5. BÖLÜM

119 24 0
                                    


Hep beraber bir John'a, birde kağıda bakıyorduk.Nihayet nefeslenmiş ve heyecanımızdan bir nebze de olsa ayıklanmıştık. Myra öne atıldı ve parşömeni ona verdi.Bize anlattıklarını ona da anlattı. John'da bir belirti aradım, yüzünde ufacık bir tebessüm bile heyecanımı 10 'a katlamama yeterdi.Ama John aynı ifadesiz suratını takınmaya devam ediyordu.

Bir süre öylece John'u izledik.Sinirlerim bozulmaya başlamıştı, şuana kadar pek belli etmesemde sinirle ilgili bazı sorunlarım vardı. Çok çabuk ve aşırı sinirlenebiliyordum. Sonunda konuşmaya başladı.

John:''Arkadaşlar yanlış alarm.''

Bunu dedikten sonra yüzümüzün düştüğünü görüp devam etti,

John:''Yanlış alarm bu parşömen Felsefe Taşının nerede olduğunu söylemiyor. Ama bu normal bir parşömen de değil. Bu bir bilmeceli ipucu, bunun bilmecesini çözersek bizi başka bir ipucuna götürebilir.''

Yüzümüzün feri tekrar yerine gelmişti. Sevinçten hepimiz birbirimize sarıldık.Ama hep beraber değildik.Bu haberi diğerlerine de vermek gerekiyordu. Linda bu görev için gönülü oldu koşarak diğerlerinin yanına gitti.

------------------------------------------------------------------


Hep beraber tekrar konuştuk bunları herkes zevkten dört köşeydi o an.Simon sevinçten beni havaya kaldırdı ve sarılmaya başladı. Bir an için öleceğimi sandım veya 3-5 kaburgamın kırılacağını. Cidden güçlüydü kaburgalarımın çatır çutur ettiğini hissedince yere indirdi ve bozuntuya vermeden ;

John:'' Kaptan kireçlenme var sende o yüzden çıktı o sesler.''

Bir an için kızmıştım, fakat sonra ne kadar masum olduğunu farkettim.Hareketleri falan tıpkı çocuk gibiydi.Dev bir çocuk... Güldüm ama bu acımın artmasına sebep olmuştu.Birkaç dakika sonra düzelmiştim.

Herneyse sevincimiz yüzlerimizden okunuyordu.Sevinç çığlıklarıyla geçen bir müddet sonra sessizlik olmuştu. Sessizliği ilk bozan kişi ben olmuştum.

Ben:''Peki john burdaki bilmecede ne yazıyor? Ney ile alakalı?''

Sorulacak birçok soru vardı,ama o an sadece en önemli iki soruyu sorma gereği duydum. John omuz silkerek cevap verdi;

John:''En zengin ve en genç mezarın içinde bulunmayı bekliyorum diyor. Yani bu ipucu bizi başka bir ipucuna götürecek. Ama en zengin mezar derken neyi kastediyor?''

Linda:''Mısır'da biyerlerde bunu biliyoruz en azından.''

Myra:'' Daha önce Mısır'da bulundum. Ama zengin ve genç mezar derken ne demek istememiş anlamadım.''

Linda:''Acaba en son firavunun mezarı mı?''

John:''Hayır alakası yok. Bu kadar kolay olamaz.''

Ben:'' Ne zaman yazıldığına dair birşeyler bulabilir misin Melissa?''

Melissa:''Tabi, bana 20 dakika verin.'' dedi, parşömeni aldı ve taratmaya götürdü.


--------------------------------------------------------------------------


Yaklaşık yarım saat olmuştu artık sıkılmaya başlamıştık. Aklımda bazı şeyler vardı ama elimden gelen tek şey, oturup o tarihler arasında olduğunu ummaktı. Gergin ve sessiz bekleyişimiz sürerken, gerginliği yok etti mi bilmem ama sessizliği yok eden isim tekrar Simon olmuştu.

Simon:''Bu gerginlik beni acktırdı yiyecek birşeyler almaya gidiyorum, birşey isteyen var mı?''

Hepimiz tip tip ona baktık. Tamam sert yapmayın dercesine başını öne eğdi ve içeri gitti. Sessiz,gergin bekleme süresi tekrardan başlamıştı.Derken Melissa içeri girdi. Heyecandan kalbim küt küt atıyordu.Göz teması kurmaktan bile kaçınıyordum eğer tahmin ettiğim tarihse, tahminlerim doğruydu.


Ama öncelikle tarihi bulabilmiş miydi acaba? Belki de bulamamıştır. Artık bir an önce sormam gerekliydi yoksa bu sorular beynimi kemirecekti. Cesaretimi ve özgüvenimi toplayarak o can alıcı soruyu sordum.

Ben:''Bulabildin mi?''

Melissa:''Tabiki buldum.'' Sesinde bir nebzede olsa kendini beğenmişlik sezdim.

Ben:''Ee tarih neymiş?''

Melissa:''Çok kesin karar vermek zor ancak M.Ö.1300-1350 yılları arasında olduğu kesin.''

O anda öyle bir sevinç çığlığı attım ki yanımdakiler deli olduğumu düşünmüşler. Zıpladım önüme gelene sarıldım, öptüm. Sevinçten ne yapacağımı bilememiştim en son dans etmeye başladım ve simonun sırtına atladım.

Yaklaşık 10-20 dakika boyunca deli gibi davranmaya devam ettim ve kendimden geçtim.Nihayet sakinleşmiştim ama yorulduğum içindi.Biraz oturdum meraklı gözler beni izliyordu.Ve anlatmaya başladım...

-------------------------------------------------------------


Ben:''Gençler bu tarihler arasında yani M.Ö. 1323 yılında hayatını kaybeden bir firavun var.Tutan Khamun (Tutankamon diyenler de var.)...''

Tutan Khamun dedikten sonra John ve Myra'nın gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Çünkü herşey mantık çevresinde gelişiyordu.

John:''Sen bir dahisin, nasıl aklıma gelmez ki.''

Ben:'' Teşekkür ederim. Bu firavun en genç yaşta ölen firavundur. Ve mezarında dünya üzerinde daha önce hiç görülmemiş bir hazine yattığı söylenir...''


Felsefe TaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin