben senin gözlerine bakmayayım da kiminkine bakayım? , senin pamuk ellerini tutmayım da kiminkini tutayım? Güne seninle başlayıp, seninle bitirmek istiyorum. Lütfen... Benimle gel. Hep mutlu olalım."
Gözlerimi gözlerinden çekip bana doğru uzatmış olduğu eline diktim. O ise bana bakıyordu.
Parmağında yüzük olduğu zamanları hatırlamaya başladım.
Derin bir nefes alıp gözlerimi gözlerine diktim.
_____
Arkadaşlar! Yeni bölüm biraz geç geldi. Özür dilerim. Vaktim yoktu.Sizce Elif ne cevap versin?
Mutlu olabilsinler mi?
Eğer Elif kabul ederse Burak ne yapsın?
Yorum ve oylarınızı bekliyorum. Soruların cevabını verirseniz sevinirim.
İyi okumalar! 13. Bölümde görüşürüz.