...EN BAŞINDAN...

88 3 3
                                    

kahraman deniz-düştüğüm gibi kalkarım

''eşliğinde okumanız tavsiye edilir.''

Hayatımdan acı asla ayrılmazdı,çok fazla acım vardı ve bu durum beni gerçekten fazlasıyla yıpratıyordu.O zamanlar durumum tam olarak
Acı çekmeye meyilli bir insandı.Yarama tuz basarak Canımı acıtmayı sever, balkondan aşağıya düşmeye sevdalanırdım.
Çok güzel severdim ben insanları;ama sadece kendimi sevemezdim.Doğru ya ben kendimi sevemezken bir başkasının beni sevmesini istemem çok ayıp olurdu.
Yanlızlığıma leke düşüremezdim.

"Bu hikayede kalan vardı giden vardı,garip bir yolculuktu bizimkisi;kısa süren.ne yaşayan vardı ortada nede yaşamayan. Ne acı vardı bu hikayede nede acımayan."

Yanlızlık en ağır duygudur enlerde yaşarsın.      1 saat önce gülüp eğlendiğin birisinin,1 saat sonra yanında olmadığını görmeniz acınızın
Çok büyük depresif durumudur.

Ne çok yanmış Canımız be , ne çok aldanmışız seviyorum diyene. Ne kadar güzelmişiz,ne kadar çirkin olsak bile.

Bunları buraya yazmayı isteyecek son kişiydim ben,karanlığı sevecek olan tek kişi;bendim,ben. Nasıl olurda hiç anlamadığınız anda kalbinizden yara alırsınız?
Aldığınız yaraya tuzu Nasıl basarsınız?
Geçiyor mu?
Geçmiyor tabi!
Ne içince,ne sıçınca; birtek bakışınca...
3 saniyede olsa ben ona o bana bakınca,
Bir nebze.
Küçücükte olsa unutuyorum.
He bide küçücük de olsa bu durumda umutlanıyorum.
Gözyaşı nereden gelir?
Kalbinize attığınız acınız ne kadar güzelse,göz yaşınız o kadar güzel olur derdim hep,evet ben derdim bunu;
Benim derdim di bu.
Ben seni aklımdan çıkarmış olamam ki,
O, o kadar kolay değil.
Ben seninle 3 saniye
belkide çok yakın mesafeden bakıştım.
İnan bir saat gibi hatırlarım o zamanı,hatta bir ömür.
O üç saniye boyunca kirpiklerini saymıştım.
Kaç kişi daha yara bırakacak yüreğime,kaç ömür sonra geçer bu acı?
Bu acı nede dağınık bırakırmış insanın ruhunu.her yer gözyaşı her yer çöl.
Dışarıdan bakıldığında her zerreniz baş tacı , her yer söz.
Yaşıyormuyuz ? Biriniz birşey desin.

...Sevmeyeceksin...

"Bir gün bu acı öldürecek belki sizi,belki kaybolacaksınız o sevmediğiniz karanlıkta.
Yanlız kalacaksınız ama yılmayacaksınız,yıkılmayacaksınız."
İşte tam böyle,
Tam Böyle düşündüğünüzde,yerden yere atıyorsunuz kendinizi,vuracak pürüzlü bir duvar arıyorsunuz.
Vuruyorsunuz  duvara güzel bir yumruk,yine eliniz yerine canınız acıyor.
Ulan acıyor da nereye kadar diyorsunuz, daha sonra yine kor düşüyor yüreğe,soru düşüyor akıllara; nedenler çok fazla .
Acınız ne olursa olsun gülmeyi bırakmamak,zorlada olsa gülümsemek ve gözden inmeyi bekleyen dolu dolu göz yaşlarınızı saklamak zorunluluğunuzdur.
Sürekli aynı yolu tepersiniz,ancak yakın olma ihtimalini bile kafadan elersiniz.
Müslüm Gürses,güllü,Ahmet kaya gibi şarkılara baş vurursunuz.hep onları dinlersiniz.
Dinleyin . ama hele o "Güllü-Değmezmiş sana"
Şarkısında diyor ya "düşündükçe seni çıldıracağım,boşuna sevmişim değmezmiş sana."
Bir parça ciğeriniz sökülüyor o kadar.
Özlem'leriniz ,hayalleriniz,heleki hayatlarınız mükemmel değil.Bu kadar zorluğun içinde beni sevmeni beklemek,
İşte buda hiç akıl erdiremediğim,uzaktan uzağa
Bu acımıda sevdiğim bir tür karmaşa.

Nereden bilebilirdim ki sevmediğini?
Uzun uzun gözlerime bakardı,
Gözlerini kaçırmazdı.
Gülerken göz göze gelirdik,gözlerinin içi parlardı.
Gözleriydi zaten unutamadığım.
Gözleriydi zaten umutlandığım.
Üstüme alınmıştım işte sebepsizce.
sen böyle güzel bakarken,
Ben nereden bilebilirdim ki;
senin için Hiçbir şey ifade etmediğimi?

Bilemedim.
Sende sevemedin.
Sonra hikaye burda bitti işte.

Hikayemiydik bilmiyorum,güzel olacağını düşündüğümde her defasında rüyalarımdan cırlayarak uyandım.
Kalbim paramparça,duygularım darmadağın.

Belki Birgün sever umuduyla hapsetmişim seni içime belki bir gün gelir umuduyla da, ne bileyim işte senelerimi verdim bu işe.
Acıtıyor ama çok fazla acıtıyor.
Sevmediğini anladığınız an yüreğiniz kopuyor.
Sonra şiddetli bir şekilde nöbetler geçiriyorsunuz.
Ağlama nöbetleri.
Cırlama nöbetleri.
Uyku nöbetleri.
Kafanızı veya yumruğunuzu duvara vurma nöbetleri.
Geçmiyor ki,
Geçmiyor işte.
Belki o anlatsaydı onu Nasıl unutacağımı neyse işte oda olmadı,olamıyor.
Senin olmayan biri için üzülmeye hakkın olamıyor.

Aşkı birde benden dinleyin diyip kısa bir şey anlatmak istiyorum.

Aşk dediğimiz olay,küçücük ve sayısız milyon tane taşlı yolu yalın ayak yürümek gibidir.
O yola çıktığınızda gerçekten Canınız acır ama buna rağmen ,başlarsınız yürümeye.
Her bir adımda çok daha fazla can acınız olur.
Yaralar açılır ayağınızda bazı taşlarda,bıraktığınız izler olur.
Geçeceğini sanırsınız. Önünüzde çok fazla yol olduğunu gördüğünüz anda gerisin geri dönmeye başlıyorsunuz.
Fakat geri dönerken yine o kadar Can'ınız acıyor ki hem o yoldan vazgeçmek hemde vazgeçerken bile o yolu yürümek çok Can'ınızı yakıyor.
Sonra yolunuzun sonu geliyor başladığınız yere dönüyorsunuz. Vazgeçmiş oluyorsunuz. Bir Zaman sonra tüm yaralar kapanıyor,
Uzun bir süre sonra.
Sonra bir gün o yolun kenarından geçerken,o yolu uğruna yürüdüğün kişinin o yola yeltendiğini görüyorsun. Gidip dur demen gerekiyor hatta o yolu onunla yürümen gerekiyor.çünkü çok fazla acı var o yolda sen biliyorsun o acıyı.Onunla yürümek istiyorsun, onun acısını paylaşmak istiyorsun. Ama sen biliyorsun, biliyorsun ki o yol canını çok acıttı.
Sonra ne gitme diyebiliyorsun,nede o yolu onunla yürüyebiliyorsun.
Arkanı dönüp gitmek kalıyor sana.
Sonradan dönüp baktığınızda o yolda sizin kadar acı çekmediğini,ve yolu başka biri ile yürüdüğünü fark ediyorsunuz.Sizin kadar yanmıyor canı. Sizin çıplak ayak yürüdüğünüz o yolu;o ayağında ayakkabılarıyla koşarak gidiyor,he birde yanında başkası oluyor o sıra yanlız olmuyor.Sonra dur demediğiniz için bile üzülemiyorsunuz.İşte böyle.

Bunun sonu yok. Bu yol yanlış .
Bir Zaman'dan sonra anlıyorsunuz ki bu yol sadece size zor.

Yine mi canımız sağ olsun?

İMKÂNSIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin