-Flago Krallığı-
Kral Nicholas baş elçisiyle karşılıklı oturmuş konuşuyordu.
"Kral Theo elçi odasına kabul etti seni. Ya sonra?" Dedi yorgun bir sesle. Bu elçinin nesi vardı böyle? Ne zaman Pagos Krallığı'na gitse tam bir budala olarak geri dönüyordu. Elçi nefesini huzursuzca geri verdi.
"Hatırlamıyorum efendim. Hafızamda o bölüm gitmiş sanki."
Kral sinirli bir şekilde güldü.
"Ne demek hafızamda o bölüm gitmiş. Hafıza mı siliyor bu adamlar? Ejderha da gördün mü bari? Çocuk mu kandırıyorsun sen? Kralın buza çevirme gücü olduğunu söylüyorlar. O soğuk ülkede kalırsan donarsın tabi. Hepsi uydurma bunların."
Elçi kendinden emin olan krala baktı. Pagos Krallığı'na gitseydi bu kadar emin konuşmazdı. Oradaki soğuk insanın bedenini değil ruhunu üşütüyordu. O kadar güçlü bir enerji vardı ki elçi hayretini gizleyememişti. Saraydaki kişilerden enerji geliyordu güçlü bir şekilde. Elçi kraldan geldiğini düşünmüştü.
"Efendim size yemin ederim onların güçleri var. Görmesem de hissettim. Sarayın yakınına yaklaşınca güçlü bir enerji hissettim."
Kral gözlerini devirdi.
"Kesin öyledir. Bir dahakine de hafızan giderse seni görevden alacağım."
Elçi daha fazla konuşmadı. Ne de olsa faydası olmayacaktı. Selam verip çıktı.Kraliçe Ashley sarı saçlarının bir tutamını arkaya attı. Sinirliydi. Kralın odasına giren kadının kim olduğunu öğrenememişti. Kapıdaki nöbetçi gibi kral da içeri kimsenin girmediğini iddia ediyordu. Hayal mi görmüştü yani? Basbayağı bir kadın çıkmıştı odadan. Ashley odaya sinen parfüm kokusunu bile almıştı. Bir daha yalnız dolaşmamaya karar verdi. Arkasından yürüyen nedimesine gösterecekti kadını. Kapısı çalındığında aynaya arkasını döndü.
"Girin."
Kimin geldiğini merak etmişti. Çok geçmeden kapı açıldı. Siyah üzerine sarı işlemeler kaplı şık bir giysi giymiş olan genç bir adam girdi içeri. Ashley adamı tanımıyordu.
"Kraliçem, ben lord Hector. Sizinle bir konu hakkında konuşmak için geldim."
Kraliçenin eline nazik bir öpücük kondurdu. Kraliçe adama doğru çekildiğini hissediyordu. Elinde değildi. Adam sanki aralarında kuvvetli bir bağ oluşturmuştu.
"Oturun şöyle lütfen," dedi Hector'a küçük koltuğu gösterip. Kendisi de tam karşısına oturdu. Ona ne söyleyeceğini çok merak ediyordu. Hector boğazını temizledi.
"Kral sizi seviyor mu?"
Ashley güldü.
"Tabi ki seviyor. Bu ne biçim bir soru," dedi kayıtsızca. Hector eliyle çenesini sıvazladı. Düşünceli bir hali vardı ve bu Ashley'nin canını sıkmıştı. Hector daha dik bir pozisyonda oturdu.
"Kral başka bir kadınla görüşüyor malesef. Bu yüzden sizi sevdiğinden emin değilim."
Ashley yumruklarını sıktı.
"O gün odasından çıkan kadın değil mi? Biliyordum." Boş bakışlarla pencereden dışarı bakıyordu. Hector gülümsedi. İşe yarıyordu. Kraliçenin dikkatini çekmek için boğazını temizledi. Ashley dolmaya başlamış gözlerini ona çevirdi.
"Krala o kadar güvenmeyin kraliçem. O göründüğü gibi biri değil."
İyi bir reverans yapıp dışarı çıktı. Dışarıda onu kuzeni Valeria bekliyordu. Boş koridorda ilerlerken Valeria kısık sesle konuşmaya başladı.
"Hallettin mi?"
Hector başını salladı. Valeria keyifle güldü.
"Bu çok güzel oldu. Kralla kraliçe birlik olmamalı. Ben de aynı yöntemi kral üzerinde deneceğim."
Kimseye görünmeden saraydan çıktılar. Kraliçe Ashley odasından çıkarken nedimesi yanına gitti.
"Az önce çıkan adam kimdi efendim?" Dediğinde Ashley ona hayretle baktı.
"Bugün kimse gelmedi ki."
Nedime afallamıştı. O kadar da yanlış görecek değildi ya. Kraliçenin arkasından yürürken bunu düşünüyordu.Casey karanlık gökyüzüne baktı. Yıllar önce yaptıklarının pişmanlığı çelik gibi sıktı yine yüreğini. Ağırlığı altında ezildi. Aldığı nefes ateş gibi yaktı yine. O pişmanlığı bir an için unutmak adına eski büyü kitabını eline almıştı. Özel güçleri olanların vücutlarında olan lekeler kısmına gelmişti. Kendi lekesine baktı. Kırmızı bir alev. Bunca yıl geçmesine rağmen hâlâ güçleri kuvvetliydi. Çok az azalmıştılar. Sayfanın en altında hanedanlıklar bölümü vardı. Hepsine göz gezdirdi. Krallıklarda çok az özel güçlü kişi çıkardı. Halktan olanlar da gücünü pek anlamazdı. Şimdiki Flago kral ve kraliçesini düşündü. Hiçbir özel güçleri yoktu. Oysa Casey'nin öldürdüğü kraliçenin büyük güçleri vardı. Ölen kralın da öyle. İkizleri düşününce kalbi sızladı. Gözündeki yaş eski kitabın yıpranmış sayfasına damladı. Sarayın yeni cadısının içeri girdiğini gördü.
"Eski kitabı ödünç alabilir miyim?" Dedi kız. Casey'ye göre ne yaparsa yapsın asla korkutucu olamıyordu. Hatta komikti. Cadıya yakışır hareketler yapmıyordu. Sürekli bir şeylerden korkuyor gibiydi. Bir şey bildiği de yoktu. Casey açık olan sayfayı gösterdi.
"En büyük güç hangi lekede olur biliyor musun?"
Kız başını olumsuz anlamda salladı. Casey güldü. Kitabı kıza verdi. Kız meraklı gözlerle ona bakıyordu. Cevap gelmeyeceğini düşünüp kapıya döndü. Casey içini çekti. Kızın bunu öğrenmesi gerekiyordu.
"Yıldız ve güneş lekesi. En güçlülerde bu lekeler bulunur."
Kız ona bakıp gülümsedi. Odadan çıkınca Casey yine kendi karanlığına döndü. Yüreği içinde olduğu odadan daha karanlıktı.
![](https://img.wattpad.com/cover/69877162-288-k319600.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kristal Kadeh
Fiksi Sejarah#1-Sihirligüçler/İhanet intikamı doğurur derler. Hele ki ihanet bir krallıkta zehirli köklerini salmışsa. On sekiz yıl önce Floga Krallığı'nda kral ve kraliçe esrarengiz bir şekilde öldü. Ne bir silah bulundu ne de şüpheli bir kişi. Öldükleri gün s...