Uzun bir aradan sonra merhaba. Biliyorum fazla uzun oldu ama ben kafayı yiyordum neden diye sorarsanız konu bulamadım. Evet bu süre içerisinde daha yeni konu bulabildim. Herneyse size iyi okumalaar. x
Gözlerimi açtım. Fakat bu sefer nedense duvarlar beyaz değildi. Bir dakika ben kendi odamdaydım. Nasıl ve ne zaman buraya geldim? Kaşlarımı çattım. Ah, hadi ama azıcık normal hayat. Çok az. Ayağa kalktım ve kendimi cimcikledim. Harika. Rüyada değil. Emin değilim. Yani...
Ayaklarımı sürterek tuvalete girdim. Aynada gerçekten çok gerçekçi duruyordum. Yani kesin rüya değildi. Çıktıktan sonra dolaptan Lacivert, beyaz puantiyeli bol kazağımı, kot pantolonumu vr en alt raftanda lacivert, rugan Dr.Martens'lerimi çıkardım. Saçımı saldım ve yana yatırdım. Azıcık, çok az taradım ve parfüm sıkıp çantamıda alıp aşağıya indim. "Günaydın, erkencisin?"dedi annem kaşlarını kaldırarak. O an aklıma evde 4 gün olmadığım geldi. "Şeyyy...ne ima etmeye çalıştın?" "Evin yolunu bulmanı ima ettim. Bak biz o kadar endişelendik ki, polisler, herkes seni aradı ve sende hiç bir şey olmamış gibi karşımda dikiliyorsun!" Sesi fazla yüksekti. "2 ay cezalısın Hermione şimdi kahvaltını et ve okuluna git! Evede dönmeyi unutma!" En azından bu şuanlık bir ses yükselmesiydi. Akşam evde ne olacağını az çok tahmin edebiliyorum.
***
"Harry bana bu işi halledeceğini söylemiştin!"
"Hermione biliyorum ama şuan senden daha çok önemli işlerim var."
Bir şey demeden yanımdan gitti. Kalbim kırılmıştı. Fakat tabikide ağlamayacaktım.
2 dk sonra:
Göz yaşlarımı tutamayıp patlamıştım. Koridordaki herkes bana baktı. Bende koşarak tuvalete girdim. Klozetin kapağını kapattım ve üzerine oturdum. Ben neden böyle sulu gözüm. Her şeye ağlıyorum. Fazla hassasım. Ve önem veriyorum. Bu haksızlık. O sırada bir erkek sesi geldi. Nefesimi tuttum ve "Burası kızlar tuvaleti."diyip nefesimi verdim. "Şey aslında ben senin için geldim." Kapıyı açtım ve "B-benim için mi?" "Evet, ağladığını gördüm ve kimse ilgilenmeyince birine ihtiyacın olabilceğini düşündüm... Ben Luke." "Göz yaşlarımı kazağımla sildim ve "T-teşekkür ederim Luke, bu çok nazikçe." Hanımefendi huyumda var. "Ben Hermione, ve sanırım sana olanları anlatmalıyım tabii önce bir sorum olucak." "Tabii..." "Imm, Harry Styles. Onu biliyorsun değil mi?" "Hayır kaydım bu hafta oldu. Yani yeniyim." "Harika, ilk önce bir yere oturmaya ne dersin?" Gülümsedi ve "Hadi gel.'dedi ve tuvaletten çıktık. O anda gözüm Harry'nin gözleriyle buluştu. Luke'a öfkeyle bakıyordu fakat aslında ondan daha çok öfkeli olan biri vardı. Ben. Herkesin içinde olmamak için spor salonuna giden köprü tarzı şeyin merdivenlerine oturduk. "Ee anlat bakalım." "Bir çocuk var adı Harry. Piçin, gerizekalının, öküzün tekidir. Yani artık benim gözümde öyle. Bu kişiye değişir. Herneyse, bana önem verirken birden bir kenara attı ve bu kalbimi çok kırdı. Bana benden daha önemli bir işinin olduğunu söyledi ve çekip gitti. Oysa dün aramız cok iyiydi. Hatta biliyor musun öpüştük. Hatta beraber yattık ama şey yapmadık. O kadar da değil."
Bir kaç saniye bekledi ve "Belkide bir şey olmuştur ha. Belki ailesiyle ilgilidir. Ya da ne biliyim gerçekten önemli bir şeydir fakat bunu söylemek istememiştir. Kötü yanından bakma."
"Evet Hermione, kötü yönden bakma."dedi arkamızda oturan Harry. "S-sen ne zaman oraya geldin?" "Şimdi."
Durdum ve "Evet, tabii."dedim Luke'a çaktırmadan. Biliyordum ki oraya şu salak saçma garip bir şekilde geldi. "Bak Hermione, ben gerçekten kalbini kırmak istemezdim ama birinden kaçarken insanlara laf yetiştiremem. Sen benim zayıf tarafımsın, o yüzden direkt beni bulabilirdi." "Kim bulabilirdi." "Bilmiyorum." "Yine seni bulabilir Harry, gitsen iyi olur. Unuttun mu zayıf yanın burada. Been." dedim alayla. "Hermione-" "Harry, orada dediklerin bana laf yetiştirmekti." "Üzgünüm Hermione, tamam mı? Ben kalbini kırmak istemiyordum ve kesinlikle dalmıştım. Düşünerek söylemedim. Kafamı veremiyordum." "Herneyse Harry, önemli bir derse girmem gerek, çok önemli, hatta senden bile önemli."dedim. O sırada Luke "Hermione, Harry'ye bir şans vermen en doğrusu...bence. Herneyse gitmeliyim. Ikinize iyi şanslar."dedi ve gitti. Yeşil gözleri bana yavru kedi gibi bakıyordu. "Pekala, tamam."dedim. Güldü ve "Sen benim için her şeyden önemlisin Hermione."
Burada da hikaye biteer. Sjakjdkshd. Herneyse umarım beğenirsiniz. Hikayeyi yazarken sıkılıp sıkılmayacağınızı düşünüyorum ve bu fazla zamanımı alıyor. Sjkajdksjd. Biraz kısa ama siz bunla idare edin. Yarın sınav var, Cuma sınav var ve ondan sonraki haftalarda sınav var. Biliyorsunuz 8.sınıf sınav senesi ve çok boq. O yüzden yazmaya çalışıyorum. Artık diğer bölümde geç gelirse anlayış gösterin. Neyse. VOTE'lamayı ve YORUM yapmayı unutmayın. SIZI SEVIYORUUUM.
NOT: Yazarken sınava çalışıyordum yani o yüzden kısa. Ama diğer bölümü yazabilirsem uzun yazıcam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GUARDIAN OF HEAVEN
FantasyZümrüt gözleriyle beni himayesi altına aldı. Sadece bana bakıyordu. Her ne kadar bakışlarımı ondan çekmeye çalışsamda bunu beceremiyordum. Eliyle çenemi kavradı ve dudaklarıma bir opücük kondurdu. Ardından yok oldu. Bir anda. Bir hayal miydi? Tabik...