0.1

136K 10K 11.8K
                                    


OKUMAYA BAŞLADIĞINIZ TARİHİ VE SAATİ BURAYA BIRAKIN LÜTFEN.


*


BÖLÜM 1: ''KORKAK''


# Kelly Rida - Read All About It


ALYA ESENDEMİR


''Deli sürtük!''

Üzerimdeki siyah, kapüşonlu hırkanın kapüşonunu başıma geçirmiş, başımı öne eğmiş bir şekilde yürürken duydum o tanıdık kız sesini ve duymamış olmayı diledim. Bir an için gözlerimi kapatıp, tekrar açtıktan sonra adımlarımı hızlandırdım ama kaçamayacağımı biliyordum.

Son iki yıldır hep yakaladıkları gibi şimdi de yakalayacaklardı.

''Hey, deli sürtük! Nereye böyle aceleyle?'' derken bana yetişmiş ve kolumdan tutarak, beni durdurmuştu. ''Bir hoşça kal bile demeden mi gidiyorsun?''

Arkamdan, önüme geçtiğinde başımı yukarı kaldırıp ona bakmak yerine, ayakkabılarına baktım. Benim hemen her gün giyilmekten kirlenip, eskimiş spor ayakkabılarımın aksine yepyeni parıl parıl parlayan babetler giymişti. Hayatım yeterince berbat değilmiş gibi onu daha da berbat hale getirmeyi kendine görev edinmiş kızın ayakkabılarıydı bunlar.

Çok geçmeden ona bu görevde yardımcı olan arkadaşlarının ayakkabıları da görüş açıma girdi, onun bir adım gerisinde durdular.

''Kusura bakma, bugün seninle ilgilenmedim. Bilirsin, okulun ilk günü, arkadaşlarla hasret giderme falan filan...'' dedi ve hemen ardından ekledi: ''Gerçi sen nereden bileceksin? Senin hiç arkadaşın yok ki.'' Sesli bir şekilde güldü ve arkadaşları da ona katıldıktan sonra, ''Zavallıların arkadaşı olmaz,'' diye yorumda bulundu içlerinden biri.

''Duydun mu, zavallı?'' dedi vurgulayarak. ''Bana bak,'' derken eliyle kapüşonumu başımdan çekti. ''Seninle konuşurken yüzüme bak,'' diye emir verdi.

Emrini yerine getirmediğimde saçlarıma asılarak başımı yukarı kaldırdı ve beni ona bakmaya zorladı. Okuduğumuz masallardaki cadılar çirkin, buruş buruş suratlı, kargaburunlu ve yırtık pırtık kıyafetli olarak tasvir edilirlerdi fakat gerçek hayattaki cadılar öyle değillerdi. Tam tersine güzel, okka burunlu, pürüzsüz tenlilerdi ve marka kıyafetler giyiyorlardı.

Tıpkı karşımdaki kız gibi.

''Üç aylık tatil sana yaramamış,'' dedi saçlarıma iyice, sertçe, asılırken sonra da boştaki eliyle çenemi kavradı. ''Eğitimini unutmuşsun,'' derken tırnaklarını etime geçiriyordu. Yüzümü buruşturdum. ''Neyse, dert değil... Sana hatırlatmak için bol bol vaktimiz var. Nasıl olsa sene sonuna kadar benimsin.''

Neden? diye geçirdim içimden. Neden yapıyorsun bunu?

Dışımdan da söylemek isterdim. Bağırmak. Haykırmak. Kelimeler uçurumun kenarına kadar geldiler ama aşağı atlamadan yakaladım onları. Geri dönüşü olmayan bir yola girmeye, intihara, meyilliydi kelimeler... Ama ben değildim. Ölmeyi isteyecek kadar çaresiz ama kendimi öldüremeyecek kadar da korkaktım.

''Sesin yok mu senin? Onu kullan, bir şey söyle!''

Evet, yoktu. Sesimi kaybetmiştim, daha doğrusu benden çalınmıştı. Zorbaların, karşılık verdikçe daha da heveslendiğini fark ettiğimden beri karşılık vermeyi bırakmıştım. Susuyordum. Duruyordum. Hiçbir şey yapmıyordum. Onlar beni ezip geçiyordu ve ben onlara izin veriyordum.

RUHUMDAKİ İMZA (İMZA SERİSİ #0.5) [ASKIDA]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin