Çiş kokmak istemezsin değil mi aşkım?

116 43 10
                                    

Gizemli kişinin ağzından: Saatlerdir hazırlık yapıyorum. Müdürün; kamp duyurusunu yaptığından beri, tüm okulun geleceği ve Efsane'nin de orada olacağını duyduğumdan beri... 2 sene sonunda bu benim için bir şans olabilir. 2 sene tam tamına 2 senedir ona kendi kendime mektup yazarak uyuyorum. Benim için günlük rutin haline gelen bu alışkanlıktan ve bir gün birisinin o mektupları bulmasından, ödüm kopuyor. Bu kampı bir şansa çevirebilirim. Bu benim için büyük bir fırsat...

Mira'dan devam:
"Sayın kel, göbekli, kısa boylu ve bir de; Peltek müdürümüzün söylediğine göre: bu sabah 9 da dikkat çekiyorum 9 da yani daha benim götümde pireler uçuşurken, kalkıp kampa gidecekmişiz -_- Herşeye tamam derim ama beni sabahın 9'unda kaldıracak ciddi bir
Neden gerekiyor.
Anladın mı? Aptal müdür!" Diyordum rüyamda. Sonra rüyamda çiş yaptığım ve yanlışlıkla altıma kaçırdığımı görünce anladım ki; İşemem
gerekiyor. Fakat, beni yatağıma kilitleyerek etkisi altına alan uykum; bana değil izin vermek, neredeyse yatağın içindeki tel ve süngerle bütünleştiriyordu beni.
"Bende seni seviyorum ama işemem gerekiyor çiş kokmak istemezsin değil mi aşkım? Güzeller güzeli, yatakların en çekicisi, sevgilim artık izin ver yoksa çiş kokacaksın derken; gelen sesin çişe benzemediği ama tanıdığım bir sırıtma olduğunu anladım.  Altımda bir ıslaklık hissettim ve sanırım 'sidik yüzünden saçmalıyorsun Mira' git işe artık diyen Cevriye teyze ortaya çıkmıştı bile.
"Ay seni mi kıracağım kız işerim tabiki" kapı tıklandı ve:
"Yetmedimi bu kadar sidik muhabbeti?" Diyen bıkkın ve saçı başı birbirine katışmış klasik bir sabah kalkan Efsane modeli gördüm.
"Herşeyi duydun değil mi? Açıklayabilirim."
"Akşam o kadar severek içtiğin kola sidik olmuş konuşuyor, sende onunla tartışıyorsun ayrıca ne olıyor sana Caner'le takılmak iyi gelmedi. Onun gibi saçmalamaya başladın"
"Yüri git ya sen kapı mı dinliyorsun? ayrıca bu tipin ne korku filminden fırlamış gibisin.

***


Efsane'nin ağzından :

Evden bizi Caner ve Mert almış ve okula doğru yola koyulmuştuk.
"Kahretsin sen ciddi misin?" Deyiverdim birden. Mira'nın sesini duymam gecikmedi;
"Ne yi kahretsin?"
"Şu gelenlene bak" dedim Berkay'ı gösterirken Berkay ne yazık ki benim eski sevgilimdi ve ben ne kadar bitti desemde şiddetle karşı çıkıp; çevremdekilere ya da bana zarar veriyordu. Ahmak çocuk, beyinden noksan, dinozor suratlı, işkembe çorbacısı kılıklı, sponsorlu mal seni.

                     ***

Otobüste en arkaya bizim dörtlü kurulmuştu. Ben cam kenarında yanımda bir boşluk hissettim.  Mira'nın bem yanımda değilde Mert'in yanında oturduğunu gördüğümde şaşırmadım diyemem doğrusu, zaten bu kızda bir şeyler vardı.
"Caner nerede?"
"Kızlarla fingirdeşiyor seninki." Diyen bir kırmızı kafa oturdu yanıma kim olduğunu öğrenmek için kafamı çevirdim okulda göremediğim. Fakat okul dışında; okulun popüleri, adının Savaş olduğunu bildiğim çocuğun yanında görmüştüm.  Bizim okulda değilken bizim kampa nasıl geliyordu?  Kesin parayla yapmıştır. Derken cevap vermeden onaylarcasına kafamı sallayarak kulaklıklarımla güzel bir şarkı dinleyerek yolun yarısına geldik. Kafamı kaldırdım ve sonra yine Savaşı'ın sürtüklerinden  birisi Savaş'ın içine düşercesine ağzını yayarak komuşuyordu. Göz devirmeden edemedim.  Yanımdaki kırmız kafa göz devirdiğimi görmüş olacak ki;
"Ben senide okuldaki tüm kızlar gibi Savaş'tan hoşlandığını sanıyordum."
"Sen ciddi misin?"
"Neden olmayayım?"
"Söylediğin şey okulun sürtükleri için geçerli."
"Sen nesin?" Kulaklıklarımı çıkarıp
"Sen kendini ne sanıyorsun lan? Kızıl kafa?" Dedim çok bağırmamaya çalıştım ama 1 sıra önümüzdekilerin duyduğuna eminim. Onun konuşmasına izin vermeden Mert her zaman ki korumacı tavrı ile;
"Ne oluyor burada"
"Hiç bir şey olmuyor önüne dön sen."dedi kızıl kafa umursamaz bir tavırla.
"Ne diyorsun lan sen?" Olay fazla büyümeden yetkili öğretmenin gelmesi iyi oldu çok büyümesinin iyi olacağını düşünmüyordum.

Barış'ın ağzından:
Otobüste bir tartışma çıkmış ve kulağımdaki müziği dinlemem engel oluyordu. Evet engel oluyordu çünkü bir sıra arkamızda oluyordu ne oluyorsa. Arkamı döndüm Efsane ve Savaş'ın arkadaşı
Ateş'in tartıştığını gördüm. Annesi ona bu ismi verirken; saçlarından esinlemmiş olmalı. Çok geçmeden görevli öğretmen gelmiş olayın ilerleyiş yönünü değiştirmişti.  Yaklaşık yarım saat daha geçtikten sonra,  kamp yeri olarak nitelendiremeyeceğim kadar mükemmel bir yerdeydik.
   
 

                  ***

Efsane'nin ağzından:
Burası gerçekten güzeldi.  Etrafa, büyülenmiş gözlerle bakan okuldan çok net anlaşılıyordu. Herkes ağaçevlere büyülenmiş gibi bakarken Caner;
"Dostum burası canerist diyarından bile daha güzel. Beni buraya bırakın ben tüm yazımı burada geçiririm."
"Okula verdiğimiz tonla paradan sonra   bu normal birşey abartmayın." Diyen ve yine otobüsteki umursamaz tavrıyla kızıl kafanın burada ne işi vardı?
"Sen her yerden çıkar mısın?"
"Yani hobilerim arsında bulunduğunu söylebilirim." Yanında ağaç velerden hangisine seçsem gibi bakan Savaş'ı görüp;
"Gitsene sen sürekli sürtüklerle takılan arkadaşının yanına." Dedim Savaş'ı işaret ederek. O sıra Savaş arkasını dönüp;
"Gelsene lan seni getirdiğime pişman etme."
"Bencede al tasmasını tak şunun ekselanslarına saldırmasın kızıl kafa." diyen Mert ve ona;
"Canerist diyarındaki pizzalar aşkına bu ne biçim bir saç ne biçim bir kafa ne manağa?" Diyerek kendi çapında laf sokan daha doğrusu sokmaya çalışan Caner'le son buldu bu gün ve gölün kenarındaki ağaç evi müdüre fazla para vererek biz aldık.
Bu gün olanlar, aklıma annemlerin gelmesi, Mira'nın bana hiçbir açıklama da bulunmadan uykuya dalması ve Mert'le birlikte neredeyse sevgili kıvamına gelmiş olmalarını düşünürken; şarkı dinlemek istedim fakat ağaç evin önündeki ve gölün kenarındaki banka oturarak dinlemeyi tercih ettim. Telefon ve kulaklığımı alarak sessizce aşağıya indim ve gece ortamı aydınlatan loş ay ışığının yanında loş bir sokak lambası diktiklerini gördüm, her ağaç evin yanında vardı. Şarkıya eşlik ederken rüzgar esiyordu. Üşümek hoşuma gittiğinden çok üstlemedim fakat gittikçe artan rüzgar benim rahatsız olmama neden oluyor ve be hırka giymeye teşvik ediyordu. Ağaç eve hırka almak için çıktığımda çalıların arasından bir hışırtı geldi. Rüzgardadır dedim.
Hırkamı alaram tekrar dışarıya çıktım. Banka tekrar oturup eşlik etmeye devam ettim.

I remember tears streaming down your face When I said I'll never let you go When all those shadows almost killed your light I remember you said leave me here alone but all  that's dead and gone and passed tonight
Just close your eyes sun is going down you'll be alright no one can hurt you now come morning light you and I'll be safe and sound...

Üşüyen ellerimi hırakamın ceplerine soktum.
Hırakmın cebinde elimi rahatsız eden bir kağıt olduğunj hissettim. Ayrıca bu hırka benim dde değildi Mira'nın mı diye baktım onunda değildi. Cebimden çıkardum ve bu kağıt değil mektuba bemyordu. Burnuma yaklaştırdım ve partakal kokuyordu. Zarfın içini açtım. İçinde somon kağıdında güzel bir el yazısı ile yazılmış mektup vardı;

Bu şarkıyı üzgün, düşünceli ve ya sinirli olduğunda dinlersin.  Bu akşam düşüncelisin. Belkide kafanı kemiren düşüncelerden dinliyorsun. Rüzgarda dalgalanan saçların, şarkıya eşlik ediyor.  'Ben gururluyum'  diyen küçük kalkık burnun ve bu kağıda sığdıramadığım güzelliğin...

Medya:Mira ve afsane'nin kaldığı ağaç ev. Efsane'nin dinlediği ve söylediği şarkı.

Birkaç saate yad a sabah yeni bölüm gelecek umarız beğenirsiniz. İyi geceler, kitaplı rüyalar. Birde şöyle bir karar aldık size; sherlock'larımız demek istiyoruz. :)

Barış'ın Efsane SavaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin