17.bölüm

46 11 1
                                    

Bir hafta sonra...
Balkondan yavaşca esen rüzgar beni balkona çıkıp oturmam için çağırıyordu. Beyaz perdem uçuşuyor bense kahvemi bekliyordum. Ve sonunda beklenen tık sesi geldi arkamı dönüp sıcak suyu kahveme döktüm ve kahveyi masamın üstüne koyup kahverengi ceketimi giydim. Hafif esiyordu. Ve ben üşütüp hasta olabilirdim. Gri ev botlarımı giydikten sonra topuzumu düzelttim.
Yavaş yavaş kahvemi dökmemeye çalışarak balkona geçtim ve sandalyeme yayıldım. Ayaklarımı balkon demirime uzattım. Ve kahvemi güzel manzara eşliğinde içmeye başladım. Sessiz sakin bir dağ evindeydim. Burası bi harikaydı. İçime havayı çektim. Hem temiz hava hemde hafif soba kokusu havaya karışmıştı. Asıl baskın olan ise ıslak toprak kokusuydu. Akşam üstüydü ve güneş batmaya başlamıştı...
Beynimi düşünmemesi için zorladım. Ah sanırım dayanamıyacağım. Acaba onlar napıyordu. Ah aptal ben Gökalp in acı çekeceğne ne kadar çok inanmıştım ne kadar da aptalım öyle değil mi!? Of!
Bu konu aklıma geldikçe kalbim sıkışıyor adeta nefessiz kalıyordum. Sanki ben hep acı çekiyormuşum gibi. Unutmak istiyordum oysaki ben. Onu gözlerini gülüşünü saçlarını herşeyini. Unutsam keşke ben ama o hep beni hatırlasa... Ne kadar bencilce olsada ben 3 yılımı onu düşünerek harap etmiştim o sadece 1 hafta belkide 1 ay beni düşünse ne olurdu ki? Hiçbirşey! Ne kaybederdi aptal bir insan!
Sustum bu süre boyunca hep sustum. Çünkü en iyi şey susmaktı....
Denemeli miydim tekrar sevmeyi? Hayır. Sus dedim tekrar kendime
"Sus!"
diye kendime kızdım. Elimdeki fincanı hırsla yere vurdum. Ve ayağa kalktım. Odama gidip aynanın karşısına oturdum.
"Bu ben olamam
Mor göz altları. Yorgunluktan ölü gibi bakan gözlerim.
Ağlamaktan ağrıyan gözler..
Ve kıpkırmızı ile pembemsi bir renk almış ölü dudaklar..
Bu ben olamam ki!
Ben..
Capcanlı parlayan gözler
Gülümsemekten sızlayan yanaklar
Sürekli tebessüm saçan yüzüm.

Ben.. Bana ne olmuştu böyle?
Kendi benliğim neredeydi?
Karşımdaki ölü kız kimdi!
Ayağa kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Hafifte makyaj yaptım. Ve aynanın karşısında gülümseme gülme kahkaha atma denemeleri yapıyordum. Bi an kendimden tiksindim. Gülmeyi dahi unutmuştum gülmekten hatta kahkaha atmaktan tiksiniyordum. Ayağa kalktım. Kendimi yatağma bıraktım hiçbirşeye hevesim kalmamış 80 yaşında gibi hissediyordum. Ve 2 gündür sadece kahve içiyordum bide arada bi abur cubur iste! Ne kadar da güzel karartmıştım dünyamı! Sahi ne sanmıştım ki mutlu olacağmı mı? Boşverin ya! Fırçamdaki mavi rengi kirletmişim ben duygularımı karartmış dünyamın ışıkları söndürmüştüm. Bundan sonrası olsa da olurdu olmasa da...
Yazar notu: bekleyemedim ve bu bölümü hazırladım eğer okuduysanız bir vote ve yorum bırakın iyi veya kötü yorumunuz ikiside beni mutlu eder en azından nerede ne yapalıyım öğrenirim :) bu arada mültide Deniz ekleyebildim mi bilmiyirum ama kızın adı Nastya Shmakova 😂

UNUTMAK İSTİYORUM..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin