*Lana Del Rey - Blue Jeans
**
Düşünün.
İkilemde kaldınız.
Ve bir karar verdiniz.
Bu karar, hayatınızı etkiledi.
Neredeyse nefes aldığınız her an; bu kararı değil de, öbür kararı verdiğiniz takdirde yaşayacağınız hayatı, şu anda nelerden mahrum kaldığınızı, bir düşünün.
Değer mi?
Bu karar okul seçiminiz, iş seçiminiz, eş seçiminiz, arkadaş çevresi seçiminiz ve ya en basitinden kıyafet seçiminiz olabilir. Ama hayat o kadar ince bir ip üzerine kurulmuştur ki; bağcıklarınızı ters bağlamanız bile düşmenize yol açabilir.
Asya'nın söyledikleri beynimi kemirmeye devam ederken, koşarak mesire alanından da uzaklaştım. Koşu yapmak her zaman daha dinç hissetmemi sağlıyordu. Ve biliyordum ki; spor yapmadığım sürece formumu koruyamazdım.
"Simge, Sinan seninle sevgili olmak istiyormuş."
Asya'nın suratını yaklaşık bir beş dakika kadar izlemiş olabilirim. Ama, bu, çok şaşırtıcıydı. Hepsinden önce mantıksızdı.
O, benimle iki hafta önce tartışmış olan Sinandı.
O, Sıla'ya deliler gibi bağlı bir aşıktı.
O, beni bir sığıntı gibi görüyordu.
Ve dahası.
Ve bizim sevgili olmamız, aşırı saçma bir teklifti. Bunun ilk başta Asya'nın gerçeği saklamak için uydurduğu bir yalan olduğunu sansam da, bunlar gerçeklerdi.
Ve ben.
Cevap vermesi gereken bir ben vardım burada, değil mi?
Her şeyi unuttum.
Ve onu düşledim.
Gerçek anlamda. Asya, Sıla, Berkay - bu arada Berkan ve Berkay ikizmiş-, Berkan, Ecem, Mete; hepsinden soyutlanmış durumda. Bir tür boşlukta.
Sinan ve ben.
Sılanın yerine kendimi koydum bir an için. Deliler gibi seven bir sevgilim olduğunu. Ne kadar mutlu olacağımı düşündüm. Mantıksızlaşmaya başlıyordum evet, ama bu çok güzel bir şey olabilirdi.
Önüme kırılan bir bisiklet ile kendimi geri çektim. Dünyadan soyutlanmış bir şekilde koşarsam olacağı buydu işte.
Siyah bisikletinden inen ve kaskını eline alan çocuğa baktım. Yüzü güzel, abime benzeyen çocuğa, Meteye.
"Simge, ne işin var burada senin." diyerek o da benim gibi kulaklıklarını çıkardı.
"Koşu."
"Çok açıklayıcıydı."dedi. Ve bisikletini yan tarafta bulunan mesire alanının demirlerine kilitledi.
Kafamı "Eh" anlamında salladım.
Yanımda yürümeye başladı ve aynı zamanda konuştu;
"Ee, neden böyle durgun ve donuksun. Kötü bir şeyler mi oldu? Yani özel değilse?"
Çok düşünceliydi. Bu hareketleri abime o kadar benziyordu ki!
"Hayır, hayır olmadı. Sadece aklıma takılan bazı şeyler var. Sana anlatabilirim, değil mi?"
"Tabi ki, iyi bir dinleyiciyimdir."
"Bak, biliyorsun ki okulda sadece iki haftadır varım. Bu iki haftadır neredeyse görünmez biriydim ya da bilmiyorum işte, ilgi görmüyordum. Bugün Asya ile tanışmamın ardından, hem güzel arkadaşlara sahip oldum, hem de bir sevgili teklifi aldım ama aşırı derecede mantıksız bir teklif. Ve ben kalbimin sesini dinleyip dinlememe konusunda kararsızım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOLGUN
Genç KurguHikayeyi biraz da; o, kenarda kalmış, solgun 'ikinci kız'ın ağzından dinleyin. İşler hiç de kolay değil.