Anne

6 0 0
                                    

Kapı bizi Ülgen'in odasına götürdü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kapı bizi Ülgen'in odasına götürdü. Öğrendiğimiz şeyler benim için bile zorken Ülgen darmadağın görünüyordu. Duygu karmaşası yaşadığı her halinden belliydi. Onu anlamak istiyordum ama bu zordu. Ben peri olarak doğmuştum, ve böyleydim. Ülgen bir insan olarak doğmuştu, 18 yaşına bastığı gün değişimler gerçekleşmişti. Özünün ne olduğunu anlamak istiyordu. Bir insan değildi. Tam anlamıyla bir peri de sayılmazdı. Gerçekten karmaşık bir durum. 

Konuşmadan saatlerce oturduk. Ülgen bana sarıldı ve ben de ona sarıldım. Ona olan aşkımı anlamasını umursamıyordum. Aşıktım n'apayım. 

İkimiz de kıpırdandık. Bana baktı, eliyle yüzümü kendine doğru kaldırdı. Gözlerimin içine baktı ve beni öptü. Uzun uzun uzun ve uzun bir öpücüktü. Hayatımın ilk öpücüğüydü. Hem de aşık olduğum adam tarafından verilmiş değerli bir hediyeydi. İnanılmazdı. 

Dudaklarımız ayrıldığında fısıldadı: "Bunun anlamını sorma bana."

"Sormam..."

Tekrar öptü beni. Tekrar ve tekrar. İşler kontrolden çıkmaya başlayınca durdu. Gözlerime baktı. Çok şey vardı o gözlerde. Duygularını okumak istedim ama okuyamadım. Sımsıkı sarıldı bana.

"Beni bırakma."

Fısıldadım: "Bırakmam..."

O şekilde ne kadar kaldık bilmiyorum ama bildiğim tek şey bu anın hiç bitmesini istememdi. Biz böyle sarılmış dururken bir anahtarın kilitte dönme sesini işittik. Ülgen'in annesi gelmiş olmalıydı. Ülgen onu karşılamak için salona geçti. Ben ne yapacağımı bilemediğim için öylece kalakaldım.

Ülgen'in annesiyle konuşma sesleri geliyordu. Birkaç cümle sarfettiler. Ne konuştuklarını duyamıyordum. Sonra Ülgen bana seslendi: "Luna, gelir misin lütfen?"

Ürkek adımlarla içeri girdim. Ülgen yanına oturmamı işaret etti. Oturdum. 

"Anne, seni Luna'yla tanıştırayım. O da babam gibi bir peri."

Annesi duyduklarından şok olmuş bir ifade ile bana baktı. Duyduklarını duymak istemiyordu. Korkmuştu, gerilmişti, endişelenmişti, üzülmüştü, kederlenmişti. Ve bu kadar duygu bana o kadar çok geldi ki... Ve o bir insan olarak duygularını perdeleyemiyordu ve bu kadar duygu beni resmen sersemletmişti. Ülgen durumu anladı. Annesinin duygularını o da anlıyordu ama o dirayetliydi. Elimi tuttu. Elimi tutmasıyla o sersemlik hissi geçti. Onda bir güç vardı. Duyguları absorbe ediyordu.

Annesi konuşmayınca Ülgen tekrar konuştu:

"Anne," dedi müşfik bir tonda. "Babamın bir peri olduğunu biliyorum. Bunu bugün öğrendim. Ve sen bana babamla olan hikayeni anlattıktan sonra ben de sana kendi hikayemi anlatacağım."

Annesi yıkılmış bir tonda konuşmaya başladı.

"Babanla o zamanlar çalıştığım bir kitapçıda tanıştık. Önceleri sadece kitap almaya ve kahve içmeye geliyordu. Sonrasında kahve içerken bana da ısmarlamaya başladı ve biz samimi olduk. Artık birbirimizi görmeden duramıyorduk. Sevgili olduk. Benle yaşamasını teklif ettim. Kabul etti. O kadar mutluyduk ki... Sonra bana bir şey anlatması gerektiğini söyledi. Kötü bir şey olacağını hissetmiştim. Ama sadece bana söyleyeceği şeyin 'ben evliyim ve de çocuklarım var' tarzı bir şey söyleyeceğini sanmıştım. ama bana söyledikleri bambaşkaydı. İnanmak istemedim. Böyle şeyler filmlerde olurdu. Gerçek hayat başkaydı. Ama değilmiş... Gözlerimin önünde kanatlarını açtığında ona inanmaktan başka çarem kalmamıştı. O bir periydi. Onu kovdum. Böyle masallardan çıkma bir şeyle yaşayamazdım. Doğaya aykırıydı. Ama onsuz yapamadım. Onu çok seviyordum. Dünya üzerinde hiçbir insan birini bizim birbirimizi sevdiğimiz gibi sevmemiştir. "

Peri #OnceUponNow #JustWriteItHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin