Üzerimdeki gelinlik o kadar abartılıydı ki; ucuz bir barın neon ışıklarıyla süslü tabelası gibi hissediyordum kendimi.Her tarafımdan swaroski taşlar fışkırıyordu adeta.Allahtan kabarık değildi, belden aşşağısı balık etek şeklindeydi ,uzun bir kuyruğu ve ondan daha uzun tülden bir duvağı vardı.Saçlarım sanki duvağı bir daha hiç çıkartamayayım diye bir milyon firketeyle ensemden toplanmıştı. Belli ki bir ay boyunca baş ağrısı çekecektim, yüzümdeki boyayla 200 m2 bir evin bütün duvarları boyanabilirdi.Hiçbir şey benim zevkimle örtüşmüyordu,zaten hiçbirşey de benim değildi ne gelinlik ne de damat. Gelin odasında altı nüfuslu bir ailenin birbirlerini hiç görmeden bir hafta yaşaması mümkündü.O denli büyüktü yani.
Murat ikili koltukta öne doğru eğilmiş parmaklarını saçlarına daldırmış bir şekilde oturuyordu öyle derin düşüncelere dalmıştı ki odasa bomba patlasa duymayacaktı adeta.
Selin ise tırnaklarını kemire kemire bir o yana bir bu yana salonu arşınlıyordu. Sanki elini ağzında tutarsa bana sayacağı bütün hakaretlere engel olacaktı.Oda buram buram gerginlik kokuyordu.
Ağır adımlarla yerimden kalktım, aynanın karşısına geçtim ve kendimi izlemeye koyuldum.Karşımda sanki başka biri vardı,kendimi daha önce hiç bu kadar berbat hissetmemiştim.Sonra Murat'a döndüm, bir kaç denemeden sonra sesimi duyurabildim
" Nasıl görünüyorum"
Murat hemen yanıma geldi, ellerini omuzlarıma koydu ve gözlerini gözlerime kitledi.
"Çok güzel olmuşsun canım, gözlerimi kamaştırıyorsun"
" yok onlar swaroski dendir" diye yapıştırdım lafı hemen
Murat yalandan da olsa gülümsedi.Bu hikayede iyi polis Murattı.Bana karşı elinden geldiğince sabırlı davranıyordu ama muratı iyi tanıyordum biraz üstüne gidersem anında basardı küfürü bana.
" Bak Denizcim,benim güzel baldızım .Konumuz bu değil.Selin de bende burdan hemen gitmek istiyoruz.Ama yanımızda sende olacaksın. Başımızı derde sokma, o Barlas denen adamı gözüm hiç tutmadı. Adam mafyamıdır nedir, kızım biz böyle insanlarla başa çıkamayız. Hadi inatçılık etme, şimdi gider konuşuruz Barlasla vazgeçtim dersin,çıkar gideriz evimize.
Tam ağzımı açmış Murat'a "Hayır" diyecektim ki, selinin carlamasıyla kafamı ondan tarafa çevirmek zorunda kaldım. Bana hiç bakmadan direk Muratla konuşuyordu.
"Bu güzellikten anlamaz, boşuna çeneni yorma, şeytan diyor ki tut saçlarından sürükleyerek çıkart buradan." Sonra sabrının son kırıntısıyla bana döndü "bak deniz beni çileden çıkartma, bi inat uğruna hayatını karartmaya değermi?"
Daha fazla dayanamadım zaten zaten dört gündür yaşadıklarım yeterince fazlaydı.
"Hayatımı mahfetmek mi? Arkamı döndüğüm her an da başkaları bunu benim için yapıyor zaten.Bir kerede ben yanlış karar vermişim çokmu. Bırakında kendi hayatımı kendim mahfedeyim. Bırakında bununla yüzleşeyim"
Ama Selinin vazgeçmeye niyeti yoktu. Ben bağırdıkça o benden daha çok bağırıyordu.
"Ne yani bırakalım da senin bile olmayan bir gelinliğin içine gir, nişanlısı, senin nişanlınla kaçmış bir adamla nikah masasına otur ki bu adam sıradan bir adam da değil. Yanında koruma ordusu olmadan sıçmaya bile gitmeyen bir kumarhane patronu"
"Düzeltiyorum.Bu adam Kıbrısın en lüks Otel- Kumarhane sinin sahibi,tanınmış bir iş adamı ve bana karşı son derece kibar."
"Sıçtırma kibarlığına, madem çok düzgün bir iş adamı o zaman neden polise gitmiyor"
"Polise ne diyecekti.'en yakın arkadaşım ve kumarhanemin müdürü Kağan (ki kendisi benim eski nişanlım olur) dört gün sonra evleneceğim kadınla kayıplara karıştı.He bir de yanında sekiz milyonumu götürmüş. Böylemi diyecekti. Kızım böyle adamlar önce saygınlığını düşünür, adamın dostları kadar düşmanları da vardır elbet. Hem danışıklı dövüş yapıyoruz. O saygınlığını koruyacak bende bir ay sonra zengin olucam"
Selin tam bana hakaret etmek için ağzını açacaktı ki hemen susturdum.
" Selin üç aydır işsizim, hayat bana hiç adil davranmıyor. İftiraya uğradım , kariyerim bir anda yerle bir oldu. Nişanlımı aslında hiç tanımadığımı çok acı bir şekilde anladım. Bu sefer ben kendi elimle sıçıcam hayatımın içine, sonra da 500 bini mi alıp hayatıma kaldığım yerden devam edicem."
Selin tam ağzını açacaktı ki çok şükür kapı ondan önce davrandı. Barlas tüm ihtişamıyla içeri girdi. O kadar yakışıklıydı ki Selin bile; Barlas 'dan tüm gücüyle nefret etmesine rağmen gözlerini ondan alamadı. Esmerler den hiç hoşlanmama ma rağmen resmen dibim düşmüştü. Onu daha önce takım elbiseyle görmüştüm ama smokinle birşeye dönüşmüştü. Kendisine dikilen üç çift gözü hiç umursamadan bana doğru yürümeye başladı belli ki bu bakışlara alışıktı ukala herif. Bana yaklaştığında suratıma hiç bakmadan
"Hazırsan gidelim artık deniz" dedi. Ve kolunu girmem için bana uzattı. Uzattığı koluna girdim ve bende hiç suratına bakmadan "Gidelim" dedim.
Kapıdan çıktık. Selinle Murat da hemen arkamızdan çıktılar. Bu otel bambaşka bir dünyaydı adeta. Bütün ihtişam ve zenginlik bu otelde toplanmıştı. Beya mermerden yapılmış zemin tertemizdi, heryer beyaz ve altın sarısı rengindeydi. Önde kafaları kazınmış, kulaklarında kulaklıkları olan silahlı iki kapı gibi koruma, ortada ben ve barlas, hemen arkamızda selin ve murat otelin balo salonuna doğru ilerliyorduk.Balo salonuna inen merdivenlerin tırabzanları altın sarısıydı. Balo salonu gelin gibi giydirilmiş bir sürü yuvarlak
masayla doluydu. Masaların üzerinde gümüş servis takımları ve şamdanlar vardı. Tavanda bir mahalleyi aydınlatacak kadar büyük kristal avizeler asılıydı. Hani şu elmas şeklinde olanlarından ( küçükken bizim evimizde de vardı ve ben onları gerçek sandığımdan ailemi çok zengin zannederdim)
Heryerden zarafet fışkırıyordu. Bir kaç gün önce evde ağı yırtılmış pijamayla menemen yiyen bir kız için oldukça fazlaydı. Karşımda en az üçyüz davetli vardı. Heyecandan heryerim ayrı oynuyordu, Barlas sanki hayatının kadınıymışım gibi bana sevgiyle bakıyordu ( tabi hepsi oyunun bir parçasıydı)
Barlas'ın annesi ve babası İtalya da yaşıyorlar dı dolayısıyla gelin adayını daha önce hiç görmemişler. Aslında Barlas'ın katı tutumu sayesinde bir çok insan gelini daha önce hiç görmemişti.
Barlasın ailesi beni daha önce gelin odasında ziyaret etmiş ve güzelliğim hakkında bir dünya methiyeler düzmüşlerdi.
Merdivenler den indiğimiz fark edildiği anda salonda alkış tufanı koptu. Bütün gözler üzerimizdey di. Ben kendimi her an bayılacak mış gibi hiasediyordum. Barlas bunu farketmiş olacaktı ki koluma ahtapot gibi yapıştı. Tabi bu hareketi beni sakinleştirmek yerine daha beter etti. Allahtan nikah masasına yaklaşmıştık. Barlas sandalyemi çekip beni yerime oturttu. Sonrada kendi yerine oturdu. Nikah memuru ve şahitler yerlerini aldılar. Benim şahidim selin di ve hala inanılmaz sinirliydi. Nikah memuru soruları sordu, nikahı kıydı ve artık resmi olarak evliydik. İlk dansımızı ettik, pastamızı kestik,fotoğraflarımız çekildi ve tebrikleri kabul ettik. Saatlerin nasıl geçtiğini anlamadım. Davetlilerin yavaş yavaş salondan ayrılmaların dan düğünün sona erdiğinin farkına vardım. İşte o an bir panik dalgası etrafımı sardı. Hep düğüne odaklanmıştım sonrasını hiç düşünmemiştim. Bir ay boyunca hangi evde kalacaktık, aynı yatakta mı uyuyacaktık, acaba benden farklı beklentileri olacakmıydı, eğer öyle bir düşüncesi olursa onu öyle bir döverim ki bırak aynı evde kalmayı aynı ülkede bile yaşamaya cesaret edemez di. Dün akşam Barlasın ofisinde bir avukat ordusu etrafımı sarmış, anlamadığım ellibin tane şey anlatmışlar dı. Sonunda da bana bir evlilik sözleşmesi imzalatmışlar dı. Beni derin düşüncelerimden kurtaran Selinin sesi oldu.
" Deniz, sana söylüyorum, duydun mu beni"
"Hayır, özür dilerim"
"Diyorum ki, Muratla ben anca bu gece kalabilicez burda, hukuk firmasını aradık ama izin alamadık, işler çok yoğun bu aralar"
Ardından Selin uzun siyah saçlarını parmaklarına doladı. Ne zaman bunu yapsa ardından duygusal bir konuşma gelirdi ama bu duygusal konuşmanın sonunda da ya bi küfür olurdu yada tehtit.
"Bak kuzen; bir gün kalıp gidicem ama gözüm Barlas denen o itin üzerinde. Eğer seni üzecek tek bir hareket de bulunursa onun taş...klarını çıplak elle kopartıp onlardan kendime kolye yaparım. Bunu ona aynen böyle ilet"
Ben kahkahayı bastım tabi. "Tamam söylerim"
Barlas bir anda yanımızda bitince Selin öfkeyle saçlarını savurup salonun en dibinde ayakta duran Muratın yanına doğru hızla ilerledi.Bense hala kıkırdıyordum.
Barlas " Kuzenin ne dedi de bu kadar güldürdü seni" dedi.
"Eğer beni üzecek bir harekette bulunursan taş....larından kendine kolye yapacakmış" ben böyleyim işte beynimle dilim arasında süzgeç yoktur benim.
Barlas kısa bir duraksamanın ardından kahkahayı patlattı. "Hatırlat da kuzenine pırlanta bir kolye alayım, belki o zaman benimkilerden uzak durur"
Sanki demin adamın şeylerinden bahseden ben değilmişim gibi utançtan kıpkırmızı kesildim. Kafamı hemen önüme eğdim. Barlas anlamış olmalı ki hemen konuyu değiştirdi.
"Gidelim mi artık"
Kafamı hızla yerden kaldırdım. "Nereye?"
Beni tek bir kelimeyle cevapladı "Eve"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHTE SİNDİRELLA #Wattys2016
RomanceNişanlısıyla masal gibi bir düğün hayali kurarken hayatı bir anda kabusa dönen ve kendini hiç tanımadığı,çok tehlikeli ve bir o kadar da yakışlı kumarhane patronuyla nikah masasında bulan denizin hikayesi...