BÖLÜM 7-) Neredeyim?

771 18 0
                                    

Bölüm şarkısı: Bridgit Mendler - Atlantis.
Multi:Kerem Balcı (Dövmeyi unutmayın derim. Bölümün kilit nesnesi.)
Bölüm Gülden'in ağzından devam ediyor. İyi okumalar dilerim.
                                                     Yağmur

***
Kaşlarımı kaldırarak yüzüne baktım. O ise tek kaşını havalıca kaldırmıştı. Yattığım koltuktan doğruldum. Yüzünü daha net görmeye başlamıştım.
"Ben, beni en son kaçırdılar. Sonra yakaladılar. B-ben ne olduğunu bilmiyorum. Beni Keremlere götür!" Başlarda ki ılımlı yaklaşımım sonlara doğru garipçe kızgınlığa dönmüştü. Yerimden hızla kalktım. Kalkmamla nefesimi tutup acıyla inlemem bir oldu. Sinirle acıyan belime baktım. Bandajla kapanmıştı ve hafifçe kan çıkıyordu. Gözlerimi irileştirirken Emre'nin de gözlerinin irileştiğini gördüm. Büyük adımlarla yanıma gelirken bende az önce kalktığım koltuğa oturdum. Dudağımı ısırarak Emre'nin yüzündeki ifadeleri izledim. Sessizce küfür ettiğinde yutkunup kaşlarımı çattım.
"Bi-birşey mi oluyor Emre?!" bağırarak söylediğim sözler bir nebze daha acıtırken elimi deri koltuğa koyup tırnaklarımı geçirdim.
Emre ayağıya kalktığında gözleri hala bandajın üstündeydi.
"Sen bekle. Ben hemen geliyorum." Yavaşça arkama yaslanıp beklemeye başladım.
Uzun süre bekletmediği için kendisine içimden minnetarlığımı sunuyordum çünkü bu acı fazla katlanılabilecek bir acı değildi. Elinde ufak bir kağıtla geldiğinde kağıtla bandajın alakasını düşünüyordum. Hemen yanıma oturduğunda kağıdın üstünde bir çeşit şekil olduğunu gördüm. Bandajı açarken canım yandığında üst dudağımı ısırdım. Bamdajı açan eli donup kaldığında bende belime baktım. Belimde o kağıttaki şekiller vardı. Bandajın yapışkanlı kısmına yapıştırılmış bir yazı gördüm. Yazıyı mırıldanarak okurken Emre hala kaskatıydı.
"Bunlar bizim sembolümüz. Asla unutmayız." kaşlarımı artık son raddeye kadar çattım ve Emreye baktım. Tuhaf sesler çıkarırken uzun kollu tişörtünü bir çırpıda çıkardı. Bir omzuna bir de belime baktığında bende aynısını yaptım. Belimdeki şekille omzundaki şekil aynıydı! Bu ne anlama geliyordu bilmiyordum ama iyi şeyler hissetmiyordum.
***
Keremden..

Saatler.. Saatlerdir bu camın ötesinde Mine'yi izliyordum. Kulaklarım en ufak farklı sese karşı hasastı. Ne Emre ortadaydı, ne de Gülden. Mine'nin güzel mavi gözlerini özlemiştim. Ayaklarım da artık uyuşmuştu.

Yanımda bir silüet olduğunu görünce göz ucuyla baktım. Simsiyah saçları, yemyeşil gözleri, kahverengi fötr şapkasıyla ve üzerine aldığı siyah -gereksiz- uzun kabanla Sharlock Holmes kitabından çıkmış gibi görünüyordu. Oda benim gibi Mine'yi izliyordu. 

"Bir sıkıntı mı va-"  sözümü bitiremeden çakma Sharlock konuştu.

"Gülden tehlikede. Eğer bir süre daha olduğu yerde kalırsa aklını yitirecek. Ve unutma, bunlar bizim sembolümüz. Asla unutmayız." aldığım nefese zehir katmışlar gibi nefes almayı bıraktım. Yerimden kıpırdama gibi bir lüksüm yoktu. Öyle ki, artık çakma Sharlock da diyemezdim artık ona. O, dudaklarını araladığında söylediği her harf, kulaklarından beynine giderken parçalayarak gidiyordu. Tekrar konuşmaya başladığında artık, bütün vücudum kanıyordu.

"Gülden'i elinde tutamayışın bizim suçumuz değil. Orada yatan melek de uyandığında senin şeytanın olacak. Doktorlara güvenerek büyük hata yaptın." 

"Göster." O, sessizce göğsünü açtı. Göğüs gerçekten iyiye işaret değildi. Hayatımdaki bütün insanları almışlardı bunlar. Büyük ihtimalle Gülden ve Mine benim onlara ihanet ettiğimle ilgili halisinasyonlar görüyorlardı. O, sesini çıkartmadan uzaklaştı. Koridor bir anda kalabalıklaşmıştı. Vücudumu inceledim. Acıyan bir yer olmadığına göre temizdim. Yutkunarak yere çöktüm. Ters dönerek sırtımı cama yasladım. Benim yanımda olan kimse yoktu. Belki Emre olabilirdi ama onun dışında kendimi çölün ortasında kalmış bir damla su gibi hissediyordum. Sıcaklık onlardı, kum taneleri ise Gülden, Mine gibileri. Gülden gibileri beni içlerinde isterken sıcaklığın istediği tek şey buharlaşarak yok olmamdı.

SAPIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin