KİRALIK AŞK 2. SEZON 4. BÖLÜM
Ömer pür dikkat Defne'nin gözlerine, yanaklarına ve mimiklerine bakıyordu. Bunlarda Ömer'in Defne'sini görmeyi bekliyordu çünkü aşık olduğu ve unutamadığı kadına sanki bir camın arkasından bakıyordu. Defne iki adım geri attı ve;
Defne: Konuşacak bir şey yok kıyafetlerim gelsin gideceğim
Ömer'de Defne'ye doğru iki adım attı ve;
Ömer: nasıl konuşacak bir şey yok
Defne tekrar iki adım geri gitti ve;
Defne: Yok işte
Ömer iki adım daha attı ve Defne'nin üzerinde bornozun ipini kendisine doğru çekti. Defne o an kıpkırmızı oldu ani bir hareketle Ömer'in elini tuttu ve gözlerinden ateş çıkan bu adamın... Ömer'inin gözlerine bakmaktan itina ile kaçınıyordu.
Defne: Ömer dur... yapma
Ömer, Defne'nin kulağının dibine eğildi ve
Ömer: Özlemedin mi hiç... bir saniye bile
Defne zor nefes alıyordu olduğu yere çakılmıştı adeta ne Ömer'in elini bırakabiliyor ne de ona karşı gelecek gücü kendisinde bulabiliyordu.
Defne:(konuşmaya bile takati olmadığından fısıltı gibi çıkan bir sesle) yapma... Sonra daha çok üzüleceğim biliyorum... Böyle olursa sen de beni affetmiş olmayacaksın, hatta belki pişman olacaksın.
Ömer rüyadan uyanır gibi kafasını geri çekti ve elindeki bornozun ipini bıraktı. Hala tam anlamıyla ayılmış sayılmazdı ama Defne haklıydı. Bir kez daha hayran oldu ona, bir kez daha aşık oldu sanki o an. Çünkü eğer işler böyle ilerlerse aralarındaki bu aşk... Bu rüzgar artık eskisi kadar güçlü esmeyebilirdi. Anlık bir haz ya da tutku değildi bu hissettiği şey, kesinlikle değildi eğer öyle olsaydı, bu geçen bir yıl boyunca onun hayatına başka kadınları almasına engel olmazdı o da bunu biliyordu ama yine de Defne haklıydı bu şey... Böyle olmamalıydı
Ömer: Haklısın... Özür dilerim ama en azından
tam bu sırada kapı çaldı gelen otel hizmetlisiydi ve Defne'nin kurumuş kıyafetlerini getirmişti. Defne kıyafetlerini aldı ve derhal banyoya gidip giydi. Banyodan çıktığında Ömer bıraktığı yerde duruyordu hala, ordan bir adım olsun ayrılmamıştı.
Defne: Yarın işte görüşürüz
Ömer, Defne tam hareket edecekken bileğinden tuttu
Ömer: Gitme, konuşalım
Defne: Şimdi değil Ömer şimdi değil
-------
Defne otelden ayrılırken yanakları hala kıpkırmızıydı. Elleri buz gibi olmuştu ve kalbi deli gibi atıyordu. Ömer'in üzerindeki etkisi azalacağı yerde daha da artmış hatta artık karşı konulmaz bir hal almıştı. Otelden çıktı ve temiz havayı alabildiğince içine çekti ve işte yine kendi kendine konuşmaya başlıyordu.
"Ne kadar kolaymış Ömer burda yokken onun Fikret ile olduğunu düşünüp onu suçlamak, hatta öfkeden deliye dönüp kendi yalanlarımı görmezden gelmek... Onu suçlarken kendimi öyle inandırmışım ki suçsuzluğuma onu karşımda görmek kendime ayna tutmaktan farksızmış oysa... Evet gitti, üstelik o Allahın belası kadına gitti ama sahiden gitti mi? Gözlerinde hala kendimi görüyorum sahiden gitti mi? Ben ondan bir an olsun gidemezken o benden gitti mi? "Defne benim içim" demişti o benden gitse bile bunu bilen bir kadın ona hayatını açabilir mi? Ah Defne ah iki ucu boklu değnek kızım bu seninki suçlu olduğun kadar suçsuzsun da ne yapacaksın bakalım ah"
Defne bir taksi çevirdi ve evinin yolunu tuttu kafası allak bullak olmuştu Ömer yine yeniden yörüngesine almıştı onu bundan sonra ne olacağı da sanki tamamiyle onun elindeydi çünkü Defne yine bedeni ve aklı üzerindeki yetisini yitirmişti
-------
Defne otelden ayrılınca Ömer'de kahvenin etkisiyle iyice ayıldı belli ki uyuyamayacaktı ve Eline bir kağıt kalem alıp Defne'nin portresini çizmeye başladı içinden konuşma sırası Şimdi Ömer'deydi;
"Hayatımda belki de ilk defa ne yapmam gerektiğini bilmiyorum... Defne haklı, hatta belki de o da bana yeniden kapılmaktan korkuyor çünkü benim bu olanları unutup unutamayacağımı o da en az benim kadar bilmiyor... "
Bu sırada telefon çaldı arayan Koray'dı
Ömer: Koray
Koray: Ömüş
Ömer: Efendim koray
Koray: Efendim Ömüş
Ömer: (artık sinirli bir ses tonu ile) Koray söyle hadi hadi
Koray: Ayh doğru ben aramıştım, aşağıdayım ben yukarı geleceğim izin vermiyor bu pisler bir şey söyle şunlara
Ömer: Tamam ben aşağı geliyorum bir şeyler yerim hem hiç bir şey yemedim
Koray: Ay gel gel bende hiç bir şey yemedim hayatım
Ömer aşağı iner ve restorant'da otururlar
Koriş: Ayh ne iyi oldu böyle Ömüş'üm döndün yine eskisi gibi sen, ben, Sinan yine eskisi gibi ortağız sonra Nörom, Necmoş bey (koray Ömer'in tepkisine bakıyordu)
Ömer: Yengem mi gönderdi seni Koray
Koray: Ayh yok kimse beni gönderemez bir yere ben giderim ben ben Koray Sargın. Iyyyyy pissss Seni buzlar kralı ne var yani affetsen onları hem gördüm kuru kız burdaydı Affetmişsin onu hem onu biz bulmadık mı sana he biz olmasak nasıl aşık olacaktınız birbirinize he nasıl öpüşecektiniz mıç mıç he
Ömer: Koray
Koray: Ömüş (yine o şaşkın bakışlarıyla)
Ömer: kapat konuyu istersen
Koray: Tamam hayatım iyi oldu senin gelmen de böyle o pisss çocuk senin kuru kızı kandıracaktı yoksa ıyyy piss kenafir gözlü sarışın şey kuru kız aşağı kuru kız yukarı hep peşindeydi ama merak etme hayatım ben hep aralarına girdim Çok Teşşekküürr edebilirsin bana ama sabahları evinden alıyor ona şey yapamadım engel olamadım yani. Ay garson nerde ayh hantal şeyler açlıktan öldüm burda
Ömer: Kimden bahsediyorsun sen
Koray: Garsondan hayatım yemeğimi getirmemiş hala
Ömer: Onu demiyorum koray, Defne'den bahsediyorum
Koray: He öyle desene hayatım şu çocuk işte Kerim midir adı nedir isminde bile meymelet yok hayatım
Ömer: peki Defne
Koray: Yok onun adı güzel böyle değişik
Ömer: off koray off
Koray: Ne he şey Defne ay Defne senden sonra ne fena olduuuu sorma neler neler ayh haftalarca böyle sevimli hayalet casper gibi gezdi ayh ne ağladı ne ağladı ama sen de az pis değilsin
Ömer yemek yicek gücü kendinde bulamadı ve Koray'dan ayrılıp odasına çıktı. Artık uyuması gerekiyordu sabah erken kalkacaktı, tabi uyuyabildiği kadar.
