Wings

195 17 1
                                    

Melek kanatları, etrafta uçuşan tüyler ve zümrüt yeşili gözler. Bir kış ayı. Başında bir bere var ve bana doğru geliyor. Sokaktayız, insanların içindeyiz ve kanatlarını sadece ben görüyorum. Gülümsüyor ve her zaman ki gibi yanağımı okşuyor. "Seni görmek için sabırsızlanıyorum."diyor ve yanımdan öylece gidiyor. Gittikçe bulanıklaşıyor ve geriye hiçbir şey kalmıyor.

-1 hafta sonra, okul günü-

Gözlerim aniden açıldı ve alarmın kafa beceren sesiyle yataktan kalktım. Ardından dayamamadım ve kendimi tekrardan yatağa attım. Gözlerimi tekrardan açtığımda annem kapıdan "Saat 8.00 oldu ve sen hala yataktasın Mon!" Ayağa kalktım ve tuvalete ilerledim. 1 dakika annem saatin 8.00 olduğunu söylemişti değil mi? Ani bir hareketle tuvalete girdim ve elimi yüzümü yıkadım Şuan tuvaletimi yapamayacak kadar az zamanım vardı. Ders 8.30'da ders başlıyordu ve benim okula yürümem gerekiyordu! Dolabımı kapağını hızlıca sürükledim ve camdan dışarı baktım. Okullar 1 Eylülde açılıyordu ve her yıl o gün yağmurlu olurdu. Dolaptan hızlıca bir kot ve ince bir kazak çıkardım. Londra soğuk. Bunu 1 haftada anca öğrenebildim. Giyindikten sonra makyaj masasındaki aynada saçımı yukarıdan at kuyruğu gibi topladım ve Dr.Martens botlarımla okul çantamı alarak aşağı koştum. Annem kahvaltı hazırlamıştı ama yetişmem için yememem gerekiyordu. "Eğer arabanı verirsen yerim." Tek kaşını kaldırdı ve alaycı bir tavırla "Aç kal. Iyi  dersler." dedi ve evden çıkardı. Harika. Montumun kapşonunu örttüm ve koşar-yürür gibi bir şekilde hareket etmeye başladım. Insanlar yanımdan arabalarıyla geçiyordu ve bana su gelecek diye çok korkuyordum. Yanımda bir Range Rover durdu ve camını açtı. Baktım ve "Harry." "Haydi atla birlikte gidelim." Istemiyordum ama bu yağmurda yürümekten daha iyidi. Arabaya bindim ve kemeri taktım."Teşekkürler." "Hasta olucaksın." "Hay-hapşuruk- ır" Güldü ve dikiz aynasından bana baktı. Arabanın klimasını sıcak ayarına getirdi ve "Wolverhampton'dan geldiğini söyledin değilmi?" "Evet." Başını salladı ve ordan buraya en az 6 saatte gelirsin. Daha önce tek başıma gitmiştim." "Tanrıya şükür yollar boştu da 3 saatte gelebildik. Uçuyor gibiydik." Gülümsedi ve "Eminim ki uçmuşsunuzdur."dedi. Dediğini ilk başta anlayamamıştım fakat bunu demişti. Sanırım.

Okula geldiğimizde arabadan indik ve okula beraber girdik. Tanrım hepsi neredyse sahte sarışındı. Şuan sadece 5 kumral görebiliyordum. Fakat boya oldukları belliydi. Yüzümü buruşturarak onlara baktım ve Harry'ye baktım. Neredeyse herkese selam veriyordu. O sırada koridorda bir çocuk gördüm. Çok ilgimi çekmişti. Kitap okuyordu ve gerçekten çok yakışıklıydı. "Bir sorun mu var?" "Neden olsun?" "Daha deminki iğrenme suratının yerini güzel suratın aldıda." Gülmemek için kendimi tuttum ve "Bir nedeni yok. Sadece ilgimi çeken tek şey tüm kızların sarışın olması." Güldü ve sanırım bir nedeni var."dedi. Harry işi olduğunu ve "Asla beni takip etme"diyerek gitti ve uzun koridorda beni tek başıma bıraktı. Tabii tek değildim. Insanlar vardı. "Acaba müdürün odası nerede?" "Ilerden

sola dön sağdan 4.kapı." Içimde kötü bir his vardı. Hızlıca kapının önüne vardım ve derin bir nefes alarak kapıyı açıcakken içerden birinin "Sence biliyormudur? Beni?" Kapıyı hızlıca açmamla Harry'yi gördüm. "KAHROLSUN. BEN SANA BENI TAKIP ETME DEMEDIM MI?" Boğazımda bir yumru oluştu ve "B-ben-" cümlenin devamını getiremeden hızlıca dışarı çıktım ve banklardan birine oturup  bacaklarımı bagdaş kurdum. Çantama sarıldım ve ağlamamak için gözlerimi sımsıkı kapattım. Fazla hassastım ve biri bana bağırınca aniden ağlardım. Bu herkes için geçerliydi. Ardından yanıma birinin oturduğunu hissettim. Gözlerimi açtım ve Harry'yi gördüm. "Bağırdığım için üzgünüm Mon." "Müdürün odasını sorduğum kız beni oraya yönlendirdi Harry." "Biliyorum ve çok üzgünüm. B-ben sadece konuşmaları duydun diye patladım." Duymuştum ama sadece bir cümlesini. "Nereyi duydun?" Iç geçirdim ve "Sadece sence biliyormudur dediğin yeri duydum. Zaten o sırada içeri girdim." Şuan tüm hata bende. Kesin benden nefret ediyor. Gözlerim doldu ve karşıdaki ağaçlara baktım. "Peki biliyor musun?" "Neyi?" Durdu ve bir şey demedi. Belkide vazgeçmiştir. "Hiç bir şeyi. Boşver. Hadi gelde içeri geçelim. Hasta olmanı istemiyorum."dedi ve önüme gelen saçlarımı çekti ve zümrüt yeşili  gözlerini mavi gözlerime dikti ve yanağımı okşadı. "En kısa zamanda..." "Ne?" dedim ağlamaklı sesimle. Sadece güldü.

***

Okul çıkışında babam beni almaya gelmişti ve ortalıklarda Harry yoktu. Arabaya bindim ve "Bekle. Birine bakıyorum." "Yakışıklı erkekler bekleyebilir ama annen bekleyemez." Gözlerimi devirdim ve yanaklarımı şişirdim. Eve geldiğimizde odama çıktım ve gözlerimi kapadım. 5dk sonra açtığımda yeşillikler arasında yatıyordum Sanki bir ormandaydım ama ormanda değildim. Anlarsınız ya. Ardından ayağa kalktım ve "Tanrım sen büyüksün. Ben neredeyim?" O sırada Harry'yi gördüm. Bana gülümsüyordu. Arkasındaki şey ise melek kanatlarıydı. Bu sefer eminim ki rüyada değildim. Her şeyi hissediyordum. Kendimi cimcikledim. Hissediyordum. "Harry?"dedim  titreyen sesimle. Şuan gerçekten korkmaya başladım. "Korkmana gerek yok. Şuan ben yanındayım." dedi ve kocaman kollarıyla belimi sardı. "Artık beni biliyorsun." Başımı salladım ve "Yeni öğrenmedim. Sadece emin değildim." "Ama artık eminsin?" "Evet bir melek olduğuna eminim." "Ayrıca bir koruyucuyum. Senin koruyucun. Cennetin koruyucusu." Gözlerimi kapattım ve ona sarıldım. Gözlerimi açtığımda..uyuya kalmıştım ve Harry'yi rüyamda görmüştüm... 5 dakikalık bir rüyada...

SELAAM.BIRAZ GEC GELDIGI ICIN UZGUNUM. ASLINDA 3 SAAT ONCE YAZMAYI PLANLAMISTIM FAKAT YEMEGE CIKMISTIK. UMARIM BEGENMISSINIZDIR. VE UMARIM YORUM YAPIP VOTE'LARSINIZ. SIZI SEVIYORUM...

GUARDIAN OF HEAVENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin