10.Bölüm

373 49 0
                                    

-Pagos Krallığı-
Geçen günler boyunca Charlize acısını unutmak için kendisini işe vermişti. Büyükannesini kaybetmişti. Onu büyüten kadını. O da yetmezmiş gibi evlatlık olduğunu öğrenmişti. Emilia'nın dediğine göre de soyluydu. Gerçi bunca yıldan sonra ailesi onu tanımazdı ki. Ailesinin onu beklediğini de düşünmüyordu. Bir kadın getirdi demişti büyükanne. Belki de annesiydi getiren. Eğer gerçekten soyluysa evlilik dışı doğmuş olabilirdi. Belki de bir metresin kızıydı. Charlize aklına düşen bu düşünceyle yüzünü buruşturdu. Kraliçe tanımadığı biriyle hararetli bir konuşmaya dalmıştı. Bugünlerde oldukça düşünceliydi. Charlize orada boş boş durduğunu fark edince bahçeye çıkmaya karar verdi.

Yılın nadiren geçen ılık günlerinden biriydi. Charlize etekleri kara batmasın diye elbisesini yukarı kaldırdı. Küçük prensesi düşündü. İki yaşındaydı ve neredeyse hiç dışarı çıkmamıştı. Hasta olmasından korkuyorlardı. Charlize çocukken yılın büyük bölümünü hasta geçiriyordu. Karda oynamayı seviyordu ama çok üşüyordu. Soğuk insanı değildi. Çok fazla ormanı sevdiği de söylenemezdi.
"Flago Krallığı'ndan olabilirim," dedi fısıldayarak. Emin olamamaktan nefret ediyordu. Tek bir akrabasının kalmamış olmasından nefret ediyordu. Mathilda onunla gelmek istememişti. Her zaman olduğu gibi aksiliği üzerindeydi. Charlize yeterince ısrar etmiş ve vazgeçmişti.

Bir süre havanın tadını çıkardı ve içeri girdi. Koridorda yürürken vücudunda tuhaf bir akımın dolaştığını hissediyordu. Kanının aktığını hissediyordu sanki. Hasta mıydı acaba? Vücudunu yokladı. Hiçbir yeri ağrımıyordu. Kaşlarını çatıp kraliçenin odasına girdi. Kraliçenin onu bekler gibi bir hali vardı. Charlize'i yanına çağırdı.
"Seninle konuşmam gerek Charlize," dedi yumuşak bir sesle. Charlize kraliçenin yanına oturdu. Kraliçe derin bir nefes aldı.
"Birkaç kişiyle konuştum. Kralın bir şey yapacağı yok. Flago Krallığı'na birini göndereceğim."
Charlize başını salladı. Kraliçe onun elini tuttu.
"Bu kişi orada ne olursa bana yazacak. Bir nevi casus olacak. Kraliçenin hizmetkarı olabileceğini düşündüm."
Charlize dikkatle ona bakıyordu. Kraliçe manalı manalı ona bakınca Charlize yutkundu.
"Gidecek kişi ben mi olacağım?" Dedi zayıf bir sesle. Kraliçe onayladı.
"Çok iyi rol yapman lazım. Senin casus olduğunu anlamamalılar. Yapabilir misin?"
Charlize tereddüt ediyordu. Ya açık verirse? Kral onu o anda öldürürdü.
"Başka biri gidemez mi efendim? Ya başaramazsam?" Dedi korku dolu bir sesle. Kraliçe içini çekti.
"Başka birine güvenemem. Yapabilirsin Charlize. Hemen gitmeyeceksin. Birkaç gün nasıl davranacağını, neler yapman gerektiğini konuşacağız."
Charlize derin bir nefes aldı. Bu işin altından kalkabilmeyi umuyordu.