-------
Ömer Sabah erkenden kalktı ve Şirkete gitti Eski odası Artık Defne'nin odasıydı önce kendisine bir oda ayarlamalıydı öğleden sonra da ev işini halledecekti ama önce Sinan'a uğradı
Ömer: Günaydın
Sinan: Günaydın, bende seni bekliyordum gel
Ömer: Sinan Defne'ye bir tane şoförlü araç ayarlayalım
Sinan: Anlamadım
Ömer: Defne'ye diyorum araç ayarlayalım öyle kimse getirip götürmesin
Sinan: (imalı bir gülümseme ile) heee anladım
Ömer: Ama
Sinan: Tamam anladım seninle bir alakası yok ben şey yaparım ayarlarım yani
o sırada Yasemin odaya girer;
Yasemin: Günaydın beyler
Ömer: Günaydın Yasemin, Sinan o dediğimi unutma en geç yarın sabah
Sİnan: Tamam o iş bende de senin şu oda işini halledelim
Ömer: Onun acelesi yok daha buralardayım
Sinan: Tamam öyleyse
Ömer odadan çıkar ve Yasemin Sinan'a soran gözlerle bakar
Sinan: Kaldığımız yerden devam ediyoruz işte
Yasemin: Nasıl yani Ömer? Defne?
Sinan: Evet öyle gibi ama bizim bir el atmamız lazım sanki
Yasemin: O iş bende o zaman
-------
Ömer Asansörlerin orda Defne ile karşılaşır yanında da kerim vardır.
Ömer: Günaydın (Sadece Defne'ye bakıyordur)
Defne: (soğuk bir ifadeyle) Günaydın Ömer bey
Kerim: Günaydın
Ömer: (yine sadece Defne'ye bakarak) Dün gece için Teşekkür edememiştim, Saol
Kerim bir anda başını Defne'ye çevirir aralarında bir şey yoktur elbette ama onun hislerinin Defne tarafından bilindiğini de biliyordur
Defne: Kerim sen ofise geç ben geliyorum (kerim gittikten sonra) Ne yapmaya çalışıyorsun sen?
Ömer: Anlamadım?
Defne: Ciddi misin anlamadın demek
bu sıra da asansörün kapısı açılır ve Ömer asansöre biner
Defne: Nereye gidiyorsun diyeceklerim bitmedi daha
Ömer: aşağı iniyorum, 17 kat var çok acilse ama tabi benimle asansöre binecek cesaretin varsa... Hala
Defne: Aaa aa ne münesebet niye cesaret edemeyeyim ki ( biner asansöre ve kapı kapanır işaret parmağını kaldırır ve Ömer'e doğru kaldırarak) Bana bak
Ömer, Defne'ye doğru döner ve onu asansörün duvarına kadar sıkıştırarak
Ömer: Bakıyorum
Defne: Yapma bunu
Ömer: Defne sen yapma bence şu küçük kıskandırma numaraları filan
Defne: Ne kıskandırması ya kimi kıskandırıyormuşum ben
Ömer: ya bırak
Defne: Bu kadar önemseme kendini bu kadar ego iyi değil
Ömer: Ego mu, ego he ( Ömer asansörün kilidini çevirir ve durdurur)
Defne: Ne yapıyorsun sen ne bu şimdi
Ömer: Sen nasıl bu kadar üste çıkabiliyorsun ben anlamıyorum sen beni kandırdın. Sen, amcam, Dostum herkes hepiniz bana yalan söylediniz
Defne'nin gözleri dolmaya başlamıştır ve sesini çıkarmıyordur, Ömer biraz olsun kendisine gelir ve
Ömer: Özür dilerim ben bağırmak istememiştim
Defne: olmaz Ömer biz bunu aşamayız olmaz o yüzden zorlama (Asansörü çalıştırır ve asansör zemin kata geldiğinde Ömer kafası allak bullak bir şekilde asansörden iner Defne ise yukarı çıkar)
Defne yukarı çıktığında Yasemin ile karşılaşır gözleri dolu dolu sesi ağlamaklıdır
Yasemin: Defne ne oldu sana
Defne: Yok bir şey yasemin hanım ben yapamam... Yapamıyorum
Yasemin: Ne konuştuk biz seninle bir sakin ol
Defne: olmuyor yapamıyorum
Yasemin: Bak şimdi çantanı al gel bize gidiyoruz akşama da bizdesin yemekte tamam mı
Defne: Yasemin hanım
Yasemin: İtiraz istemiyorum konu kapanmıştır
Defne: Peki çantamı alıp geliyorum
Yasemin: Ben de bir Sinan'a uğrayayım geliyorum
Yasemin Sinan'ın odasına gider
Yasemin: Sinan ben şimdi Defne'yi alıp bize geçiyorum sende akşam Ömer'i al gel
Sinan: Nasıl yani ooo başlıyor muyuz?
Yasemin: Aynen öyle hayatım akşam görüşürüz
-----
Yasemin ve Defne eve geçmişler ve bol bol dertleşmişlerdir. Defne biraz olsun rahatlamış üzerindeki yükü bir kaç saatliğine olsun bir kenara bırakabilmiştir. Saat akşam 19:00 olmuştur.
Defne: Ben gideyim artık yasemin hanım
Yasemin: Aaa olmaz lütfen bak Sinan'da gelecek birlikte yemek yemeden bırakmam o kadar özendim hadi kırma beni
Bu sırada kapı çalar ve Yasemin kapıya bakar gelen Ömer ve Sinan'dır. İçeri girince karşısında Defne'yi gören Ömer şaşırır Defne de aynı şekilde şaşırır
Defne: Ben bu filmi daha önce görmüştüm sanki
Sinan: Efendim?
Defne: Hiç hiç bende tam gidiyordum onu diyorum size afiyet olsun
Yasemin: Defne kıracak mısın beni
Ömer: Defne eğer benim yüzümdense ben gidebilirim
Defne: Yok neyse alt tarafı bir yemek yiyelim de ben kalkarım
Yasemin: Sinancım sen bi benimle odaya gelir misin, Defne sende salataya devam edebilir misin
Defne: Tabi
Defne mutfağa girer, Ömer'de onun arkasından gider ve masadan bir parça salata alıp ağzına atar. Defne masada oturmuş salata doğruyordur bir ara bakışları ömer'e kayar ve bıçakla eline ufak bir kesik atar.
Defne: ooofff
Ömer hemen yerinden fırlar
Ömer: İyi misin? bakayım
Defne: iyiyim ya yok bir şey ufak bir kesik
bu sırada yasemin ve Sinan da gelir ve beraber masaya geçerler. Ömer elinde küçük bir yara bandı ile gelir ve Defne'ye sorma gereği bile duymadan elini alır ve bandı yapıştırır. Sinan ve Yasemin birbirlerine kaçamak bakış atıyorlardır ve o sırada Yasemin'in telefonu çalar
Yasemin: Efendim, ne nasıl? hadi ya tamam tamam geliyoruz biz
Sinan: Ne oldu canım
Yasemin: Ya bizim enver bey vardı hani yeni mağaza için görüşmüştük hani bu hafta o kalp spazmı geçirmiş şimdi bir geçmiş olsuna gitmek lazım ayıp olur bir samimiyet var
Sinan: aaa kalk kalk hemen gidelim (Defne ve Ömer'de doğruluyordur) Aaa gençler siz oturun ya nereye biz hemen gidip geliriz
Ömer: Olur mu hiç
Sinan: Olur olur çok da güzel olur yani olur vah vah adamcağıza gidip gelelim şimdi
Sinan ve yasemin Giderler Ömer ve Defne kocaman masada baş başa kalmışlardır. masa onlara onlar masaya bakıyordur ikisi göz göze geldikleri o an bu evde ilk baş başa bırakıldıkları o günü hatırlarlar beraber çizim yapmışlardır. Evet belki o zaman da araları bozuktu ama bu seferki başka bu seferki bambaşkadır.
Defne: Afiyet olsun (der ve yemeğe başlar)
Ömer: Sanada
anlaşılan gece uzundur...