Dünya bir başdönmesiyle tekrar aydınlandı. Gözlerimi açtım ama her yer fıldır fıldır dönüyordu. Tekrar gözlerimi kapattım. Bir süre sonra açtım. Dönme durmuştu ve kendimi iyi hissediyordum. Ne olduğunu ve nerde olduğumu anlamaya çalıştım. En son hatırladığım Peri boşluğunda dolaşmamdı ve birden bir başdönmesi ve umursamazlık-rahatlık hissettim ve düştüm. Yuvarlak bir peri kapısı açıldığını hatırlıyorum.
Derken bir yatakta yatmakta olduğumu fark ettim. Hatta bir ranzada. Bir ranzanın üst yatağında! Neredeydim? Duvarlar beyaz renkliydi ve derli toplu bir odadaydım. Ranzanın karşısında bir kapı kapının yanında bir çalışma masası ve kitaplık yer alıyordu. Ranzanın çaprazında bir giysi dolabı vardı. Burası kesinlikle bir insana aitti. Mütevazı eşyalar. Periler şatafat ve abartıyı severler. Bir peri odasında olduğunuzu anlarsınız. PEri mobilyaları havalıdır. İyi de neredeydim? Ranzadan aşağı baktım ve... Ve?!!! Siyah kanat aşağıda yatıyordu! Uyuyordu! Kanatları yoktu! Kanatları yoktu? Yoksa gerçekten ajanların dediği gibi bu bir yanılma mıydı? Fazla rahatlamadan gelen bir zihin oyunu muydu? Peri algılarımı devreye soktum ve şu an hissettiğim karşımdakinin tamamen bir insan olduğu yönünde. Gerçekten hayal görmüş olmalıyım. Bir peri doktoruna görünsem iyi olacak sanırım. Buradan bir an evvel çıkmalıyım. Ama bu da ne? İnsan formundayım? Düşerken insan formuna dönüşmediğimden eminim. Üstelik insan formuna istemsiz girilemez. Bir dakika bir dakika... Kafam karmakarışık. Neler oluyor?
Kafam karmakarışık halde ranzadan yavaşça aşağıya indim. Siyah Kanat'ı uyandırmak istemiyordum. Ondan korkuyordum. Ama peri hislerim şu an onun tam bir insan olduğunu söylüyor. Oradan ayrılmam gerektiğini biliyor ama bir türlü adım atamıyordum. Onun tuhaf olduğunu biliyor ve aynı zamanda onu büyüleyici buluyordum. Onu büyüleyici mi buluyordum? Bu da nereden çıktı? Ama karşımda yatan beyaz tenli , simsiyah saçlı erkekten gözümü alamıyordum. Karşımda uyuyan bu erkek bir insandı. Bu su götürmez bir gerçekti. Onu algılamaya çalıştım, evet bir insan. Sanırım gerçekten de halüsinasyon gördüm. Ama o zaman burda işim ne? Ya da peri boşluğundan düşüp buraya gelmemin sebebi ne? Peri boşluğunda ilerlerken aklımda Siyah Kanat vardı acaba son düşüncem o olduğu için mi kendimi burada buldum? Belki de peri boşluğunun bizi istemsizce gönderdiği yerler zihnimizdeki son düşüncelerdir? Peri boşluğunda zaman geçirmememiz gerektiği kuralı bu nedenle ortaya çıkmıştır belki de. Sorular sorular sorular... Bunlara cevap alabileceğim birileri olmalı. Ajanlardan bir şey öğrenemeyeceğim anlaşıldı. Arkadaşlarımın da bu konuda bir şey bileceğini sanmam ve yetişkin periler genç perilerle konuşmaya bile tenezzül etmez. Ama Peri kütüphanesinde bir araştırma yapabilirim belki. Evet evet bu çok mantıklı. Hemen bir peri kapısı açıp oraya gitmeliyim. Gitmeliyim ama... Siyah Kanat'ı incelemekten kendimi alamıyorum. Saçlarının siyahı muazzam. Perilerin asla bu kadar siyah saçları olmaz. Muntazam göz kapakları, uzun kirpikleri... Perilerin gözleri kocamandır. Kirpiklerimiz pek belirgin değildir. Saçlarımız renkli, yüzümüz yürek şekline benzer ve çenemiz genelde sivrimsidir. Biz Animelere benzeriz. Oysa insanlar o kadar farklı ki... hep merak etmişimdir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Peri #OnceUponNow #JustWriteIt
FantasyLuna Ülgen'e baktı. Aşk buydu, sevgi buydu, onun için her şeyden vazgeçebilirdi. Ülgen'in babası yapmıştı bunu. Sevdası uğruna Pebo'yu terk etmişti. Ülgen geçmişini öğrenip kendisinin ne olduğunu anlamalıydı. O bir yarı peri olabilir miydi?