Bölüm 5-) Kayıp Gülden(Part-2)

898 27 0
                                    

Merhabalarrr arkadaşlar kusura bakmayın ben uzun bir zaman devam edemedim ama özel hayatımla ilgili büyük sorunlar yaşadığım, tekrar özür dilerim. Bu bölümü elimden geldiğince uzun yazmaya çalışacağım. Bir yerde Yabancı hikayesinden alıntı yaptım. Orası gelince belirticem ben zaten. Kısa kesmek istiyorum.

Bölüm Şarkıları

Selena Gomez - Me & The Rhythm

Gülden'den

Uyandığımda ellerim acıyordu. Koşmadan önceki eski yerimdeydim ellerim ve ayaklarım bağlanmış. Ağzımsa açık sandalyede oturuyordum. Bacağım çizilmişti. Pansuman yapıldığı belliydi. Kimse yoktu. Üstüm değiştirilmişti. Önceden altımda siyah pantalon ve üstümdeyse göbeği açık 'Tumblr' yazan tişört giymiştim. Şimdiyse (Multideki) Kot pantalon, bir bluz ve ayağımda Adidas Neo'dan bir ayakkabı vardı. Duvarda saat görmüştüm. Ben çıktığımda saat 23:00 'ken şimdi saat 00:40 'tı. Hala gelmemişlerdi. Acaba başlarına bir şey mi geldi ? Ya da beni arama zahmetine girmediler mi ? Son söylediğim üzerine ağlamaya başladım. Normalde işi şakaya vurar, bi şekilde işin içinden çıkardım. Ama bu ne işi şakaya vurup çıkabileceğim, ne de tereyağından kıl çeker gibi sıyrılabileceğim bir iş değildi. Burada benim ölme ihtimalim yatıyordu. Her şey olabilirdi. O beni kaçıran her kimse bana şu an istediğini yapabilirdi. İster öldürüp Mine'lerin kapısının önüne atabilir, istersede benimle eğlenebilirdi. Ama o kişi erkekti ve bizim Emre hariç hiç düşmanımız yoktu. Düşman derken bu kişinin kim olduğunu düşünmeye çalıştım. En sonunda sesli bir şekilde

"Kimsin sen?!?!" dedim oflayarak. O sırada karanlığın içinden biri çıkıp fotoğrafımı çekti ve bana doğru geldi. Bu bir kızdı. Bu kişi ilkokuldan Serenay değil miydi ?!?!?! Bana hep sataşan Mine'yle kavga edip duran değil miydi ? Ben size bu kızın nasıl okuldan gittiğini anlatayım:

Yine sıkıcı bi gündü. Ders boştu. Bizde Mine'yle ödev yapıyorduk. Bu ödev çok önemliydi. Bizim tüm notlarımızı yükseltecek, ve onur belgesi almamıza yardım edecekti. Yine Serenay yanımıza geldi ve

"Iyy inekler siz çalışın çalışın sizin gibilerin buna çok ihtiyacı var!!" ama biz takmamıştık. İşimiz bitene kadar başımızda dikilip saçmalamıştı. İşimiz bittiğinde Mine'yle dostluk selamımızı verdik. Serenay'ın o sıralar hiç arkadaşı yoktu. Bizde kendimizi bildik bileli arkadaş olduğumuz için hep bizi kıskandığını düşünürdük. Mine kartondan yaptığımız ödevimizi havaya kaldırıp "İşte kurtuluş biletimiz!!!!!" diye bağırmıştı. Bizde cam kenarında oturuyorduk. En arka sıra cam kenarı hep öyle otururduk biz hiç yer değiştirmezdik. Serenay o sırada sinirine hakim olamayıp ödevimizi alıp camdan atmıştı. Bunu yapmasıyla Mine 'nin Serenay'a atlaması bir olmuştu. Ben ne kadar ayırmaya çalışsam da Mine Serenayı bırakmıyordu. Bizde kavga bittikten sonra soluğu müdürün odasında bulmuştuk. Müdür çok kızmıştı. Serenayın dudağı patlamıştı. Minedeyse bir iki tane çizik haricinde bir şeyi yoktu. Ben kavgaya pek girmediğimden bende bir tek Serenaydan damlayan kanlar yüzüme sıçramıştı. Müdür Mine'yi haklı bulduğundan Serenay'ı okuldan kovdu ve Serenay İstanbul'dan İzmir'e taşınmıştı. O günden sonra bir daha görmemiştik. Ben serenaya ağzım açık bakarken o bana şeytani bir sırıtışla geliyordu. Ben daha olayın şokundayken Serenay konuşmaya başladı:

"Gülden naber ya beni özledin mi sen beni ? Canım hiç mi düşünmedin ben okuldan atıldıktan sonra ne yaptım diye? Sormadın mı ? iyi ben anlatayım. Gün bittiğinde ben sinir krizi geçirdim. Ve o tımarhaneye atıldım. Yarı şizofren olarak. Tam 7 sene boyunca orada kaldım. Hergün sizden intikamımı alacağıma yemin ettim. Yeri geldi kriz geçirdim yeri geldi kendimi öldürmeye kalkıştım. 7 Sene çok küçük bir rakam gibi değil mi ? Ama değil. Kim bilir seni kaç kere kaşar etmişlerdir. Dimi doğrumu ? Bak şimdi o intikam vakti geldi. Ama senden değil. Mine denecek Şıllıktan. Onu kendi ellerimle boğacağım." bunları dedi ve gözleri doldu. Arkama geçti ve anladığım kadarıyla ağladı. Ağlamaklı ses tonuyla konuştu:

SAPIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin