11. Bölüm Hayatın akışı

22 2 0
                                    

-Dilara-
Uyandığımda boynum tutulmuştu ve çok ağrıyordu. Koltukta uyumuştum sonuçta. Mantıklı yani. Kahve kafa yapıyor bende arkadaşlar. Doğrulmaya çalıştığımda boynumun acısından koltuğa geri yapıştım. Küfür savurup yerdeki yastığa bir tekme attım. Yastık televizyonun yanındaki vazoya denk gelip onu yerinden hafifce oynattığında ağır çekimde vazoya doğru fırladım. Vazo yere düşmedi ama ben yere kapaklandığımda bir kaç kaburga kemiğimi kaybetmiş gibi hissettim. Nefesim kesildi. Saniyeler sonra hiçbir şey olmamış gibi kalktım ve odama çıktım. Aynaya baktığımda şişmiş gözler ve bembeyaz bir yüz gördüm. Ve olaylar aklımda saniyesi saniyesine belirmeye başladı. Gözümden bir damla yaş düştü. Bir noktaya odaklanıp tekrar düşündüm. Ve düşündüm. Belki de en iyisi buydu değil mi? Eğer bir şey oluyorsa mutlaka bir nedeni vardır. Mutlaka iyi bir nedeni vardır. Yatağıma yattım ve telefonumdan "Piremsesim" yazan yere gelip ara tuşuna bastım. 1-2 çalıştan sonra açtı.
"Dilan?"
"Dilara? Dur bekle. Oturduğun yerde dur kalkma sakın. Kızlara mesaj atıyorum. Oraya gelip "kızlar konseyi" ni oluşturuyoruz. Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için!"
"Kızlar konseyi ne kanka? Öyle bir şey mi var?"
"Şu geçen 2 dakikadan itibaren evet öyle bir şey var. Ve 15 dakika içinde senin evinde. Görüşürüz öptüm."
"Bende."
Dedim ve telefonu kapattım. İnsanın böyle arkadaşı, arkadaşları olması o kadar mükemmel bir duygu ki. Duygulandım. Ay ağlıcam sanırım. İnsanın böyle arkadaşları varken başkasını ne yapsın. Haklıyım değil mi? Evet haklıyım. Haklıyım.

-Uzay-
Ege'nin 2 saatir bana "Allah belanı versin senin" demesini dinliyorum. En sonunda bende patladım ve "Lan sen sanki Dilan'dan başkası ile olmadın hiç başkası ile yatmadın angut. Siktir ya bir de bana laf anlatmaya çalışıyor it." dedim. Ege de oturdu yanıma ve düşünmeye başladık. Kızlara kendimizi affettirmek zorundaydık. Bir plana ihtiyacımız vardı. Sağlam ve etkili bir plan. "Yavru köpek alsak olmaz mı?"
"Affetcek bir köpekle öyle mi? Oğlum mal mısın köpeği alır eğitir salar üstüne senin. Cin gibi onlar cin."
"Çiçek çikolata?"
"İstemeye gidiyoz ya zaten. Ayakda alkışlıyorum seni. Bu zeka ile bu yaşa kadar nasıl yaşadın?"
"Yalvarsak?"
"Valla mantıklı. Onlar acır bize. Merhametli kızlar onlar."
Dedik ve zekamızın yettiği son şeyi denemeye karar verdik.

-Dilara-
Kızlar geldiğinde ellerinde abur cubur poşetleri vardı. Poşetleri mutfağa götürüp abur cuburları kaselere doldurduktan sonra salona geçtik. Annem yukardan "Kim geldiiğ??"
Diye bağırdı. Bende "Kızlar geldiiğ!" diye cevapladım. Kızlar annemle konuşma tarzıma gülüyordu. Annem "Tamam seni seviyoom!" "Bende senii!" diye cevaplayıp güldüm. "Hadi ne yapalım?" diye sorduğumda aramızdan 2'si korku filmi diye bir öneride bulundu. 2'si komediyi seçti. Bende korku filmi dediğimde korku filmi izlemiyi seçtik. Tabi Dilan ve Tümay korku filminden hiç hoşlanmazdı. Çok ısrar etmelerine rağmen çoğunluğa göre hareket etmek zorunda kaldılar. Film boyunca Dilan küfür edip yastığı yüzüne bastırdı. Ben de psikopat gibi güldüm. Olmamışım ben ya yapamamışlar beni. Kızlar korkarken bende hafif tırsmaya başlamıştım. Tam korkunç bir saniyede Dilan kumandayı eline alıp televizyonu kapattı. Hepimize bir rahatlama geldi. Derin bir nefes verdik. Selenay şişe çevirmece oynamayı teklif etti ve Alanur da ellerini çırpıp oynamamız konusunda ısrar etti. Oynama kararı aldığımızda aklıma arka bahçede oynamak geldi. Kızlarında onaylaması üzerine boş bir şişe alıp bahçeye çıktık. Bahçedeki iplerde asılı olan lambaları açtık ve bahçenin tam ortasındaki masaya yerleştik. Oyuna başladığımızda soru sorma sırası bana cevaplama sırası Alanur'a geldi. Düşündüm ve yüzüme piç smile'ı yerleştirdim. Gözlerini büyüttü ve "Düzgün soru sor kafamı bozma" dedi bir kahkaha patlattım ve hep birlikte anırma tarzı gülmeye başladık. Tam soruyu soracaktım ki arkadaki ağaç ve çalılıkların oradan sesler gelmeye başladı. Etrafımızda kendimizi koruyabileceğimiz bir şey yoktu. Hışırtı daha daha yaklaşırken filmdeki zombi-yaratık karışımı olan şeylerin bizi öldürmemesi için dua etmeye başladım. Ağaçların içinden tam çıktıkları anda "Allahuekber!" diye bağırıp şişeyi alıp oraya fırlattım ve kızlarla hızlıca eve doğru koştuk.

Rüya KapanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin