Kapıyı annem açtığı için odamdan çıkma gereği duymadım. Çıkmayı da düşünmüyordum ki odamın kapısı ışık hızıyla sonuna kadar açıldı ve karşımda annemle Ali'yi gördüm. Yine o iğrenç sırıtışıyla bana güldü ve ''Baya değişmişsin Rüyacım'' dedi olabileceği en nazik ve odun haliyle. ''Sen hiç değişmemişsin sarı domuz!'' diye göz devirerek baktım ona ve annem yine ''O çocuk bize emanet'' bakışı atarak odamdan çıktı. Nerden çıkmıştı şimdi bu Ali işi. En son en sevdiğim pantolonumun üstüne vişne suyu döktüğünden beri ona bu kadar sinir dolu bakmamıştım. O da bunu anlamış olmalı ki bana açıklama yapma gereği duyarmış gibi oturduğu yerde doğruldu ve sahte bir öksürükle söze başladı; ''Biliyorum benden nefret ediyorsun ama ben çok değiştim Rüya , inanabilirsin..'' Ali'nin değiştiğine inanmak mı!? Asla böyle birşey olmazdı. Gözlerine beş saniye boş boş bakarak gözlerimi devirdim ve kitabıma yeniden yöneldim. Bu sefer hızla yatağıma oturup kitabımı elimden çekti ''Ne okuyorsun?'' diye sordu sanki kitap okumaya bayılan bir genç edasıyla. ''Seni ilgilendirmiyo uyuz şey'' diyip kitabımı geri çektim ve yastığımın altına soktum. Sonra karşısına bağdaş kurup ciddi bir tavrıla sordum ''Bu kadar yalakalık yeter. Ne istiyorsun?'' Yine o iğrenç gülümsemesiyle yanıma hafifçe yaklaşıp ''Sevgilim olmanı istiyorum'' dedi ve o an hayatımın en kötü anlarını yaşadığımı tüm vücudumda hissettim. Gözlerimdeki korkuyu görünce benden hafif uzaklaşıp ''Oyundan.'' diye ekledi. Anlamamış gibi gözlerine bakarken cümlesine devam etti. ''Sevdiğim kız beni terk etti ve şuan çok yakışıklı bir çocukla çıkıyor. Beni her gördüğünde o çocuğun koluna giriyor ve yanımdan kıskançlıktan çatlamamı seyredip geçiyor..'' ''Napabilirim!'' diye çemkirdim suratına doğru. ''İşte sende benim sevgilim gibi yapacaksın ve bende onu kıskançlıktan çatlatacağım.'' Sinirden kulaklarımdan kırmızı dumanlar fışkırırken parmağımı burnuna dokundurup ''Midemi bulandırıyorsun sarı domuz! Şimdi çabuk çık odamdan!'' diye bağırdım ona. Galiba kırılmıştı ama yinede sırıtarak çıktı odadan. Cidden bu çocuktan ne kadar nefret ettiğimi düşünmeye dalmıştım ki telefonum çaldı. ''Alo Rüya. Nerdesin kızım sen? Hani kız kıza toplanacaktık bugün?'' diyen Buse'nin sesi. ''Ben çok yorgunum siz takılın.'' diyip hızla kapattım telefonu ve Burak'ın yanına koştum. Şu an sadece o sinirimi yatıştırabilirdi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzü Kadar Mavi
Chick-LitEn sevdiğim renktir mavi. Ama öyle deniz mavisi değil. Deniz zaten mavi değildir , gökyüzünü kıskanmıştır sadece. Gökyüzü mavisidir benim sevdiğim. Ve sizin bayım , gökyüzü kadar mavi gözleriniz var... Küçük bir üniversitli aşığımızdır Rüya.. O film...