10.Bölüm Sanmıştım ki ...

20 2 0
                                    

O kadar kırgın ve sinirliydim ki o anı kafamda parçalamak istiyordum. Parçaları tozlaşana kadar o anı yıkmak istiyordum. Kafamdan atmak istiyordum ama beynimin en karanlık yerlerinde kendine yer bulmuştu bile. Ne zaman anlayacaktım? Güvenmemeliydim kimseye. Bir kere bile olsun. Çünkü her zaman yaralanan ben oluyorum. Her zaman acı çeken ben oluyorum. Her zaman. 

Zorla da olsa bir taksi bulmuştum. Yarım yamalak adresi verdikten sonra arkama yaslanıp derin nefesler aldım. Kafamı cama çevirdim ve hızla bulanıklaşan görüntüyü izledim. Gözlerimden yanaklarıma inen sıcak sıvıyla ağzımdan bir hıçkırık koptu. Bir tanesi daha çıkmasın diye dişlerimi kenetledim. Ellerimi sanki o anı sökebilirmiş gibi kafama doladım. Gözlerimi koluma sildim ve burnumu çektim. Evimin sokağına girdiğimizde cebimden yeterli olduğunu düşündüğüm miktarda para çıkardım. Evimin önünde durduğunda parayı hızla verip taksiden indim. Nerdeyse koşarak eve girdim. Hızla odama çıktım ve yatağıma attım kendimi. Yastığımı sarabildiğim kadar sardım ve kafamı gömüp ağlamaya başladım. Puf da gelip üzüntümü paylaşmak istermiş gibi sarıldığım yastığın üstüne çıkıp miyavlamaya başladı. Şuan benimle ilgilenmesi o kadar hoşum gitmişti ki hafifçe gülümsedim. Ama o anlar rahat bırakmıyordu. Ayağa kalktım ve tuvalete gittim. Aynanın karşına geçtim ve gözlerimin içine baktım. Sonra gözlerimi yavaşca yüzümde gezdirdim. Şişmiş gözler, kızarmış burun ve beyazlamış bir yüz karşımdaydı. Kendime alaycı bir gülümseme takınıp aynadaki yansımamla konuşmaya başladım ''Yine berbat bir haldesin, ha? İnsanlar senin uğraşla yaptığın duvara tanklarla giriyor değil mi? Tek suçlu onlar değil. Bu kadar zayıf olman senin suçun. Acınacak haldesin.'' Ve tekrar ağladım. Aynaya bakarak ağladım. Gözlerimin içine bakarak ağladım ve kendimi aşağılamaya devam ettim. Biraz sakinleştiğimde duş almaya karar verdim. Kıyafetlerimi çıkarıp bir kenara fırlattım. Duşa girdiğimde suyu soğuk olarak açtım. Kafamı kaldırdım ve suyun yüzüme vuruşunu hissettim. Soğuk su kendime gelmeme yardımcı oluyordu. Vücüdüm soğuk su yüzünden titredi ve ürperdi. Kalbimin atışını hissediyordum. Ellerimi duvara dayadım ve kafamı eğdim. Suların vücüdumdan akışını izledim. Ve her acının böyle akıp gidebilmesini diledim. Sağ elimi duvardan çektim ve olabildiğince hızlı bir şekilde yumruk attım. 2 saniye sonra gelen acıyla yüzümü buruşturdum. Acıyordu ama yetmezdi. Duvara tekrar sağlam bir yumruk attım. Bu sefer ağzımdan bir inleme kaçtı. Bir tane daha attım. Ve sanırım çatlatmıştım. Acı dayanılmaz olduğunda duştan çıkıp bir havluyu vücuduma sarıp mutfağa gittim ve biraz buz alıp elimin üstüne bastırdım. Odama gidip yatağa oturdum ve buzu çekip elimi incelemeye başladım. Sadece kızarmıştı ve kemiklerimin olduğu kısım hafif morarmıştı. Üstümü değiştirdim ve kendime acı bir kahve yapmaya karar verdim. Mutfağa gidip suyu ısıtmaya başladım ve o ara Dilan'ı aradım. Bir kaç çalıştan sonra açtı.

''Dilan?''

''Dilara nerdesin? Göremiyorum seni.''

''Ben evdeyim Dilan.''

''Beni bırakıp gittin mi? Yok artıh?! Nasıl yaparsın bunu hayvan?!''

''Beni dinle, lütfen. Uzay. Uzay ile bir kız öpüşüyordu.''

''OHA. İNANMAM. YALAN. YUH.''

''Bende ne yapacağımı bilemedim ve öfkelendim ağladım bağırdım ve, şuan iyi olduğumdan emin değilim. Buraya gelir misin lütfen? Lütfen.''

''10 dakikaya ordayım. Otur oturduğun yerde. Puf'a sarıl ve bekle.''

Kahvemi alıp koltuğa oturdum ve Puf'u kucağıma alıp okşarken telefonumdan bir müzik açtım ve gözlerimi kapatıp rahatlama çalıştım. 

-UZAY-

Dilan'ı yarım saattir arıyordum ama bir türlü bulamadım. Çıkışa doğru koşan kıvırcık bir şey gördüğümde ben de oraya doğru koşmaya başladım. Adını tam 5 kez bağırdım ve en sonunda beni duyabildi. Nefes nefese yanına vardığımda bana öldürücü bakışlar atıyordu. Dilara'nın ona anlattığını anladığımda o konuşmadan önce lafa atladım. 
"Bak bir saniye. İlk önce beni dinle."
"Ay sus! Bide dinle diyor ya! Sen Dilara'dan hoşlanmıyor musun? Yoksa kızı oyalıyor musun lan sen?! Ağzını burnunu kırarım senin!"
"Ben Dilara'dan hoşlanmıyorum. Be-"
"OHA. HAYVAN. KIZI OYALIYORSUN BİLDİĞİN GÖT."
"Bir dinle ya Allah rızası bir dinle. Ben Dilara'dan hoşlanmıyorum. Ben ona AŞIĞIM AŞIK. Hemde köpekler gibi seviyorum onu."
"Ya git. Kimi kandırıyorsun. Sevsen başkasını öpmezsin. Sevsen başkısını gözün görmez. Böyle sevmek olmaz canım benim."
"Bak, lütfen dinle. O kız gekip be-"
"Dinleyecek bir şey yok. Ben gidiyorum. Bir daha etrafımızda dolanmayacaksın. Bitti."
Hızla uzaklaşırken kendimi yerden yere vurmak isteği geldi içime. Dilara'ya kendimi affettirecektim. Çünkü suçlu olan ben değildim. Değildim gerçekten dimi?






Rüya KapanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin