Demek eğitim alanımız burasıydı. Vay be cidden büyüktü, ama neden ben daha önce burasını hiç görmemiştim ki? Neden daha önce görmek istememiştim daha doğrusu.Herkesin hayran kaldığını fark etmiştim. Gerçi hayran kalınmayacak gibi değildi...
Buraya yani bize çok büyük bir bütçe ayrıldığı belli oluyordu.Sonuçta biz burada çok önemli bir görev için bulunmaktaydık. Sonuçta ülkenin hatta olası bir savaşta dünyanın kaderi bile bizim elimizdeydi. Eğer III. Dünya savaşı çıkarsa yaşanılacak felaketleri ancak hayal edebilirdik...
Bu yüzden bir an önce işe koyulmalıydık, o taşı bulmalı ve savaşı daha başlamadan bitirmeliydik. Çünkü o taş bizde olduğu sürece kimse savaş açmaya kalkışamazdı bile o yüzden rahatça nefes alabilirdik..
------------------------------------------------------
İlk hayranlık belirtileri bittikten sonra, her zamanki gibi Simon söze atıldı;
Simon:''Vay anasını!!''
Linda:''Burası sadece bizim için mi?''
Melissa:''Aman Allah'ım bu bilgisayar daha piyasaya çıkmadı!''
John:''Bu kütüphanede neredeyse 1000.0000 kitap olmalı!''(Sadece abartıyor.)
Myra:'' Vay canına bu iş gittikçe güzelleşiyor.''
Olayın şokunu üzerinden ilk atan ben olmuştum.Herkesin ilgisini üzerime ekmek için biraz yüksek birazda otoritenin elimde olduğunu belli eden bir ses tonuyla konuştum.
Ben:''Evet arkadaşlar bende çok etkilendim.Artık bir aile olduğumuza göre birlikte yaşamayı, birlikte düşünmeyi ve en önemlisi birlikte hayatta kalmayı öğrenmemiz gerek.''
Cümlelerimi bitirdikten sonra dikkatlerini topladığıma emin olmak için bir müddet susup onlarla göz kontağı kurdum. İlgilerini çekmeyi başardığımı anladığım anda devam ettim
Ben:''Şimdi ne kadar ayrıcalıklı olduğumuzu ve görevimizin önemini bir kez daha anladığımıza göreişe koyulalım.''
-----------------------------------------------------------------
Evet size birazda buradan bahsedeyim.
Simon için, koca koca dambıllar, birsürü fitness aleti (anlaşılan o kasları korumak pek kolay değil),beden eğitimi dışında bir poligon (böylelikle ateşli silahlar için çalışabilir.) ve de bu ortak alan gibi görünse de çoğunlukla Simonun kullanacağı kafeterya.
John için, az önce bahsettiği gibi kocaman bir kütüphane. Burada devlet arşivleri ve normal insanların erişemeyeceği birçok yararlı kitap var. Sadece bu da değil Myra ile beraber kullanabileceği birde labaratuvar var.
Myra arkeolog olduğu için ona antrenman yaptırmaktan ziyade eski parşömenleri çevirttirecekler. Ve john ile birlikte labaratuvarda bazı antrenmanlar yapacaklar.
Melissa için, hayatımda gördüğüm en büyük internet kafeyi kurmuşlar gibi bişey. Daha önce görmediğim bissürü teknolojik ıvır zıvır vs. var. Melissa bunları görünce çok mutlu olmuşa benziyordu. Hatta hepsinin isimlerini teker teker saydı ama telaffuz edemediğim için söyleyemiyorum.
Linda'da tıpkı benim gibi bütün çalışma alanlarından faydalanacak. Bizim öyle belirgin bir özelliğimiz olmamasına rağmen benim liderlik vasfım ve çoğu kişide blunmayan zekam var.Linda'nın ise her tür şeyden hızlıca kurtulmamızı sağlayacak bir pratik zekası var. Bütün çalışma alanlarında çalışarak bunları da geliştirebiliriz.
------------------------------------------------------------
Evet çalışmalara başlamıştık Linda ile beraber önce Simon'un atış poligonuna gittik. Ben daha önce elime silah almıştım. Ancak Linda için aynı şeyi söyleyemem. Linda her vurduğunu ıskalıyordu. Hatta bir an için yanlışlıkla bizi vuracak sandım. Bunun böyle gitmeyeceğini anlayan Simon dalga geçip ,gülmeyi bırakıp konuştu;
Simon:''Bence Felsefe Taşını bulmak için hayatta kalmalı, hayatta kalmak için bu silahı kızdan almalıyız dedi.''
Cidden çok komik geldi o an ve kahkahalara boğuldum. Sonra linda'nın bozulduğunu farkedip, özür diledikten sonra sıvamaya çalıştım.
Ben:''Şey herkes, herşeyde iyi olmak zorunda değil.''
Linda:''Biliyorum ama mükemmel olmak zorundayım.''
O ana kadar mükemmeliyetçi biri olduğunu fark etmemiştim. Mükemmeliyetçi kişiler çok zor insanlardır. Ama çoğu yönden mükemmellerdir.
Ben:'' Peki bu konuda sana yardım edebilirim sanırım.''
Linda:''Nasıl olacakmış o?''
Ben:''Görürsün.Ama şimdi diğerlerinin de yanına gitmeliyiz sadece poligon yeterli olmaz.''
Linda başıyla onayladı ve beni takip etmeye başladı.Bu sefer John'un yanına gitmeyi planlıyordum ancak kitap okuduğunu gördüğümde vazgeçtim. Sonuçta kim kitap okurken rahatsız edilmek ister ki? Myra'nın yanına gidiyorduk. Sanırım labaratuvar da olması gerekiyordu.
Evet doğru tahmin etmiştim oradaydı.Yanına doğru yaklaştık elinde bir parşomen vardı. Yanına gidip sordum.
Ben:''Bu nedir Myra?''
Myra:''Antik Mısırca yazılmış bir parşömen.''
Ben: ''Birşeyler var mı görünürde?''
Myra:''Evet Will galiba eski Mısırlılar Felsefe Taşı gibi birşeyden bahsetmişler bu parşömende.''
---------------------------------------------------------
Ciddi olamazdı çok heyecanlanmıştım daha ilk günümüzdü ve bulmuş olma ihtimalimiz vardı. Yüzümde istemsiz bir tebessüm belirmişti.Bir sessizlik oluştu verecek cevap bulamamıştım. Derken Linda araya girdi.
Linda:''Galiba derken?''
Myra:''Yani tam emin değilim.''
Ben:''John'a gitmeliyiz.''
Dedikten sonra hep beraber John'un yanına koşmaya başladık.John şaşkın şaşkın bize bakıyordu, nefes nefese kalmıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Felsefe Taşı
FantasiaOnu bulduğumuz da ne aradığımızı bildiğimizi sanıyorduk, oysa ki herşeyi sonrasında öğrenecektik...