Tekrar merhaba +13 vote olduğuna göre 9. Bölümü de yayımlayalım dedik. Yorumlara görüşlerinizi ve gizemli kişi hakkındaki tahminlerinizi belirtirseniz seviniriz. Keyifli okumalar medya ya bir şarkı bıraktım. Dinleyip dinlememek size kalmış tabii. [=
Acımasızdı insanlar umursamazlardı. Aslında en doğrusunu yaparlardı. Umursamak güçsüzlüktü. Şiddetle inandığım bu kanı gerçekliğini bir kitapta da rastlayarak kesinleştirmişti. Peki ya umursamak güçsüzlükse ne yapmalı?
>Olanları göz yumarak izlemek.
>İnsanların yanlışlarını düzeltmeye çalışmak.Eğer umursamak güçsüzlükse olanları göz yumarak izlemeyi seçebilirdim. Beni burada en fazla ne kadar tutabilirdi ki? Gri duvarlı yıkık dökük, eski, ahşap pencereli, bir kulubedeydim 3 gündür. Bana yaptıklarına katlanmış ve umursamamıştım. Ormanda o iğrenç öpüşmenin ve "Bunu ödeyeceksin" kelimesinin gerçeklik payını aşmıştı. Türlü türlü işkenceler gören vücudum dayanamıyordu. Ne yapıyordu bu böyle önce işkence çektirip, sonra yaralarımı temizliyordu. Her sabaha 'Birisi beni bulacak.' diye umutla uyanmaktan başka hiç bir çıkar yolum yoktu. 3 gündür buradaydım. Kapıları deli gibi kilitliyor çıkmamı engellemek için her şeyi yapıyordu. Ama güçlü olup umursamayacaktım. Daha doğrusu bana 3 sene gibi gelen 3 günde buna karar vermiştim. Umursamayacak ve ona bunu çok ağır ödetecektim. Hemde çok ağır.
Düşüncelerimi bölerek yine piç sırıtışı ile odama, evet artık buraya odam diyordum. Çünkü burayı benimsemiştim. Odama bir yemek tepsisi ile geldi ama tepsinin içinde tahmin ettiğim gibi yemek değil türlü türlü işkence aletleri bulunuyordu. Artık alışmıştım ve odaya girdiğinde yüzüne bile bakmıyordum. İğrenç sadist ruhunu benim üstümde denemesi gururumu yerle bir etmişti. Daha doğrusu o öyle sanıyordu. Ama ona boyun eğmemiş ve gururumu ezmesi için hiç bir şans tanımamıştım. Yaptığı her işkencede benim ona yapmaması için yalvarma mı beklerken sadece bir kaç damla gözyaşı ve sınırsız çığlıklarla işkenceleri sonlandırıyordu. Sırtıma açtığı yarıklar, saçlarımı yük aleti olarak kullanması en acı vereni de karnıma sıcak mum damlatmasıydı. Hayatımda bir daha öyle bir acıyla karşılabileceğimi düşünmezken elinde elektrik veren şu aletle sinsi sinsi gülerek yanıma yaklaşıyordu.
"Bu gün nasılsın güzel gözlü kız?"
Yine her zamanki gibi cevap vermeyince.
"Aaaa ama böyle hiç eğlenceli olmuyor ki. Ben ıhhmmm ben senin acı çektiğini bana yalvardığını görmek istiyorum."
"İstersen öldür, sana yine de yalvarmam."
"Oooww bu kadar iddialısın ha?" Kaşlarını kaldırdı bunu yaparken o elektrik veren aleti hazırlıyordu. Yavaşça yaklaştı ve o iğrenç gülümsemesinden suratına bir tane yerleştirip yanıma yaklaşırken, acaba bir hamle yapsam mı? Diye düşündüm ama buraya geldiğimin ikinci günü yaptığım hamle çok rezilce bitmişti. Daha dikkatli olmalı ve bilinçli hareket etmeliydim. O kibirli, kendini her insandan üstün gören zengin piçlerinden tek farkı şuydu; o bir sadistti.
İşte bunu öğrendikten sonra kampın yürüyüş yolunun aralarında, onun ağaç evinin yakınlarında gördüğüm kanlı bıçak ve baltalardan sonra kesinleşen bir şey varsa o da şuydu; kilolarıyla dalga geçilen ve okulda eziklenilen tombul bir çocuğun kamptan üstünde kanlı bir gömlekle eve dönüşü herkesi şüpheye düşürmüştü. Çocuk ayı yüzünden oldu ormanın derinliklerine gittim diyerek görevli öğretmenleri de kandırmıştı. Tabii kimse anlamadı. Anlamayacaktı da ona bunu Savaş'ın yaptığını. Yalnızca ben bilecektim belkide."Ahh"
"İşte başlıyoruz seni dalmışken düşüncelerinden elektrik vererek uyandırmak çok zevkli. Söylesene özledin mi? Mira'yı Mert'i bir de şu aptal vardıya 'caneristler diye ortada gezinen' hah bir de onu özledin mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Barış'ın Efsane Savaşı
Mystery / ThrillerO gün yine küçük kütüphanemde ayaklarım masanın üstünde, tek elimde sigara diğer elimde kitapla dedikodu yaparken çekirdek çitleyen teyzeler gibiydim. İçimde nedensiz bir şevinç nedensiz bir heyecan vardı, Diye düşünürken kapının çalmasıyla düşünc...