6. PATLICAN

300 72 45
                                    

Bu bölümü güzel yorumları ile beni çok mutlu eden en sevdiğim çılgın meyve olan crazyseftali ye ithaf ediyorum.

Ağzımdan tek bir cümle çıkabildi. Bayılmak üzere olduğumu hissediyordum. Kelimelerimi güldükten hemen sonra zorla ağzımdan yuvarlayabildim. " Buda neydi böyle ? " sesim sorunun şaşkınlığından ziyade büyük bir dalga barındırıyordu. Çünkü beynim çok büyük bir şok tufanın içerisindeydi. Hala soğuk fayansa yaslanmış olan bedenim birazdan çökeceğinin sinyallerini veriyordu. Üzerindeki kanlar yüzünden derimin rengi bile belli olmayan elimde kanlar yeni yeni kurumaya başlamıştı. Ki sağ elimde ki yarıktan bahsetmiyorum bile. Felaket derecede çökmüş vücudumu incelerken Uras ın sesine kafamı çevirdim. " Yeni hayatında sıradan bir güne Merhaba de " dedi ve Başak ta bende gülmeye başladık Uras ta bize eşlik etti. Onun seside felaketti. Başak" Evet güzellik kırmızı senin rengin " dedi .Cümleyi o kadar yorgun ve bir ölü edasıyla söylediki kanlar içinde kalan duvardan bakışlarımı Başağa çevirdim ve duvardan yere doğru yığıldı. Tam ona yardım etmek için ediliyordum ki kesik kolumun üzerine eğildigim için vücudum surat üstü yere yapıştı. Gözlerimi kapatmadan önce tek hatırladığım ise Uras ın gülüşüydü.

Nede güzel gülüyorsun demek istedim ama gözlerim müthiş bir istekle kapandı. Son gördüğüm sey ise Uras'ın tatlı gülüşüydü. Kafamdaki ve vücudumdaki ağrıyı iyi bilen sevgili iç sesim ise aferin mükemmel beyin şuan için tek derdin de Uras'ın gülüşüydü dedi. Kes sesini sikik kafa burda rahat bir şekilde bayılmak istiyorum dedim ve kavgamızı sonlardırdım.
Geldiği lanet deliğe geri dönerken huzurlu bir gülümseme yolladım içimden ve gözlerimi kapattım. Tebessüm etmek isterdim ama yüzümdeki kuruyan kan lekesi buna izin vermedi. Ve son duyduğum Uras'ın telefon diye tahmin ettiğim görüşmesiydi. Gerisi kocaman ve sessiz bir karanlıktı.

〰🌟⭐

Birkaç ugultu duyuyordum. Zihnim kelimeleri ayırt edebilmek için üstün bir uğraş veriyordu. Ama sonuç koca bir hiç oldu. Ugultular tekrar karanlığımda kayboldu. Bu büyük sessizliği parçalamak istiyordum. Derken sonunda kulağım biraz işe yaramaya karar verdi.
Birkaç homurtu şeklinde duyduğum seslerden bir cümle yakaladım. Sert bir sesti bu. Cümleye odaklanma çabam sonunda cevap buldu.

" Daha fazla kaybedecek vakit yok bak olayın gerçek yüzünü bir tek biz biliyoruz ve kız tehlikede. "

Ne bunu söyleyenin kim olduğunu nede hangi konudan bahsettikleri hakkında iğne ucu kadar bilgim vardı ? Noluyordu ? Nerdeydim ? Bu ses kimindi ? Ve tehlikediki kız benmiydim ? Olayın gerçek yüzü ?
Pekala aptal iç ses sorularına verebilecek tek bir cevabım bile yok. Deliğine dön tatlım. Bu saçma diyaloguma nokta kattiktan sonra ilk işim kendime gelmeye çalışmak oldu. Ama sanki göz kapaklarımı derime zımbalamışlar gibiydi . Sonra yine o uyku seremonisi başladı ve başladığım yere geri dönmüş oldum . Uyku yine beni buldu ?

Kolumdaki ince ağrıyla göz kapaklarımi acabildim. Bordo renkli bir odada uyanmak mutlu olmalimiyim olmamamaliyim sorularını gündeme getirdi. Oda çok güzeldi. Yattigim yerden kolaylıkla dogrudum. Bu ilginçti en son vücudum beni ruhumdan ayırmak kararı almış gibiydi. Yine zevzeksin dedi iç sesim Sağol sikik kafa bu kadar ukala olduğuna göre hadi bana nerde olduğumuzu söyle dedim. Küfür etmeyi ne kadar sever oldun gibi bir cümleye başladı ama tamam dedim. Şu an ciddi bir sorunumuz var nerdeyiz ? Ukala iç sesim bile bu soruya sessiz kaldı.
Uzun süre sessiz kalmayan ic sesim hadi Yağmur git ve bugünki macera kotamıza nerde başladığımızı öğren bakalım dedi.

KRALLAR OYNAMAZ ( DÜZENLENİYOR )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin