4. Bölüm kafayı dağıtmak

30 2 0
                                    

O an, neden öyle bir tepki verdim hiç anlamadım. Oysa ki babamı o kadar da çok sevmezdim. Belki de gördüğüm rüya kafamı bulandırmıştı. Hastaneye gitmek istemiyordum. Gitmeyecektim de. Masadakiler bana garip garip bakıyordu. Bir gülümseme takınıp masadan kalkıp tuvalete doğru gittim. Telefonumu çıkartıp annemi aradım:

''Anne?''

''Kızım hastaneye gelmiyor musun?''

''Gelmek istemiyorum. İdare edemez misin? İşi var falan de, şehirde değil falan de.''

''Kızım bana yalan söyletme boşu boşuna. O senin baban. Ve hastanede. İşin ciddiyetini anlamıyor musun?''

''Gelmiyorum dedim. Eğer o zamanında benim yanımda olsaydı şimdi ben de onun yanında olurdum. Ne yaşadıysa hepsini haketti.''

Dedim ve telofonu kapattım. Aynaya göz ucuyla baktığımda birinin yansımasını gördüm. Arkamı döndüğümde Uzay'ı gördüm. Gözlerimi devirdim. Telefonumu cebime koyup ellerimi yıkamak için lavabonun önüne geçtim. Uzay derin bir nefes aldıktan sonra konuşmaya başladı:

''Annenle mi konuşuyordun?''

''Evet.''

''Ailen ile mi ilgili?''

''Evet.''

''Sorunlar mı yaşıyorsunuz?''

''Evet.''

''Beni öpmek ister misin?''

''Evet. Ne?! Hayır!! Kesinlikle hayır!!''

''Evet dedin. Daha önce isteseydin seni reddetmezdim. Neden içinde tuttun ki?''

''İçimde falan tutmadım! Seni de öpmek istemiyorum! Gider misin?!''

''Hayır. Beraber gideceğiz masaya. Hadi.''

''Hayır.''

''Kucaklar öyle götürürüm seni. Ciddiyim.''

''Yok artık. Saçmalama.''

''Pekala sen istedin.''

Üstüme doğru gelirken ciddi olduğunu anladım. Gözlerimi büyütüp ellerimle onu engellemeye çalıştım. Ellerimi arkamda birleştirip beni köşeye sıkıştırdı. Gözlerine bakmak için kafamı kaldırdığımda o güzel gözlerine takılı kaldım.. Gözleri, yeşilin ve mavinin en güzel tonlarının karışımıydı. Bana eskiden sevdiğim bir şeyleri hatırlatıyordu. Kalbimde bir şeyler çıtırdıyor ve ısınıyor gibiydi. Gözlerine o kadar odaklanmıştım ki bana gereğinden fazla yaklaştığını anlayamamıştım. Ellerimi oynatmaya çalıştığımda bileklerimi daha sıkı kavradı. Kaşlarımı çatıp bileklerimi bırakması için tırnaklarımı eline geçirdim. Dişlerini sıkıp anında geri çekildi. Yüzüme gıcık bir gülümseme yerleştirdim ve tuvaletten çıkıp masaya doğru ilerledim. Yerime oturduğumda Dilan bana soran gözlerle bakıyordu. Ona ''sonra anlatırım'' bakışı atıp soğumuş kahvaltımı yemeye başladım. Uzay da arkamdan gelip yanıma oturdu. Ona yaptığım şey aklıma gelince bana bir gülme geldi. Yediğim yemek boğazıma takıldı ve öksürmeye başladım. Uzay bir bardak su uzatırken bana sinirli bir bakış attı. Su dan bir yudum aldıktan sonra ona sevimli olduğunu düşündüğüm bir gülümsemeyle baktım. Gözlerini kısarak bana bir süre baktıktan sonra önüne döndü.

Eve geldiğimde evde sadece puf vardı. Gülümseyerek onu kucağıma aldım ama direk beni iterek en sevdiği oyuncağının yanına gitti. Onu umursayacak havamda olmadığım için direk odama çıkıp pijamamı giydim. Odama amaçsız bir şekilde baktıktan sonra yatağıma oturdum. İçten içe babamın nasıl olduğunu merak ediyordum aslında. Ama onu düşünmek istemiyordum. Ben asla kardeşim kadar düşkün olmamıştım babama. Annem ve babam yıllar önce ayrılmıştı. Annem şuan sadece insanlık görevini yapmak için oradaydı. Maalesef ben annem kadar merhametli değildim. Bu düşünceler tam canımı sıkmaya başlamışken telefonuma mesaj geldi. Doğum günü partisi. Barda. İlginç. Kafamı dağıtmak için güzel görünüyordu ama. Siyah yarım bir tişört ve kot şort giydim. Bir taksi çağırıp Barın adresini verdim.

Barı özel olarak kapattırmışlardı. Kafamı dağıtıcak kadar rahat bir yer olması bana yeterdi. İçeri girdiğimde yüksek sesli müzik keyfimi yerine getirmişti. Gülümseyerek doğum günü çocuğu olduğunu tahmin ettiğim birini tebrik edip barmene doğru yürüdüm. Yan tarafımdaki kişinin içtiğini gösterip ''ondan bir tane ver bana'' dedim. Görüntüsü kadar hoş değildi tatı ama hoşuma gitmişti. Yavaş yudumlar alıp etrafı izliyordum. Doğum günü çocuğunun bana baktığını görünce gülümseyip içkimi ona doğru kaldırdım. Elimdeki içki bitince barmene dönüp sanırım 5. veya 6. istedim. Her şey dönmeye devam ederken birden Uzay'ı gördüm sandım. Daha dikkatli bakınca orda sadece dans eden kızların olduğunu gördüm. Yana dönünce önümdeki kocaman siyah bir bedene kafamı vurdum. Kime kafamı vurduğuma bakmadan konuşmaya başladım:

''Pardon ya''

''Önemli değil. Seni tanıyor muyum?''

''Şey.. Sanırım hayır.''

''Bugün şanslı günümdeyim sanırım. Çünkü partimde Dünya güzeli bir kız var.''

İltifatına kahkahalarla güldüm. O kadar da komik değildi aslında. Gülmeye devam ederken dengemi kaybettim ve doğum günü çocuğuna tutunmak zorunda kaldım. Belimden tuttu ve çenemi kavradı. Kafam o kadar iyiydi ki sadece gülebiliyordum. Belimdeki elini dahada aşağı indirip kalçamı kavradı. Nefesini hissedebiliyordum. Bağırışlar gelmeye başladı. Sanki biri adımı sesleniyordu. Doğum günü çocuğu kafasını çevirmesiyle biri ona yumruk indirdi. Şaşkındım ve bir o kadar da korkmuştum ama gülmeme engel olamıyordum. Birisini beni belimden tuttuğu gibi kucakladı ve olayın olduğu yerden uzaklaştırdı. O kişinin kim olduğuna bakmak için kafamı kaldırdığımda Ege'yi gördüm. Gülümseyip ''Naber'' dedim. Ege ise sanki onu boğuyormuşum gibi bakıyordu. ''Ne oldu? Neden öyle bakıyorsun?'' dediğimde bana ''Burda bekle. Uzay gelicek yanına. Ben şimdi kavgaya yardıma gidiyorum.'' dedi. Olaylar o kadar saçmaydı ki anlamak için çaba bile harcamadım. Etrafa bakıp gülümsüyordum. Çimleri görünce içimden oraya yatmak geldi. Ayağa kalkıp çimlere doğru giderken arkamdan biri adımı seslendi:

''DİLARA!!''

''Aaaa Uzay napiyon ya? Uzun zamandır görüşmüyorduk. Ananlar nasıl?''

''DİLARA BAŞLICAM ANANA DA SANA DA!! SEN NE HALT YEMEĞE BURADASIN?!''

''Akıyom ya sen?''

''GEL LAN BURAYA!!''

Diye bağırdığında korkudan tabana kuvvet koşmaya başladım. Arkamdam hayatımda duymadığım küfürler ediyordu. Bir ara sokak bulup oraya girdim. Derin bir nefes aldım. Ama Uzay hiç yorulmamıştı. Terlememişti bile. Beni duvarla arasına alıp sinirli bir şekilde konuşmaya başladı:

''NEDEN KAÇIYORSUN DİLARA?! BOŞU BOŞUNA CANIMI SIKIYORSUN!!''

''Ya sana benimle uğraş diyen oldu mu zaten! Ne bağırıyorsun kulağımın dibinde? Gitsene be arkadaşım!''

''BANA SESİNİ YÜKSELTME DİLARA!!''

''SEN YÜKSELTİYORSUN AMA! ASIL SEN BANA SESİNİ YÜKSELTME!''

''SUS DİLARA SUS!''

''YAV ADIMI MI EZBERLİYON? SEN SUS YA! SES KES!''

''DİLARA!''

''UZAY!''

''BAK SUS YOKSA!!''

''NE YOKSA NE? BAŞIM AĞRIYO ZATEN BAĞIRTIRIYOSUN İNSANI!''

''Umarım şuan kafan iyidir de yapacağım şeyi unutursun.''

Diyip kollarını kaçmayayım diye belime doladı ve bacaklarımı bacaklarının arasına sıkıştırdı. Ve boynunu eğip gözlerimin içine bakarak dudaklarını dudaklarıma değdirip, beni kendine yasladı ve dudaklarıma yapıştı.

Rüya KapanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin