9. BÖLÜM

78 7 1
                                    

Onun çığlıkları indiği yerden öyle bir yankılanıyordu ki sanki kulaklarımıza ateş ediliyor gibiydi. Olayın şokunu 10-15 dakika kadar atlatamamıştık, daha sonra ilk önce kendine gelen Chris oldu Myra ve Melissa ağlıyordu onları sakinleştirmeye çalışıyordum. Ancak o sırada Chris kolumdan beni çekti ve diğerlerinin duyamayacağı bir yerde konuşmaya başladık.

Chris:''Aşağı inmeyeceğiz değil mi?'' dedi. Korkudan gözlerinin feri gitmiş ve elleri titriyordu.

Ben:''Tabi ki ineceğiz!'' dedim. Biraz sesimi yükseltmiştim. Şok olmuşa benziyordu.

John sesimin yükseldiğini duymuş olacaktı ki ortamın sertleşmeye başladığını anlayıp yanımıza geldi ve Chris'e bakmadı bile. Direk bana bir soru sormuştu.

John:''İnecek miyiz?'' dedi. Korkmuşa benzemiyordu pek ineceğiz dememi umuyor gibiydi hatta.

Ben:''İneceğiz tabi ki. Ben arkamda adam bırakmam, ama sizi böyle birşeye zorlayamam sadece gönüllü olanlarla ineceğim, veya tek!''deim. John'un gözünde bi pırıltı oluştu etkilenmişe benziyordu.

Tepki vermedi sadece teşekkür edercesine hafif başını salladı ve gülümseyerek eski yerine doğru gitmeye başladı, rahatlamışa benziyordu. O an Chris cevabını aldığı için yorum yapma gereği duymadım sadece bana doğru bakıyordu, bayağı korkmuşa benziyordu herhalde onu da gelmeye zorlayacağım sandı. Arkamı döndüm ve tam yürümeye başladığımda seslendiğini duydum.

Chris:''Will oraya yalnız gidemezsin, ne tür tehditler olduğunu bilemiyoruz, şimdilik üsse dönelim?.''

Ona cevap vermedim sadece arkamı dönüp sert bir bakış attım. O an ona saldırmamak için kendimi çok zor tuttum ama bu durumda kavga etmemiz manasız olurdu hele Simon bir bilinmezlikteyken..

Çölün ortasındaydık her taraf akrep,yılan benzeri canlılarla çevriliydi. Gözlerimi Simon'un düştüğü delikten alamıyordum. Sanki onun yerine benim düşmem gerekiyordu, düşüşü ve çığlığı aklımdan gitmiyordu.

John'un arkamdan geldiğini fark edememiştim ta ki sağ omzuma dokunana kadar..

John:''Oraya tek inmiyorsun kaptan, kızlarla konuştum bizde seninleyiz.''dedi. Bunu derken daha iyi anladım gerçekten harika bir ekip seçmiştim bu konuda çok şanslıydım.

Gözlerim dolmuştu.. Ama Simon'a olan üzüntümden değildi bu gururumdan ve mutluluğumdandı. Elinin üstüne hafifçe iki kere vurdum teşekkür eder gibi. O da omuzlarımı sıktı sonra tekrar düşünmem için bana fırsat verdi.

Ancak John'un alkolik olduğunu yeni anlamıştım kafası dağınık olduğunda hep içermiş hatta eminim ki her daim yanında alkol bulunduruyordur. Zira şuan bira şişelerini kafasına dikiyordu.

Tamda bu sırada hazırlıkları yapan adamlar hazırlıkları bitirmişti, onlar bizimle gelmeyecekti sadece 5'imiz inecektik. Zaten böyle bir fedakarlığı onlardan bekleyemezdim. Sırt çantalarımıza gerekli herşey konulmuştu hatta Simonu bulacağımızdan o kadar emindik ki çantalara bol bol erzak aldık acıkmış olduğu kesindi çünkü. 

-----------------------------------------------------------


Hepimiz deliğin etrafında bir daire oluşturmuştuk peki herkesin aklında tek soru vardı, İlk önce kim gidecek? hepimiz bakıştık daha sonra bunuyapmanın boynumun borcu olduğunudüşündüm ve,

Ben:''İlk ben giderim'' dedim.

Hepsi şaşkınlıkla bana bakıyordu ama emindim ki hepsinin içi rahatlamıştı. Belime ipi bağlandı ve Simon'un aşağı düştüğü yerden beni aşağı indirmeye başladılar. 

Metrelerce inmiş olmalıyım in in bitmiyordu yaklaşık 10 dakikada aşağı inebildim. Ancak Simon'u göremiyordum etrafta yoktu. Bu beni biraz hayal kırıklığına uğratmıştı ama olsun önemli deildi nasıl olsa buralarda biryerlerdedir.

