Otel

106 11 3
                                    

Merhaba arkadaşlar medya'da deniz var...
Keyifli okumalar...

  Otelin kapısına gelince aniden durdum. Kendimi biraz tuhaf hissettim 1 yıl önce kağana bu otelde aşık olmuştum. İlk aşkımdı kağan benim.Aynı zamanda ilk ihanetim, aşk için ilk gözyaşım, ilk terkedilişim.
   Şimdi bu kapıdan bir daha girersem canımın tekrardan yanmasından korkuyordum. Oysaki bilmediğim birşey vardı. Bu otel benim en büyük kabusum olacaktı, aynı zaman da en tatlı düşlerim...
   Adnanın öksürmesiyle kendime geldim bu "bekleme yapma" öksürüğüydü.
     Yoluma devam ettim. Kapıdan girince selinle otele ilk geldiğimiz zaman geld aklıma. Selin bir radyo programının yaptığı yarışmada büyük ödül olarak bu otelde iki kişilik bir hafta konaklama kazanmıştı. Annemle teyzem biyerlerini yırtmıştı biz gidice diye ama böyle güzel bir tatili heba etmelerine asla izin veremezdik. Niyetleri de belliydi zaten üç kuruş emekli maaşlarıyla kumar oynayacaklardı. Hızlarını alamazlardı da kumar masasına bizi koyarlardı valla...
   Bir yıl önce otelin kapısından girdiğimiz de selinin ilk lafı "çüş" olmuştu. Benimse nutkym tutulmuştu. Ucu bucağı olmayan lobiye girince gördüklerimi sindirmek için kendi eksenim etrafında döndüm. Zemin krem ve kahve rengi mermerden di, lobide sayısız sütun vardı Yunan mitolojisinde ki bütün isimler maaile sıralanmışlar dı. Resepsiyona varmak 10 dakikamızı almıştı. Odamıza çıktığımızda konfordan öleceğimi zannettim. Odanın her yanı altınsarısı ve krem rengindeydi. Kocaman odanın ortasında çift kişilik bir yatak duruyor du tüm mobilyaların kaliteli ağaçtan yapıldığını ben bile anlayabiliyordum. Yatağın üzerinde kocaman bir cibinlik vardı. Odanın diğer tarafında ki oturma alanına 3 basamak çıktıktan sonra varabiliyorduk. Her yerden zerafet fışkırıyor du. 
Bir an selin yanımdaymış gibi hissettim. Keşke oda burda olsaydı. Ama bu sefer tek başımaydım...

    Asansöre doğru ilerledik. Sekizinci kata çıktıktan sonra asansörden indik ve ardından iki kat da merdivenden çıktık uzun bir koridorda yürüdük , koridorun sonun da çift kapılı bir oda vardı. Kapısında da iki koruma..

   Adnan kapıdaki korumalara "Barlas bey odasında mı?" Diye sordu.
Koruma " Hayır. 10 dakika  sonra burada olacak, misafirin içeride beklemesini emretti" dedi. ( Bu arada misafir ben oluyorum vay be acayip havalı hissettim şuan)
   Adnan eliyle içeri girmemi işaret etti. İçeri girdim ardimdan kapı kapandı. Koca oda da tek başıma hiç tanımadığım bir adamı bekliyordum...

Her insanın yapacağı gibi odayı incelemeye başladım.  Adamın çalışma masası çift kişilik yatak kadar vardı mübarek , masanın üzeri bi ton evrak ve doayadan görünmüyordu ne dağınık adammış be  o masaya upuzun uzansam beni bi hafta bulamazlardı kesin.aslında hiç fena fikir değil hani bir hafta uyur da belki yaşadıklarımın şokunu atlatırdım. Neyse beyin hücrelerim yandı yine.
   Deri siyah koltuklardan birine oturdum Barlas'ı düşünmeye başladım. Nasıl biriydi acaba? Kağan bi kaç kez bahsetmişti belalı bir tip,acayip sinirli bir bakışıyla olduğu mekanı titretir demişti ama hiç tipinden bahsetmemişti. Benim kafam da Barlas hep kel, göbekli, tıfıl bi adam vardı. Bileğinde, boynunda altın zincirleri olan, serçe parmağında altın yüzükleri olan biri diye düşünmüştüm hep.
   Bunları düşünürken kapı açıldı. Önce parfüm kokusu doldu odaya, erkeksi seksi bir koku,  ardından uzun boylu, esmer, kilolu değil ama yapılı bir adam girdi. Oha, çüşşş, bu barlas olamaz dimi.
Sinek kaydı traş olmuş, sağ şakağından gözüne doğru 3-5 cm lik bir yara izi vardı dikiş izi gibi sanki. Gözleri kapkaraydı sanki yıldızsız bir gökyüzü gibi. Üzerindeki takım elbise kesinlikle özel dikim falan olmalıydı...ben ömrü hayatımda böyle karizmatik bir adam daha görmedim. Ben böyle ağzım beş karış açık salyalarımı akıta akıta adama bakarken oda hızlı adımlarla yanıma geldi ve elini uzattı.
"Merhaba ben Barlas Çıkaran"
 
Çıkaran mı? Nişanlısının neden kaçtığı belli, böyle soyadı mı olur be..
  Barlas bir anda elini elimden çekti. Tek kaşını havaya kaldırdı.

Siktir.. hayır ..hayır sesli düşünmüş olamam değilmi?

"Sesli düşündüm dimi?"

Barlas duruşunu hiç bozmadan "evet" dedi.

Bense hemen savunmaya geçtim " çok özür dilerim, benim beynimle ağzım arasında süzgeç yoktur"
   Özrümü kabul etmediği bakışlarından belliydi. Ben gerçekten gerizekalıyım ya adama ne dedin ben böyle  adamın bana bişey yapmıycağı vardıysa da artık beni kesin öldürürdü. Korkudan içime sıçtım...

  Barlas masanın arka tarafına geçti ve yerine oturdu dirseklerini masaya yasladı.beni bir süre inceledikten sonra konuşmaya başladı

" Soyadımın neden çıkaran olduğunu merak ettiğinizi varsayıyorum. Sizi bu zahmetten kurtarayım o zaman deniz hanım. Ailecek hertürlü kemiği çok iyi bir şekilde yerinden çıkartırız. Atalarımızdan gelen bir yetenek..."

  Saçma, böyle salakça açıklamamı olur canım. Besbelli beni korkutmaya çalışıyor, yemezler canım benim,her ne kadar korksam da bunu sana asla belli etmem. İçimde kalan son cesaret kırıntısıyla saldırıya geçtim.

" Tüh bende kayıpları ortaya çıkarttığınızı falan düşünüyordum belli ki nişanlım hangi deliğe girdiyse orada kalmaya devam edecek"

Tamam bu biraz fazla olmuştu. Bana neden öyle bakıyor bu, kesin çekmeceden silahını çıkartcak şimdi beni alnımın çatından vuracak. Neyse ki sakinledi biraz sonra da boğazını temizledi uzun bir konuşmaya başlayacağı her halinden belli

" Konuyu sizin açmanız iyi oldu. Adamlarımdan öğrendiğim kadarıyla olanlar dan haberiniz yok bende sizi kırmadan olanları nasıl anlatırım diye düşünüyordum ama şu iki dakikalık konuşmamızdan sonra açıkcası artık bunu pek önemsemiyorum.

  Harika adamı daha şimdiden gıcık etmiştim. Ben böyleyim işte dilim hep başıma bela olmuştur. Herşeyi anlatana kadar çenemi kapalı tutmaya karar verdim.  Barlas bir süre beni inceledikten sonra konuşmaya devam etti.

"Kağan tam bir yıldır benden çalıyormuş, dün gece de son vurgunu yapıp kayıplara karıştı . Toplamda sekiz milyon lira ve işin canalıcı noktasına gelecek olursak giderken yanında nişanlımı da götürmüş"

Ne söylüyordu bu adam, kelimeler beynimin içinde dönüp duruyordu ama hiç birşey anlayamıyordum. Para çalmış, kağan hırsızlık yapmış ama bu değil, canımı yakan bu değil kağan neslihanla kaçmış, kağan ve neslihan, barlasın iki gün sonra evleneceği neslihan, yanaklarım ıslaktı ağlıyormuydum ben. Oda etrafımda dönmeye başladı barlas birşeyler söylüyordu ama duymuyordum. Tek hissettiğim beni içine çeken boşluk gerisi karanlık...

SAHTE SİNDİRELLA #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin