Bölüm şarkısı: Demi Lovato - Ruin The Friendship
Kendimi geri çekmeye çalıştığımda ensemden tutup daha da kendine çektiğinde kasıklarına tekmeyi yollarken bacağımdan kaldırıp belin yerleştirdi ve ben etkisiz haldeydim. Dudağını dişlerimin arasına getirdim, öpmeye başladığımı düşündü ama ben dudaklarını ısırdım ve kendini geri çekerken dudağını bıraktım ve karnına sertçe tekme attım. Yere düşüp karnını eliyle sardığında bir tekme daha atmamak için kendimi zor tuttum. Emre kesik nefesleriyle konuşmaya başladı.
"Çok... Büyük bir hata yaptın Mine. Ben böyle olsun ister miydim?" diyip öksürdü. Öksürük krizine girdiğinde telaşlanıp kolundan tutup kaldırdım. Koltuğa oturduğunda kaşlarımı çatıp nedenini soracakken odaya Gülden girdi. Öksüren Emre'yi görünce gözlerini ovuşturmayı bıraktı ve hızla yanımıza geldi. Yüzünde telaş ve korku kırıntıları vardı.
"Ne oldu? İlacını getireyim mi hayatım?" gibi sorularını peşpeşe sıralarken koltuğa kendimi attım ve ellerimle yüzümü kapattım. Gülden Emre ile ilgileniyordu ve beni pek takan yoktu. Gülden sanki ben orada değilmişim gibi Emre'nin kolunun altına girdi ve yatak odasına yürümeye başladılar sessizce. Odanın kapısı açıldı ve ikisi içeri girdikten sonra kapı yavaşça kapandı.
Sinir bozukluğuyla ağlamaya başladım. 'Gezmeye' gittiğimiz yoldan nelerle dönmüştük. Abimi özlemiştim, annemin sabahları beni uyandırmasını, okulu bile özlemiştim.
Hayallerim vardı, öğretmen olacaktım. Üniversite okuyacaktım. Belki de ayrı eve Gülden'le çıkacaktım. Birisini sevecektim mesela. Babamla tanıştıracaktım, evlenecektim; bir çocuğum olacaktı belki.
Şuanda tuvalette sigara içenler yüzünden üzerimize sinen sigara kokusu sayesinde hocalarla aramız bozuk olması gerekirken Gülden hamileydi ve ben de ailemi aylardır görmüyordum. Abim kayıptı ve yaşadığından bile kimse emin değildi. Abimin güçlü kolları arasına girmek istiyordum. Güvende olduğumu hissetmeye ihtiyacım vardı.
Koltuktan kalkıp benim (!) odama yavaşça yürümeye başladım. Ağlamam kesilmiyordu. Eşyalarımı koyduğum dolabı açtım, valizimin de fermuarını açıp kıyafetlerimi dizdim.
Ayakkabılarımı elime aldım ve odadan çıktım. Elinde ki kremleri inceleyen Gülden ile bir anda çarpışınca 4-5 krem yere saçıldı. Çıkan ses yüzünden kapı açıldı ve Emre tişörtsüz bir şekilde karşımıza çıktı. Gözleri telaşla Gülden'i inceliyordu. Gülden'nin düştüğünü düşünmüştü ve korkmuştu.
"İyisin, değil mi Güzelim?" Gülden kafasını salladı. Gözüm ister istemez Emre'nin morarmış karnına gitti. Attığım tekme yüzünden karnı resmen çürümüştü.
Gülden kaşlarını çattı ve elimde ki valize baktı. Bir şey demelerine izin vermeden Gülden'in yanından geçtim ve hızla kapıya doğru yürümeye başladım. Bu kıskançlık mıydı?
Omzumdan tutulunca büyük ellerin kime ait olduğunu anladım ve omzumu silktim. Eli düşmüştü.
"Bırakın beni, aşkınızı daha fazla izleyemiyorum!" Emre elini bu sefer koluma sardı ve beni kendisine çevirdi. Elleri altında daha da çırpınmaya başladım. Bana dokunmasını istemiyordum!
"Mine, biraz aş kendini!" Emre'nin bağırmasıyla durdum. Kendimi neden aşmalıyım? Zaten sınırda değil miyim?
"Sen neyden bahsediyorsun?" Emre kollarımdan ellerini indirdi. Yüzünde yorgun bir ifade vardı.
"Bütün bu olanlardan. Hala neden kaçıyorsun? Seni korumak için her şeyi yapıyoruz ama sen her seferinde kaçıyorsun. Düzgün bir yaşantımız olsun diye seni buraya getirdim ama buradan da kaçmaya çalıştın! Artık burası evimiz, bunu kabullen. 2 gün sonra da normal insanlar gibi okula devam edeceğiz. Sen de kaçmayacaksın, anladın mı?" Sanki aylardır koşuyormuş da bitiş çizgisini yeni görmüşüm gibi hissediyorum. Belki de bitiş çizgisi hep oradaydı ama ben hep yere bakmayı seçtim?