Ben bunları düşünürken John'un aşağı indiğini farkettim iplerinden kurtulmasına yardım ettim ve kızları beklemeye başladık. Onlar da sırayla indiler buraya inmemiz epey bir zaman almıştı umarım değer. Simon'u göremeyince hepsinin gözleri doldu ancak sorun değildi bulurduk!

Yürümeye başladık fenerli kasklarımızı taktık ve uzun ve labirent gibi bi yolda yürümeye başladık. Yaklaşık 1 saat geçmişti ancak hala bu karışık yolda yürüyorduk ne yapacağımızı dahi bilmiyorduk. Sadece Simon ile karşılaşma umuduyla yürüyorduk.

Duvarlar basık ve labirent gibiydi nemli ve korkutucu bir havası vardı. Yollar dardı ikili sıra halinde gidiyorduk en önde ben ve Myra vardık.

Birden duvarlar daralmaya başladı bunu farkedince hemen koşmaya başladık elimizden geldiğince hızlı koşuyorduk ama duvarlar o kadar daralmıştı ki artık iki kişi deil sadece bir kişi ilerleyebiliyorduk. Tek sıra halinde elimizden geldiğince hızlı koşuyorduk.

Ve nihayet yolun sonunu görmüştük koşmaya devam etmelerini söyledim en önde bendim. Gelmiştik az kalmıştı hepimiz çıkmayı nihayet başarmıştık. Hayır durun!! Bu olamaz Linda 10 metre geride yerde yatıyordu bayılmış olmalıydı. Ama neden? Tabi ya klostrofobisi ve astımı vardı. Myra ve Melissa çığlık attılar o an hiç düşünmeden tekrar koşmaya başladım ama artık iyice daralıyordu. Nihayet gelebildim Lindayı bi elinden çekerek labirentten çıkartıyordum artık iyiced araldı yolun sonunu görebilir miyim bilmiyorum.

Daha labirentin sonuna gelmeme 6-7 metre varken yan durmaya ve Lindayı da zar zor o durumda tutmayı başarmıştım ama artık imkansızdı göğüs kafesimin duvarlara değdiğini hissediyordum. Sanırım bu sonum olacaktı. Ama pişman değildim. 

Buna çok şaşırmıştım ama evet pişman değildim bir dakikadan kısa bir süre içinde ölecektim ancak buna pişman değildim. Ama eğer buraya atlamasaydım ve Linda tek başına ölseydi pişman olacaktım. Galiba ona karşı bazı hislerim var. Ama artık bunun bir önemi kalmadı birkaç saniye içinde öleceğiz yetişmemiz imkansız...

Ben bunları düşünürken birden bire durdu. Evet kapanmayı bıraktı duvarlar ama neden o anda yerdeki bir bıçağın  şansımız eseri yan durmasıyla hayatta kalmıştık. Ama bu devasa bıçak sıradan bir bıçak değildi Simon'un du. Ve kırılmaya başlamıştı çatır çutur sesler çıkmaya başladı. Sürte sürte Lindayı oradan çıkarmayı başarmıştım. Tam öbür tarafa geçtiğimiz anda bıçak kırıldı ve duvarlar sertçe birbirine kapandı. O an hayatımın en korkulu 2. anı olabilirdi. 1. si babamın katledilişiydi..

Nefes nefese kalmıştım Lindayı yere bıraktım sonra bende yara yattım ve nefeslenmeye başladım. O sırada Lindauyandı neler olduğunu anlamamışa benziyordu ama Myra ona 2. defa hayatını kurtardığımı söyledi.Ve Linda bana koşup sarıldı bir süre öylece kaldık. Sonra Kulağıma hafifçe fısıldadı.

Linda:'' Sana 2. defa borçlandım Will. Çok teşekkür ederim''dedi. Sonra yanağıma bir öpücük kondurup ayrıldı.

Yola devam etmemiz gerektiğini söyledim yol artık dar değil ve labirente benzemiyordu galiba labirenti geçmiştik... Bir kapıya geldik o kapıyı ilk başta açmayı denedik olmadı. Daha sonra daha çok güç uyguladık ve kapı açıldı. içeri doğru girdik birden odanın sağ ve sol köşelerinde uzanan meşaleler yandı ve kapı yüksek bir sesle kapandı.

Burası çok kasvetliydi ve büyük bir odaydı. Her yerde tavanlarda bile heykel benzeri oyuklar ve o tür şeyler vardı. Etrafımıza bakarken John Bir yere bastı ve olan oldu.

Yerin altından bir delik açıldı 10-15 metre ötemizde ve içinden yüzlerce böcek çıkıp bize doğru gelmeye başladı. Donakalmıştım, kızlar çığlık atıyordu ne yapacağımı bilmiyordum. Benim kafam streste daha iyi çalışıyor olacak ki o anda aklıma bir fikir gelmişti...

Felsefe TaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin