Azim

40 4 0
                                    

Evet, eğitimin devamı... Şimdi ne yapmamızı isteyecek ki acaba? Kral sanki kafamı okudu:

—Doğukan, öğrenmen gereken birkaç yeni şey daha var. İpek sense yeni gücünle biraz daha çalış.

Bunu dedikten sonra yerin altından askerlerinden çıkardı. İpek savaşırken Kral bana döndü:

—Şimdi sana gelelim, sen bir evrenden diğerine aktarma kullanmadan yani "Tek Kapı" yöntemini kullanarak gitmeyi öğreneceksin. Yalnız bir sınırlama var, o evrene daha önce gitmiş olman gerekiyor. En azından benim için öyle...

Ellerini birleştirdi:

—Aynı normal bir "Kapı" açacakmış gibi odaklan yalnız bu sefer tüm düşüncelerini o evrenin bir fotoğrafına
odakla.

Ben de onunla beraber yapmaya başladım, "Kılıçlar Evreni"ni hayal ettim. Açmıştım!!! Bu bir "Düğme Deliği"ydi. Ancak biraz dalgalanıyordu. Kral bana döndü:

—Aferin evlat! Yalnız şu anki kapın biraz dengesiz. Bu bir sıkıntı teşkil edebilir. Gerçi bunu yapabilmen bile mucize ama biraz daha çalış bakalım.

Bunu duyar duymaz beş kere daha denedim. Beşinci de durdum çünkü dalgalanmıyordu. Kral güldü:

—Çok çabuk öğreniyorsun.

Şimdi artık sıra bende:

—Sana bir şeyler sorabilir miyim?

—Tabii ki.

—Eski "Gezgin"ler nasıldı?

—"Gezgin"ler eskiden evrenledeki düzeni sağlamak üzere, terörist tavırlar takınanlara karşı savaşan kişilere denirdi.

—Peki ne oldular?

—Artık "Gezgin"ler evrenin çıkarlarını değil kendi çıkarlarını düşünüyorlar. O yüzden amaçlarından saptılar.

—Ben de düzeni tekrar sağlayacağım, öyle mi?

—Evet. Sen düzeni tekrar kuracaksın.

—Peki, neden sen yapmıyorsun bunu?

—Çünkü sen bir gün benden çok daha güçlü olacaksın.

—Bir de bana gönderdiğin öğretmen seni çok merak ediyordu. Seninle görüştüğümü ona söyleyeyim mi?

—Elbette selamımı ilet.

—Benim biraz büyü öğrenmem gerekmez mi?

—Sıradaki dersimiz de bu işte. Sana basit büyüleri göstereceğim. Bunlar dört element büyüleri, enerji kontrol büyüsü, ışığın ve karanlığın büyülerini öğreteceğim. Ek olarak da etrafındaki enerjiyi kontrol etmeyi öğreteceğim.

İpek savaşmaya devam ederken araya daldı:

—Bir dakika son üç büyü kontrolü zor olan büyülerden değil mi?

—O normal bir "Gezgin" değil biliyorsun, değil mi?

—...

—Doğukan sen biraz mola ver ve İpek'in gelişimini seyret.

—Tamam.

Yere oturdum, gerçekten yorulmuşum. Sonra İpek'e baktım, gerçekten kendini zorluyor. Kristallerin pozisyonlarını değiştirmek zor gibi gözüküyor. Kendini zorladığını hissediyorum. Kristallerin değişimi arasındaki zamanın her denemesinde kısaldığını hissediyorum. Kral'a döndüm:

—Şu askerlerini durdurabilir misin?

—Onunla konuşmak mı istiyorsun?

—Hayır. Onunla savaşacağım.

—Peki!?

Askerler birden yok oldu. Ben de kılıcı bir hançere dönüştürdüm. Aklıma gelen en hızlı silahtı. İpek'e bağırdım:

—Geri durmayacağım, ona göre.

—Sana ne oldu böyle.

Cevap vermedim. Ona gücünü kullanmayı öğreteceğim. Bunu zor yoldan yapmam gerekse de. Fikirlerimden kurtulup İpek'e doğru atıldım. İlk saldırıyı kristallerle engellemeyi başardı. Ben de geri çekiliyormuş gibi yaptım. O da kristalleri geri almaya başladı. Hemen karnına darbeyi indirdim. Bu yara ağırdı. Kristalleri iyileştirme moduna alıp kendine doğru ateşlemeye başladı. Fırsattan yararlanıp hançeri boynuna dayadım. Hançeri çektim:

—İpek, hamlelerin çok yavaş.

İpek bir tokadı savurdu. Tabii ki geri kaçıldım.

Niye bunu yaptın?!

—Çünkü sana göstermek istediğim bir şey var.

NE GÖSTERCEKMİŞSİN!?

—Azmi.

Bunu der demez hançeri savurdum. Ancak İpek bu sefer hızlıydı. Kristalleri ile hançeri hapsetti. Ben de hemen geri çekildim. İpek eskisinden çok daha hızlı bir biçimde kristalleri ayarlayıp ateş etmeye başladı:

—İşte benim İpek'im!

Birkaç yerimden vurulmuştum. Hançeri yok ettim. Bu benim ilk özelliğimdi zaten. Bir tane kalkan ile kılıç hayal ettim. Ama kalkanı saydam hayal ettim. Tam saydam olmasa da arkası görünüyordu. Kalkan siper edip hızlıca ilerledim. İpek'in taktiği büyük ihtimalle kristaller, yerden çıkarmak olacaktır. Dolayısıyla fırlatılabilir bıçakların olduğu bir kemer hayal edip zıpladım. Bıçakları hızlıca İpek'e doğru attım. Yere indiğimde İpek savaşamayacak halde idi.

—Kendini iyileştir İpek.

İpek iyileştirme kristallerini ateşledi. Ben de yere oturdum. İşi bitince o da yanıma geldi. Ona döndüm ve yanağına bir öpücük kondurdum. Yanakları da saçı kadar kırmızı oldu. Konuşmaya başladım:

—Beklediğimden çok daha iyidin. Süpersin!

—Ama senin beklemediğine karşı bile bir planın var değil mi?

—Maalesef ki var.

Kahkahayı bastık. Bu arada kral yanımıza geldi ve bana baktı:

—Çok iyi bir analiz yeteneğin var. Kılıcın seninle çok iyi uyuşuyor.

—Teşekkür ederim. Peki ben nasıl büyü öğreneceğim?

—En iyisi sana bunu İpek öğretsin. Ben sadece son üçünü öğretirim.

İpek hemen atıldı:

—Ona ben öğretirim. Bundan çok mutlu olurum.

—Hadi başlayalım o zaman.

PARALEL GEZGİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin