Gündüz İnsan Gece Şeytan!

464 80 20
                                    

Karanlık ve soğuktu summit. Kasaba karanlık olmasının yanında bir çok karanlık olayada şahit oluyordu.
Korkutucuydu, soğuktu ve bir okadar da büyüleyici.
Efsaneler anlatılıp durulurdu sürekli. Şeytani varlıklardan söz edilirdi.
Erkekleri güzellikleriyle baştan çıkaran kadınlardan söz edilirdi. Bu kadınlar bir şekilde erkekleri baştan çıkararak onların kanlarını emiyordu.
Gece oldumu tüm kasaba evlere çekilirdi, zira ölüm gece gelirdi.
Şeytanların kim olduğu bilinmezdi.
Onlar; gündüz İnsan, Gece Şeytanlarıydılar. Bir çok efsane dolaşırdı dilden dile. Nasıl doğmuştu bu yaratıklar? Hadi olayın derinliklerine akalım.

Amerika, summit kasabası 1948:

Karanlık bir geceydi, Aylardan Aralık ve kış tüm şiddetiyle summiti kuşatmıştı. Kardan kapanan yollar kasabaları şehir merkezinden ayırmış, tek başına yalnız bırakmıştı.
Yaşlı kadınlar korkunç şeytanlardan bahseder, soğuk ve uzun kış geceleri torunlarını korkuturlardı. Mum ışığında anlatılan bu hikayeler çocukların minik kalplerine ve bünyelerine yerleşir, onları daima korkuturdu. Yastığa gömülen her minik baş karanlık odada binlerce dualar eder ve bu yaratıkların kendilerine birşey yapmamaları için Yalvarırlardı.
Bir kız, küçükük kalbinde korkular ve koca cesaretiyle bu şeytanları görmeyi çok isterdi. Her gece kafasını cama dayar, uzaklara, ormanlara ve karanlığa bakardı. Belki bir umut görürüm diye.
Yine bir kış günü ormandan koşarak gelen bir oduncu...
Nefes nefese ve korku içerisinde. Ne olduğunu soranlara cevap veremeyecek kadar korkmuş ve şaşırmış...
Söylediklerine göre oduncu ormanda ağaç keserken aniden önünde kocaman ve elmas gibi parlayan, koca sivri dişleriyle kendisine gülümseyen kırmızı gözlü, çıplak ve bir insandan iki kat büyük korkutucu bir şeytan ile karşılaşmış. Yarım yamalak anlattığına göre bu şeytan kendisine saldırmak istemiş. Oduncu ise ani bir hareketle ağacın arkasına geçmiş ve ölümcül pençe darbesinden kurtulmuştu. Pençe darbeleri okadar güçlüymüş ki bir ağacı tek darbede parçalıyormuş. Bir şekilde kurtula bilmiş ama nasıl kurtulduğunu bir türlü anlatamamış, anlatılamamış..!

Ertesi gün soğuk ve yağışlı bir gün. Kız bir yolunu bulup ormana hızlıca yöneldi. Korkusuzca, merakla...
Acaba görecekmiydi şeytanı? Neden olmasın.
İçindeki merak duygusu ölüm korkusundan baskın gelmişti. Az sonra oduncunun saldırıya uğradığı yere ulaştı. Yavaşça etrafı dolaşmaya başladı. Şeytanın güçlü pençeleriyle yerinden söktüğü ağaçlara baktı ve bu devasa varlığa bir kez daha hayran kaldı. Sabırsızlanıyordu, Görmek ve konuşmak istiyordu. Avazı çıktığı kadar bağırdı, şeytanı çağırdı.
Sessizdi orman ve korkutucu. Kız iyimi yapmıştı? Bunun sonucunda ölüm olabilirdi. Kalbine bir korku doldu ve yaptığına pişman oldu. Ama artık çok geçti. Şeytan sesi duymuş, hızla sesin geldiği yere yöneliyordu. Önce orman bir sessizliğe büründü, ve tüm ormanı bir ürperti sardı. Ardından şeytan tüm heybetiyle kızın önünde durdu.
Kız korkmuştu, donmuştu. Hayran kalmıştı bu yaratığa. Aslında onun açısından bu şeytan korkunç değildi; yakışıklı ve çekiciydi. Sevmişti ve korkmuyordu. Kız şeytana Aşık olmuştu.
Şeytan yavaşça kıza yaklaştı ve masum yüzüne baktı. Kız galiba kendisinden korkmuyordu. Cesur ve güzel bir kızdı. Ona zarar vermek istemiyordu; sevmek ve çok sevmek istiyordu. Kanını içip, öldürmeyecekti bu güzel kızı. Yüzünü kıza yaklaştırdı ve git! Dedi.
- Git ve tekrar gel!
Kız ardına bakmadan koşmaya başladı. Aşık olmuştu, hemde bir şeytana, imkânsız bir şeye.
Gelecekti, Kesinlikle gelecek ve bu şeytanın olacaktı. Onu sevecek ve onunla gidecekti.
Ama zamanı vardı. Beklemeli, zamanı gelince gitmeliydi.

Üç Kış sonra...

Kız büyümüş ve genç bir kız olmuştu. Güzelleşmiş, boy atmıştı.
Gideceği kışı hep beklemişti. Bir gün şeytan kendisini çağıracak ve oda gidecekti.
Karanlık ve rüzgarlı bir gece...
Kız yatağında, derin bir uykuda.
Yine bir Rüyada:
Karlarla kaplı ormanda tekbaşına.
Şeytan elinden tutarak
-"Gel" diyor.
Kız uyanıyor uykusundan ve cama yaklaşarak karanlık ormana bakıyor. Ve görüyor; Parlayan kızıl gözleriyle şeytan ormandan çıkmış kıza bakıyor,
Gel diyordu. Kız gidecekti evet kesinlikle gidecekti. Bunu beklemişti yıllarca fazla bekletmeden gidecek onun olacaktı.
Kız, sakin ve güzel bir sabaha uyandı.
Heyecan içerisinde ormana koştu.
Koşuyordu hemde hızlıca, hiç durmadan, ayaklarının ağrısına aldırmadan, hiç durmadan koştu ve buluşma noktasına vardı.
Yere varır varmaz şeytan ortaya çıktı. Belliki o daha önceden gelmişti. Kız korkusuzca şeytana yaklaştı ve elinden tuttu. Şeytan şehvetle kıza baktı saçlarından okşadı. Kız yere uzandı ve o gün, orada şeytanın oldu. Dakikalar sonra şeytan doğruldu ve hiç bir şey demeden, ardına bakmadan koşmaya başladı. Bitmişti, bir daha bu ormanda kalamazdı. Başka bir ormana gidip, başka kurbanlar arayacaktı. Kız kırılmıştı. Bukadar olamazdı herşey.
Lakin kızın bilmediği bişey vardı. Rahmine başka bit şeytanın tohumları çoktan döllenmişti bile...

Aswang | Karanlıkta KalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin