Buraya başladığınız tarihi yazar mısınız?~
*Bu kitap artık hayatta olmayan kuşum Deniz'e ithaf edilmiştir.💙*
-Pagos Krallığı-
Kraliçe Rachel çok sinirliydi. Mavi elbisesinin belindeki elması kopartıp yere attı. Elmasın yere düşünce çıkardığı tiz ses dalgın olan Charlize'in sıçramasına neden oldu. Kraliçeye odaklansa iyi olurdu. Onu daha fazla öfkelendirmek istemiyordu. Kraliçenin dediklerini dinlemeye başladı.
"Yine bir elçiyi buza çevirmiş! Bu kaçıncı vukuat sayısını unuttum. Sinirlerine hakim olmayı öğrenemedi bir türlü. Savaş mı çıkartmak istiyor anlamıyorum ki!"
Kraliçe odada sinirle volta atıyordu. Charlize ne diyeceğini bilemedi. Zaten kraliçeye akıl vermek onun haddini aşardı. Heykel gibi durup kraliçenin sakinleşmesini beklemeliydi.Pagos Krallığı yerden karın pek eksik olmadığı bir krallıktı. Kar, neredeyse yıp boyunca yerde kalırdı. Eridiği zamanlarsa durmadan yağmur yağardı. Dışarıya kürksüz çıkılmazdı. Nesillerdir kralların insanları bakışlarıyla buza çevirme gücü vardı. Bu yüzden sinirlerine hakim olmaları gerekiyordu her daim. Krallık ta hep soğuk olduğu için Yunanca 'buz' anlamına gelen 'pagos' ismi seçilmişti.
Charlize kraliçe Rachel'a baktı. Onun herhangi bir gücü yoktu. Yine de kraliçe olmak için epey uğraşması gerekmişti. Charlize saraya geldiği ilk gün tanışmıştı onunla. Arkadaşlık olarak başlayan ilişkileri şimdi nedimeliğe dönmüştü. Charlize haftada iki gün izinliydi ve sarayın ihtişamından çıkıp gösterişsiz kulübelerine dönmek zorundaydı. Kraliçe Rachel'ı sakinleştirmeyi genelde başarırdı. Yine deneyecekti.
"Emilia elçiyi eski haline getirmeyi başaramaz mı? Daha öncekileri düzeltmişti," dedi zayıf bir sesle. Kraliçe derin bir nefes aldı.
"Bilmiyorum. Elçinin krallığından biri duyacak diye ödüm kopuyor. Nasıl bu kadar dikkatsiz olabilir?" Dedi elini alnına koyarak. Charlize, sağ taraftaki sedef masanın üzerinde duran şerbet kabından bardağa şerbet koyup ona doğru yürüdü.
"Biraz şerbet için kraliçem. Sakin olmaya çalışın. Ben gidip Emilia ile konuşacağım. Düzelteceğiz durumu."
Bardaktan büyük bir yudum alıp başını olumlu anlamda salladı. Charlize'in tek isteği bu durumu düzeltmekti.Emilia krallığın büyücüsüydü. Karışan durumları düzeltir, en zor anlarda yardıma koşardı. Kaldığı oda en üst kattaydı. Gündüzleri perdeler kapalı oturur, gece olunca da hiç mum yakmazdı. Bir şey üzerinde çalışmadığı zamanlarda tabi. Charlize ondan çekiniyordu. Gerekli olmadıkça göz göze gelmemeye çalışırdı. Gözleri ürpertiyordu onu. Derin bir nefes alarak kapıya vurdu.
"Girin!" Sesini duyunca her zaman olduğu gibi tüyleri diken diken olarak içeri girdi. Emilia yerde oturuyordu. Önünde neredeyse her renkten karışım vardı. Yeşil otlar, kırmızı çiçekler, kahverengi kemiğe benzeyen bir şey, beyaz bir kuş tüyü...
"Sorun nedir?"
Emilia'nın sorusuyla daldığı karışımlardan başını kaldıran Charlize boğazını temizledi.
"Kral James yine bir elçiyi buza çevirmiş. Kraliçe çok endişeli. Elçiyi eski haline çevirirseniz müteşekkir olurum."
Sen diye hitap etmek korkutucu görünmüştü. Tek bir büyüsüyle nelerle uğraşması gerekirdi kimbilir? Bu riski göze alamazdı. Emilia başını salladı.
"Anladım. Sen kapıda bekle. Ben karışım hazırlayıp geliyorum."
Charlize ikiletmeden dediğini yaptı. Dışarı çıkıp kapıyı kapattığında o haftasonu izinliyken kraliçenin nedimeliğini yapan Lucy'yi gördü. Telaşlı görünüyordu. Çok önemli bir şey olmuş gibi.
"Flago Krallığı'ndan gelen elçiyi biri soruyordu. Çok uzun zaman oldu dönmedi, başına bir şey mi geldi diye soruyordu zırhlar içindeki bir adam," dedi endişeli ses tonuyla. Charlize terleyen alnını sildi.
"O krallığın kralı oldukça sinirli diyorlar. Elçinin buza dönüştüğünü duyarsa savaş bile çıkartabilir. Zaten savaşmak için bahane arıyor diyorlar."
Charlize konuşmasını bitirince Emilia odasından çıktı. Lucy'ye selam verip Charlize ile birlikte elçi kabul odasına gittiler. Zavallı elçi bir kolu havada odanın ortasında buz kalıbı halinde duruyordu. Charlize adamın karşısına geçip gözlerini kıstı.
"Sanki elçi kralı tehdit ediyor gibi. Şu kolunu yukarı kaldırışına baksana," dedi ve adamın gözlerine bakmak için yanına yaklaştı. Tahmin ettiği gibi adamın gözleri meydan okurcasına kısılmıştı. Zaten kralın basit bir konudan onu buza çevirmeyeceğini biliyordu. Emilia gelip Charlize'i kışkışladı.
"Sakın bana engel olma. Elçiyi soruyorlarmış."
Charlize tam insanları gizli gizli dinlemenin ne kadar yanlış olduğuyla ilgili uzun bir konuşma yapacakken Emilia ona bakmadan konuştu.
"Çok önce öğrendim. Sarayın cadısı olmak kolay mı sanıyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kristal Kadeh
Ficción histórica#1-Sihirligüçler/İhanet intikamı doğurur derler. Hele ki ihanet bir krallıkta zehirli köklerini salmışsa. On sekiz yıl önce Floga Krallığı'nda kral ve kraliçe esrarengiz bir şekilde öldü. Ne bir silah bulundu ne de şüpheli bir kişi. Öldükleri gün s...