Zamanın su gibi akıp geçtiğine ve bir çok şeyin değişebileceğine şahit olmuştum. Kış artık daha bir yakınımdaydı ve beni her seferin de ürpertip geçiyordu. Durmaksızın yağan yağmur ve tutmayan kar parçaları bana ne kadar huzur verse de bazılarını rahatsız ediyordu. Ablam yine bu konu da mızmızlanırken gülmeden edemedim. Benim sevdiğim şeyleri sevmemesi onunla bir kez daha kardeş gibi olmadığımızın kanıtıydı.
"Ya anne şu doğal gazın ayarını biraz daha yükseltin ölüyorum burada soğuktan! Ben dedim demi size Antalyayı bırakıp Ankara ya taşınmayalım diye!" ablam eydinmeye başladığın da gözlerimi devirdim. O sıcağı severdi ben soğuğu. O güneşi severdi ben yağmuru. Çok farklı iki insandık bana göre.
"Kızım doğal gaz faturasu geçen ay da senin yüzünden kabarmıştı. Ayriyetten gayet iyi evin sıcaklığı. Sen tişörtle geze bilesin diye yükseltemem ayarını hiç kusura bakma!" diyen annem son noktayı koyduğun da ablam oflayıp odasına doğru yol aldı. Onun bu haline sırıtıp elim de kahve fincanıyla birlikte odama gidecekken odamın yan tarafında ki dış kapıyı gördüğüm de yüzümde ki sırıtış silindi.
Arın...
Onu en son 2 ay önce kapıma dayanmış bir biçimde görmem ve boynumu diliyle ıslatıp kelimelerini oraya kazıması aklıma geldiğin de kızardım ve gözlerimi kaçırıp odama gittim. Yatağım da bağdaş kurdum ve kahvenin buram buram tüttüğü fincanım dan bir yudum aldım.
Evet aradan 2 ay geçmişti. Bu süre zarfında onu ne görmüştüm ne de duymuştum. Okula gelmemişti. Okulu bırak evine bile gelmiyordu. Her gün cama geçip onun penceresine baktığım halde görünürde yoktu. Onun yüzünü görmeyi o kadar özlemiştim ki...
Silkelenip bu hastalıklı düşüncelerden kendimi arındırdım. Onu düşünmem bile saçmayken ben onu bir saniye bile aklımdan çıkaramıyordum...
Berile gelirsek...
Onda sanki iki aydır bir şeyler vardı ama anlamıyordum. Zaten o çok farklı biriydi. Birden yanan bir ateş kadar canlıyken bazen kuru bir dal kadar sönüktü. Ama bu biraz daha farklıydı sanki. Neyse sonuç olarak onunla da bayağı bir yakındık. Hatta evime gelmiş anneme kendini benden daha çok sevdirmişti. Onun yanındayken kaş göz yapıyor geri zekalı bir beril kadar olamadın şeklinde uyarıyordu beni. Onun dışında Berilin çok hamaratlı bir kız olduğunu da bize geldiğinde anlamıştım. Fena kek börek yapıyordu. Annem bu yüzden beni artık 4. sıraya atmıştı sanırım. Ha annemin karnında ki bebek artık biraz daha belirgin hale gelmişti. Hatta haftaya cinsiyetini öğrenmek için doktora gideceğiz. Ben hayla aldıralım diyordum ama kimse beni umursamıyordu.
Şaka maka alışmıştım ben de. Bebek haftaya 3. ayına girecekti.Annem de hamile olduğunu 1. ayından sonra anladığı için bebek şu an 3 aylık gibi bir şeydi.
Ona da cani fikirlerimi doğumuna saklıyorum. Abla olacağımı hissetmek tuhaftı..
Ne biliyim ben çocuklardan nefret ederdim ki büyük ihtimal bu ablalık işini de elime yüzüme bulaştıracaktım.
Telefonumun mesaj sesi geldiğin de yan tarafımda bulunan komidinin üzerine ki telefonumu aldım.
GELEN: 054*********
Havalar soğuyor her gün camdan kendini sarkıtmayı bırak üşüyüp hasta olacaksın.
Mesajda gözlerimi gezdirip sinirle nefesimi geri verdim. Kimdi bu bilmiyorum ama her gün bana mesaj atıyor ne yaptığımı bile bana söylüyordu. Whatsapptan bile fotoğrafını görürüm umuduyla bakıyordum ama whatsapp kullanmıyordu. Arıyordum ama açmıyordu da .Yani anlayacağınız yeni bir sapık edinmiştim ayrıca polise de şikayet edemiyordum çünkü sürekli farklı numaralardan mesaj yolluyordu. Adam zengindi herhalde yada kadın cinsiyetini de bilmiyordum. Sürekli değiştirdiği hattı da kapatıyordu zaten.
Beril'in bana şaka yaptığını düşünüp ona bin kere yemin ettirmiştim. Ablam zaten olamazdı o bok böceği gibi etrafta geziniyor, psikolojisi bozuk olduğu için milletinkine de sıçıp gidiyordu. Ah evet ablamın sevgilisi onu aldatmıştı. Ablam da beni ermiş ilan etmiş ne söylersem kanıyordu. Sırf bu sayede ablalar ekmekleri almazsa evin bereketi kaçarmış deyip onu bakkala göndertiyordum. He bir de brokoli çorba mı ona içirtiyordum. Çünkü o brokoli çorbası içenin ilahi bir güzelliğe kavuşacağını sanıyordu benim sayemde. Biraz kötü müydüm ne?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HASTALIK
Teen FictionBen Alya Gökdemir; Hayatında kimseye güvenemeyen, ürkek ama bir o kadar da güçlü, bu güne kadar kimseye muhtaç olmayan ama bir o kadar da tutsak olan.. Yine de ezik kalıbından bu yaşıma kadar kurtulamayan. Çok asi ve ablamın deyimiyle "erkek" gibi...