Sinir bozukluğunu yenemedim ve histerik bir gülümsemeyle mırıldandım.
"Ne diyeceksin, bu Mine benim bir ara saplantılı olduğum kız. Bu da Gülden 3 ay içinde aşık olup hamile bıraktığım ama bir sıralar can düşmanım olan kız mı?" Emre sinsice bir gülümseme koydu suratına.
"Senin Mine ve benim Emre olduğumuz ne malum?"
***
"ALİ SENİN YAPACAĞIN İŞİN İÇİNE SIÇAYIM, ULAN HERKESİN GÖZÜ ÖNÜNDE HİLE YAPMAK NE MANYAK MISIN SEN?!" Bir kurşun daha yanımdan geçtiğinde bildiğim bütün küfürleri Ali'ye tek tek sıraladım. Büyük bahisler ortaya konulmuştu ve gerizekalı Ali herkesin görebileceği bir şekilde hile yapmıştı ve karşımızdaki de mafya babası olduğundan hemen topuklamıştık.
Ama şuan bizi buldular ve ayaklarımız malum yerimize vura vura kaçıyoruz.
"Kerem, lahmacun mu yesek ölmeden ya o kadar paramız var bir lahmacun yiyemedik içimde kaldı valla." dediklerini duymamazlıktan geldim ve arabasından çıkan birisini görünce yönümü ona doğru çevirdim ve Ali'yi de bileğinden tutup peşimde sürüklemeye başladım.
Adam arabasına doğru kaplan gibi koşan iki kişiyi gördüğünden birazcık (!) panikledi ve elindeki arabanın anahtarını yere düşürdü. Yanına geldiğimizde arka cebimden kartımı çıkarttım ve uzattım.
"Abi yanlış anlama dilenci değilim bu numarayı yarın ara sana Porshe göndericem ama şuanlık araba lazım hadi kendine iyi bak hakkını he-" Ali arabanın anahtarını yerden almıştı ve bana atınca yakaladım adamı itekleyip arabaya binip gaza bastım adam ağzı açık arkamızdan bakıyordu ama burada benim canım tehlikedeydi!
"Yine zor kurtulduk, Kerem eve gidelim senin için namaz kılacağım kardeşim benim be!"
"Fazla konuşma da götünü kolla Ali Bey!" gevşek gevşek sırıttı.
"Götümü sen koruyorsun ya bebeğim?" Sinir bozukluğuyla sırıttım ve gaza biraz daha bastım. Bir caddeye çıkınca daha da gaza bastım. Arabanın lastikleri yırtılacak gibiydi resmen!
Ali telaşla kemerini takmaya çalıştı. Kısa bir süreliğine Ali'ye baktım ama aşırı hız yüzünden bir anda arabanın kontrolünü kaybetmek üzereyken direksiyonu sıkıca kavradım. Bu sırada Ali ondan hiç duymadığım bir ses tonuyla çığlık atmıştı. Kendimi durduramadım ve kahkahayı bastım.
"Narin götümü kolluyor musun yoksa narin götümü yaralamaya mı çalışıyorsun ben anlamadım!" Uzun zamandır (5 Dakika falan) silah sesi ve çığlık gelmemesinden destek alarak ilk ara sokağa girdim ve biraz daha ilerledikten sonra arabayı park edip arabadan çıktım. AVM'ye doğru ilerlemeye başladım. Ali de hemen bana yetişmişti.
"Abi şu okul işini ne yapacağız, bir okula kayıt olmalıyız. 2 gün sonra okullar açıl-"
"Biliyorum, ben o işi hallettim." Ali kaşlarını çattı.
"İyi bir okul olsaydı bari, yakalanmayalım?" Sırıtıp Ali'ye döndüm.
"Önüme gelen ilk özel okula kayıt yaptırdım." Ali peşimden koşarken ben çoktan tabanları yağlamıştım!
***
Biliyorum, sizi aşşırı beklettim ama bende okuyorum. Çok yoğunum ve anca şimdi bölümü tamamlayıp yayınlamaya vakit bulabildim.
Esen kalın,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAPIK
Fiksi Remaja"Ayrıyken işe yaramayan, girintili çıkıntılı bir yapboz parçasıydık. Ama birleştik, bir bütün olduk. Ve artık işe yaramayan olmayacaktık." ⭐⭐⭐ Gülden, Emre, Kerem ve Mine. Bu dörtlünün başı kimin başkanu olduğu bilinmeyen bir grubun etkisi altındal...