"Gitmeliyim."dedim aniden ve ayağa kalktım. Kuş tüyünü elime verdi ve "Neden?" "Buraya daha bugün geldik ve benim yerleştirmem herek eşyalar var." Tabiki kocaman bir yalandı. Ayağa kalktı ve bana doğru geldi. Her hareketinde rüya aklıma geliyordu. "Seninle tanıştığıma sevindim Hermonie." Yamuk gülümsemesini sergiledikten sonra "Bende sevindim, Harry." Olabildiğince hızlı olmaya çalışıyordum ama sanki her kelimesi zamanı yavaşlatıyor gibiydi. "Jackson, artık gitmeliyiz. Arkadaşına veda etmelisin." "Onun adı Sophie." "O zaman Sophie'ye hızlıca veda et." Ne kadar hızlı o kadar iyi. "Imm ama yarın gelebiliriz değil mi?" "Tabiki." "Sophie ben şimdi gidiyorum sen yarına kadar burda bekle ben geliceğim." Güldüm ve Jackson'ın elinden tuttum. Harry bize bakıyor ve gülüyordu. Içimden bir ses hızlı yürümemi söylüyordu fakar Jackson o kadar yavaştı ki hızlı yürümek mümkün değildi. Onu kucağıma aldım ve adımlarımı hızlandırdım. Evin önüne geldiğimde Jackson'ı yavaşça yere bıraktım. Az önce neler olmuştu? Rüyamda gördüğüm fakat gerçek hayatta hiç görmediğim biri pat diye gizemli bir şekilde karşıma çıkıyor. Ya da ben onun ayağına kadar taşınıyorum. Harika. Jackson'ı da alıp içeri girdim ve babama "Hazır olan bir oda var mı?" "Hayır yok, o yüzden arabada oturun ve ayak altında dolaşmamaya dikkat edin." Eğildi ve Jackson'ın omuzlarını tutup "Özelliklede sen genç adam."dedi ve saçlarını elleriyle dağıttı. Gözlerimi devirdim ve "Harika, o.zaman evin tüm işlerini siz yapın ve bizde ayak altında dolaşmayalım. Güzel fikirmiş." Arabaya doğru ilerledim ve Jackson'ı başı bacaklarımda olucak şekilde yatırdım ve saçlarıyla oynamaya başladım. Saçları turuncuya yakın bir renkti. Annemde eskiden turuncu saçlıymış. Tabii şuan boya gerçi ama. Anlayacağınız Jackson anneme çekmiş ben babama. Jackson'a baktım ve uyuduğunu farkettim. Melek gibiydi. Tanrım, böyle kelimeleri duymak ya da aklımdan geçirmek karnımı ağrıtıyordu. Sanki bişeyler uçuşup duruyordu. Harika, kusucam. Gözlerimi kapattım ve derin nefesler alıp vermeye başladım. Ardındam camın tıklanmasıyla irkildim. Annem camda bekliyordu. Camı açtım ve "Evet?" Odandaki yatak yerleşti istiyosanız oraya geçin." "Pekala birazdan geliyoruz."dedim ve gitmesiyle camı kapadım. Belkide uyumam kendimi ddahabiyi hissetmeme yardım ederdi. Jackson'u yavaşça kucağıma aldım ve eve girerek yukarı çıktım. Annem yatağı nasıl olduysa hazırlamıştı ve bende Jackson'u yatırdıktan sonra hemen yattım. Diğer tarafa dönmemle açık olan camdan içeri 2 tane kuş tüyü girdi. Gözlerimi kıstım ve "Bitmek bilmeyecek misiniz?"
BU BÖLÜM BIRAZ KISA OLMUŞ OLABILIR EVET KABUL EDIYORUM AMA SEVEREK YAZDIM VE UMARIM BEGENIRSINIZ. VOTE'LARSANIZ VE YORUM YAPARSINIZ COK MUTLU OLURUM. VE BIRDE YENI BOLUMLERI HEP 1 GUN ARALIKLARLA YAZICAGIM-Melis.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GUARDIAN OF HEAVEN
FantasyZümrüt gözleriyle beni himayesi altına aldı. Sadece bana bakıyordu. Her ne kadar bakışlarımı ondan çekmeye çalışsamda bunu beceremiyordum. Eliyle çenemi kavradı ve dudaklarıma bir opücük kondurdu. Ardından yok oldu. Bir anda. Bir hayal miydi? Tabik...