KİRALIK AŞK 2. SEZON 2. BÖLÜM
ömer Defne'yi aniden öpmüştü aslında planladığı şey bu değildi hatta hiç bir planı yoktu. Defne'yi o kapının eşiğinde gördükten sonra işler Ömer'in kontrolünden çıkmıştı. Nasıl kolundan tuttu, nasıl dışarı çıkarttı sonra nasıl öptü anlamıyordu bile sahi ne yapmıştı böyle Ömer? Çekip giden kendisi değil miydi? Hala delicesine kızgın ve ölesiye kırgın olan o değil miydi? Kandırılmıştı yahu sevdiği herkes ona yalan söylemişti. Hem Defne'yi öptükten sonra Defne ona "Gel gidelim" dese ne olacaktı "tamam" diyebilecek miydi?
Defne anlık bir duygu seliyle Ömer'e karşılık vermişti öyle çok özlemişti ki o dudakları, o tatlı dokunuşunu ölesiye özlemişti. Ama o da kırgındı hatta öfkeli... Hemen itti Ömer'i ve tokat atmak için elini kaldırdığında Ömer onu sağ elinin bileğinden yakaladı... Göz gözeydiler ve Defne gözlerindeki aşkı öfkesiyle saklamaya çalışıyordu. O kadar olgunlaştırmıştı ki onu Ömer'in gidişi. Adeta başka biri haline gelmişti. Kendisine bile itiraf edemiyordu ama Ömer'leşmişti... Evet kesinlikle sevdiği adamın yokluğunda ona dönüşmüştü zaten özlemini başka nasıl bastırabilirdi ki... Kalbi cam kırıkları ile doluydu, aslında başından sonuna kadar suçlu olduğunu kabul ediyordu yalan söylemişti Ömer'e 200 bin liralık yalan ama bu Ömer'in Fikret'e koştuğu gerçeğini değiştirmiyordu. İşte tüm bunları düşününce Öfkeden deliye dönüyor ve gözlerindeki aşk adeta nefretle kendini kamufle ediyordu. Ömer hala bileğini tutuyordu sımsıkı bir şekilde hiç bırakmak istemeyen bir tavırla... Bu sırada Kerim Defne'ye seslendi
"Defne... Gelmiyor musun"
Ömer kafasını o yöne hiç çevirmedi sadece sevdiği kadının kendisine nefret maskesiyle bakan gözlerine bir kaç saniye daha fazladan bakmak istiyordu Anı yaşamak istiyordu tam da her şeyin başladığı yerde belki tekrar yeşerecekti aşkları... Ama Defne kafasını çevirdi ve Kerim'e
"Geliyorum canım" dedi
o "Canım" der demez Ömer'in bakışları büyük bir öfkeyle Kerim'e yöneldi ve beyninde yankılanan "Canım" sözcüğü onu sinir harbine sokmuştu adeta. Defne bileğini Ömer'in elinden kurtardı ve manu'ya doğru yürümeye başladı bir kaç adım sonra durdu ve
Defne: Bir daha sakın böyle bir şeye kalkışma... sakın... şimdi iş görüşmesi mi yapacaksın ne yapacaksan yap ve bir an evvel sevgilinin yanına dön görüşmemek üzere
Söyleyeceklerini söyledi ve alel acele içeri girdi ama Ömer onun söylediklerinden ziyade yalan söyleyince kaçırdığı gözlerini hatırlıyordu bir tek ve
Ömer içinden " Üzgünüm Defne... Seninle konuşmamız gereken bir mevzumuz var eğer böyle tutkulu bir karşılık almamış olsaydım belki de o 'Canım'ın altında yatanları sorgulamayı bırakabilir ve şu saniye o uçağa biner ve giderdim... Ama seni affedebilmem için bana bir sebep vermen lazım..."
---------Defne toplantısına odaklanmaya çalışıyordu ama bunu yapmak oldukça güçtü kerim her ne kadar durumu tam olarak idrak edememiş olsa da meşhur Ömer İplikçi'nin az önce Defne'yi öpen adam olduğunu anlamayacak kadar aptal bir adam değildi. Defne'ye gelince onun gözü kapıdaydı sürekli Ömer 15 dakika olmasına rağmen içeri girmemişti. Yine sarsılmıştı Defne bir yıldır ilmik ilmik ördüğü bu yeni Defne taviz vermişti kendinden hem de daha Ömer ile karşılaştığı o ilk anda "Kahretsin!" dedi içinden işte yine başa dönüyoruz daha sonra masa ile olan bağını toptan kesti ve içten içe konuşmaya başladı
"Ah Defne ah sen ne yapıyorsun kızım böyle kendine gel çektiğin acıları unutma... Tamam sen de sütten çıkmış ak kaşık değilsin elbette bir sürü yalan söyledin adama. Aa aa ya sen ne yapıyorsun baya bildiğin bir öpücükle yumuşadın yahu. O gittiğinden beri senin eline erkek sinek eli değmedi be ama o aman Allahım düşününce bile karnım ağrıyor içim bulanıyor. Öpmüş müdür onu da, sevmiş midir saçlarını sonra çekmiş midir kokusunu içine. Seviyorum demiş midir mesela ay yok yapma bunu kendine Defne yapma... Ama ne güzel buluştu yine dudaklarımız eskisi gibi çok özlemişim ama o da özlemiş belli of aptalsın Defne aptal" tüm bu düşüncelerine ara vermesini sağlayan kişi yine Kerim oldu
kerim: Defne sende bir şeyler mi söylesen acaba?
Defne: Ya ben çok üzgünüm kendimi pek iyi hissetmiyorum biraz midem bulanıyor acaba biz sizi passionis de mi ağırlasak olur mu
yatırımcılardan kendi aralarında ufak bir konuşma yapıp durumu kabul ettiler ve sonraki hafta passionis'de görüşmek üzere sözleşip kalktılar Defne'de Kerim'e şirkete dönmesini rica edip kendiside evin yolunu tuttu biraz uyumaya ihtiyacı vardı zaten muhtemelen o uyuyup uyandığında Ömer çoktan bu ülkeden gitmiş olacaktı...
------
Ömer Defne içeri girdikten sonra iş görüşmesi yapacağı adamı aradı ve bir işi olduğunu bir kaç gün daha buralarda olduğunu kendisi ile de yarın sabah kaldığı otelin lobisinde buluşmayı önerdi ve zaten oldukça geç kalmış olduğu için mahçup olan adam ikiletmeden Ömer'in teklifini kabul etti. Ömer'in aklında başka şeyler vardı ve bu kafasındaki soru işaretlerini gidermesi ona bir kaç güne mal olacaktı ve hemen telefonuna sarılıp eski dostunu, Sinan'ı aradı. Sinan telefonuna baktığında arayan kişinin Ömer olduğunu görünce oldukça şaşırdı bir an için ayağa kalktı ve boğazını temizleyip Cevap verdi
Sinan: Ömer?
Ömer: Merhaba Sinan
Sinan: Merhaba ( kısa bir sessizlik oluştu özlemişlerdi birbirlerini)
Ömer: Sinan orda mısın?
Sinan: Bu burdayım... Sen yani hayırdır? Ben sana çok ulaşmaya çalıştım çünkü ama olmadı yani
Ömer: Ben istanbuldayım Sinan akşam müsaitsen sana bir uğramak istiyorum hala aynı ev..
Sinan: Hala aynı evdeyim gel bekliyorum yani görüşürüz akşam
Sinan ile konuşan Ömer telefonu kapatıp oteline doğru yola koyuldu tabi düşünceleri de onunla birlikte bu sırada radyoyu açtı ve Sezen aksu çalıyordu "Aşk için ölmeli aşk o zaman aşk" diyordu sezen o da düşüncelere dalıyordu bu şarkı eşliğinde sonra biraz daha açtı müziğin sesini
"Ne konuşacaksın Sinan'la? ne soracaksın ona? neler duymayı planlıyorsun? ne söylese için soğuyacak? ne söylese tekrar kaldığın yerden eski Ömer olmaya ikna olacaksın? Ah Ömer ah yine girdin Defne'nin yörüngesine yine... yeniden... Hatta daha fazla"
sezen devam ediyordu "Allahım Allahım ateşlere yürüyorum, Allahım acı ile aşk ile büyüyorum" Ömer'de ateşe aşık bir pervaneydi adeta yandıkça yanıyor, küllendikçe külleniyordu...
---------
Defne ise hemen eve gitmedi... gidemedi ve kendi bile fark etmeden kendisini Ömer'in evinin önünde buldu. Bahçe kapısından içeri girdi yerlerde yapraklar, kurumuş çiçekler... Camdan içeri doğru baktı eşyaların üstü beyaz çarşaflarla örtülmüştü Ömer giderken satmamıştı bu evi kapatıp gitmişti. Belki hatırası vardı belki de uğraşmak istemiyordu. Defne bahçedeki ilk yakınlaşmalarını hatırladı, sonra çiçek diktiği o gün onu nasıl öptüğünü. sonra evlenme teklifini yineleyip yüzüğü taktığı o an sonra ona o ağır sözleri sarf ettiği o an... Daha fazla dayanamadı ve koşar adım evden uzaklaştı...