Charles hayatında hiç üşümediği kadar çok üşüyordu. Pagos Krallığı'na girdiklerinden beri durum böyleydi. Saray bile beyazdı ve bu Charles'ın daha da üşümesine neden olmuştu. Bir de bir ara anlam veremediği bir şey olmuştu. Bütün vücuduna yayılan bir enerji hissetmişti. Üşümekten değildi bu. Tuhaf bir şeydi. Anlam veremeyeceği bir şey. Şimdi elçi kabul odalarından birinde bekliyorlardı. Kralın meşgul olduğu söylenmişti. Kapı açılınca içeri bir kız girdi. Elindeki tepside yiyecekler vardı. Charles'ın yanındaki adam teşekkür ederken Charles konuşmaya başladı.
"Kral nerede?"
Kız ona baktı.
"Misafirleri var. Görüşmelerinin ne zaman biteceği belli olmaz."
Charles başını salladı ve kız gitti. Charles'ın yanındaki pencereden soğuk rüzgar geliyordu. Bu krallıkta yaşamadığı için mutluydu.

Charlize kraliçe çıkabilirsin dediğinden beri sarayın koridorlarında dolaşıyordu. Canı sıkılmıştı ve korkuyordu. Aslında bir yanı Flago Krallığı'na gitmek istiyordu. O krallığa ait olup olmadığını öğrenmeliydi. Yine de oradaki kraldan korkuyordu. Anlatılanlar ortadaydı. Kral tek bir hareketinden casus olduğunu anlarsa onu gözünü kırpmadan öldürürdü. Büyük koridordan geçti. İleride elçi kabul odaları vardı. Önce bacaklarında hafif bir enerji hissetti. Enerji vücudunda tırmanıyordu. Kollarına ve en sonunda başına ulaştı. İkinci elçi kabul odasına doğru gittikçe daha da çok artıyordu. Açılan kapının sesiyle sıçradı. Kral James ona bakıyordu.
"Senin ne işin var burada Charlize?" Dedi meraklı bir ses tonuyla. Charlize hemen bir şeyler düşündü.
"Mutfağa gidiyordum prensesin yemeği için. Buraya gelince küpem düştü."
Eğilip arıyormuş gibi yaptı. Kral cevap vermeden ikinci elçi kabul odasına yöneldi. Charlize ayağa kalkmıştı. İçerde her kim varsa bu enerji onunla ilgili olabilirdi. Kapı açılınca gözlerini kıstı. İçerde iki genç adam vardı. Biri yapılı esmer biriydi. Diğeri ise sarışındı. Gözleri kehribar rengi miydi? Ne ilginçti. Genç adamlar krala selam verdi ve kapı kapandı. Kimdi bu adamlar? Pagos Krallığı için ince giyinmişlerdi. Flago ya da Ouronas Krallığı'ndan olmalıydılar. Charlize onlarla konuşmalıydı. Mutlaka konuşmalıydı.

Charles krala odaklanmaya çalışıyordu ama tam olarak başaramıyordu. Kapı açılınca sarışın bir kız görmüştü. Ona bakıyordu. Vücudunda büyük bir enerji hissetmişti. Bu kız her kimse aralarında bir bağ var gibiydi. Onunla konuşmalıydı. Krala söyleyemezdi çünkü yanında adam vardı. Kral Theo'ya söylemeyeceği ne belliydi? O kıza söylemeye karar verdi. Kral James mektubu okumayı bitirince onlara döndü.
"Yolunuzun uzun olduğunu biliyorum. Bu gece elçiler hanında kalabilirsiniz. Yarın erkenden yola çıkarsınız."
Bunun üzerine başlarıyla onayladılar. Kral James pelerinin ucunu savurtarak odadan çıktı. Charles yanındaki adama döndü.
"Gözlerini gördün mü? Beyaza yakın bir renkti. Buza çevirme gücüne inandım."
Adam başını salladı.
"Bir söylenti varsa doğrudur."
Dışarı çıktılar. Sarışın kız oradaydı. Uzaklaşan kralın arkasından bakıyordu. Charles kıza doğru ilerledi. Her adımında vücudundaki enerji artıyordu. Dayanamayacağı bir seviyeye gelince durup duvara dayandı.

Charlize sarışın genci görmüştü. Vücudunda büyük bir enerji vardı yine. Genç duvara dayanık bir şekilde duruyordu. Yanına gitmeye çalıştı. Enerji başını ağrıtıyordu. Attığı her adım işkence gibiydi ama epey yaklaştı.
"Sana da aynı şey oluyor mu?" Dedi bağırarak. Charles başını salladı.
"Vücudumda çok kuvvetli bir enerji var," dedi. Charlize güçlükle nefes alıyordu.
"Adın ne?" Dedi zor konuşarak.
"Charles, seninki ne?"
"Charlize. Hangi krallıktan geldiniz?" Biraz daha yaklaştı. Elini Charles'a uzattı. Parmak uçları dokunduğu anda gökgürültüsü gibi bir ses duyuldu. Elleri birleştiğindeyse enerji birden kesildi. Charlize sıyrılan gömleğinin altından bileğindeki güneş şeklinde lekesini gördü.
"Güneş leken var. Gücün kuvvetli senin de," dedi ve ona yıldız lekesini gösterdi. Charles gülümsedi.
"Sen de mi dileklerini gerçekleştirebiliyorsun?" Dedi kısık bir sesle. Charlize başını salladı. Charles'ın yanındaki adam yanlarına geldi.
"Gitmeliyiz Charles."
Charles Charlize'i yıllardır tanıyor gibiydi. Charlize de öyle hissediyordu. Charles'ın aklına Charlize'e söyleyeceği konu geldi.
"Sana söylemem gereken önemli bir konu var. Kral Theo Flago kralı ile ilgili önemli bir şeyi saklıyor. Flago kralı buraya elçiyi kral James'i denemek için göndermiş. Eğer elçiye bir şey olursa savaş ilan edecekmiş."
Charlize bunu zaten tahmin etmişti. Sadece dillendirilmesi gerekiyordu. Charlize gülümsedi. Adam ısrar etmeye devam ediyordu. Charles Charlize'in kulağına yaklaştı.
"Ouronas Krallığı'nda kralın hizmetinde çalışıyorum. Aramızda bir bağ olduğu belli. Bence geçmişimizi araştırmalıyız. Senin de aileni tanımadığını tahmin ediyorum. Mektuplaşırız."
Charlize onayladı.
"Ben sarayın cadısına soracağım. Git artık."
Charles elini geri çektiği anda yine bir enerji hissetti ama eskisi kadar yoğun değildi. İstemeyerek saraydan çıktı. Charlize'den ayrı kalmak istemiyordu. Çok tuhaf bir duyguydu bu. Ona aşık olmamıştı. Sadece yoğun bir duygu hissetmişti. Özlem gibi. Adamla birlikte elçiler hanına giderken bunları düşünüyordu.

Charlize Emilia'nın yanına gitti. Emilia meşgul olmadığı için hemen konuya girdi.
"Bugün genç bir adamla karşılaştım. Muhtemelen aynı yaşlardayız. Bulunduğu odaya yaklaştığım anda güçlü bir enerji hissettim. Birbirimize iyice yaklaştığımdaysa hareket edemeyecek hale geldim. Ne oldu böyle?"
Emilia başını anlıyorum der gibi salladı.
"İki aynı güce sahip insanlar yanyana gelince böyle olur. İkiniz de gücünüzü tam olarak yönetemiyorsunuz. Bu yüzden güç kontrolsüz ortaya çıkmış."
Charlize nefesini dışarı verdi.
"Elini tutunca enerji kesildi," dediğinde Emilia kaşlarını havaya kaldırdı.
"Çok garip. Bu birbirinizi tamamladığınızı gösterir."
Charlize şaşırmıştı.
"Ruh ikizi gibi mi?" Dedi meraklı bir ses tonuyla. Emilia düşünceliydi.
"Sanmıyorum. Aynı aileden olabilirsiniz. Akraba yani. Geçmişinizi araştırmalısınız."
Charlize yeni akraba fikrini sevmişti. Hem de çok sevmişti.

Kristal KadehHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin