4. Bölüm

200 7 3
                                    

Multi medya: Arın 

Bazen beynimde uçuşan cümlelerim vardı benim. Kelimelerimin kifayetsiz kaldığı yerler...

Aynaya baktığım da gördüğüm siluetin benim olmadığını düşündüğüm zamanlar...

Bir yabancıymışım gibi bakıyordum bazen aynaya. Kendimi kendim bile tanımazken insanların beni anlamasını bekliyordum ve bu tamamen bazen kuruntudan bazense saçmalıklarımdan ibaretti.

Vücudumun temas ettiği yerde yabancıydı şu an da bana. Nerede olduğumu ve ne yaptığımı nasıl bir pozisyon da olduğumu zerre tahmin edemiyordum. Bu kötü hissettiriyordu. Gözlerime bir perde inmişti fakat o perdeyi çekip ışığın içeriye süzülmesine izin veremiyordum.

Gözlerimi açamıyordum...

Boğazım acıyordu ve burnuma doluşan eşsiz kokuyu içime çekmeye çalıştıkça canımı acıtan boğazımda ki o keskin bıçak buna izin vermiyordu.
Çok eşsiz bir kokuydu bu. Öyle ki yeryüzünde böyle bir kokuyu duyumsamadığıma yemin bile edebilirdim. Sade bir koku değildi. Sanki milyonlarca eşsiz kokunun bir birleşimiydi burnumdan içeri giren ve beni sersemleten koku.

Gözlerimi yavaşça araladığım da gözlerim buğuluydu ve etrafı net bir şekil de görebilmek için birkaç kez kırpıştırmam gerekti.

Etrafı incelemeye çalıştığım da odanın üst tarafının tavan yerine camdan oluşmasına o kadar şaşırmıştım ki...

Yukarıdan içeriye süzülen gücünü güneşten alan ışık yüzüme değiyor ve beni aydınlatıyordu. Çok güzel bir görüntüydü bu. Aslın da hiç böyle bir manzaraya şahit olmamıştım ve bu beni hem heyecanlandırmış hem de şaşırtmıştı. Ailemin böyle bir lükse para savuramıyacağı için ilk defa böyle bir yerdeydim. Odanın sol tarafı da boydan boya camla çevriliydi ve bu odayı çok güzel ve ihtişamlı gösteriyordu.

Odanın camdan hariç kalan duvarları fil dişi rengindeydi. Onun dışında bütün eşyalar esrarengiz bir biçim de siyahtı. Giysi dolabı, yattığım yatak, altımda ki çarşaf, yastık, sol tarafda ki camın önünde bulunan deri koltuk ve önünde bulunan kare siyah masa, tam karşımda duran duvara monte edilen televizyon ve yanımda bulunan küçük çekmeceler dahi siyahtı. Bu kadar siyah olması fazlayken yine de oda camlardan dolayı ferah ve düzgün görünüyordu. Televizyonun yan tarafında bir kapı vardı. Aynı zaman da sağ tarafımda ki duvarda da bir kapı vardı. İkisinin de nere açıldığı merak konusuydu.

Asıl merak konusu olan ise ben neredeydim? Bu koku kime aitti? Annem beni terliğe tutacaktı kesinlikle.

Derken sağ duvarda ki kapı birden açıldığında gözlerim kocaman oldu.

Ben en son onun karşısında bayılmıştım değil mi? Bu gerçek yüzüme bir tokat misali inerken aynı zaman da kendimi boğmak istiyordum.

Bana hiç bakmadan odanın içine girmiş ve o tapılası bedenini ortaya sermişti. Üzerinde ki siyah tişörtü çıkardığın da nutkum tutuldu. O insan dışı varlık buradan nasıl göründüğünün farkında mıydı?

Belki de uyandığımı görmemişti. Beni buraya kucağında taşıyarak mı getirmişti? Yanaklarım kızardı ve içimde karnıma tekmeler attı biri. Kalbim göğsümü yırtacak derece de atıyordu. Bu normal miydi?

Vücudun da ki kaslar hareket ettiğin de geriliyor ve ortaya muazzam tapılası bir görüntü çıkarıyordu.

Mekanik bir hareketle üzerine dolabından çıkardığı başka bir tişörtü geçirirken bana göz ucuyla bile bakmamıştı. Sanki varlığımdan bir haberdi.

HASTALIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin